Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 'Yeni Medya Dili ve Aile Çalıştayı' düzenledi. Çalıştayda konuşan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık "Medya kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte ailenin bir araya gelme sıklığının da azaldığını görüyoruz. İşte bu noktada medya önemli bir sorumluluğun muhatabı oluyor. Medyadan aile bütünlüğünü ve ailenin sürekliliğini teşvik eden, çocukların, gençlerin zihinsel ve ahlaki gelişimine olumlu yönde katkı sağlayacak bir yayıncılık anlayışı bekliyoruz. Medyanın da bazı noktalarda bazı hassasiyetleri gözetmesi gerekiyor. Bu zorunluluk medyanın topluma ve değer sistemimize karşı ahlaki bir sorumluluğudur "dedi.
'YENİ MEDYA DİLİ VE AİLE ÇALIŞTAYI' DÜZENLEDİ
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, yeni medyanın aile kavramı üzerindeki etkilerini, aile, kadın, çocuk, engelli ve yaşlıların yeni medyada temsili, karşılaşılan sorunlar, bu sorunlara ilişkin olumlu ve yapıcı çözüm önerilerini ele almak üzere 'Yeni Medya Dili ve Aile Çalıştayı' düzenledi. Beyoğlu'nda düzenlenen Çalıştaya Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, RTÜK Başkan Yardımcısı İbrahim Uslu, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürü Cem Ural, çeşitli kamu kurum temsilcileri, medya temsilcileri, akademisyenler, katıldı. Çalıştayda, aile, kadın, çocuk, engelli-yaşlı olmak üzere 4 ana tema çerçevesinde "Yeni Medya Dili Ve Aile", "Yeni Medya Dili Ve Çocuk", Yeni Medya Dili Ve Kadın", "Yeni Medya Dili ve Engelli-Yaşlı", "Paydaşlar Arası İşbirliklerinin Değerlendirilmesi" ele alınacak.
"EKRANLARIN İÇERİKLERİNİ TEKRAR KONUŞMAMIZ GEREKİYOR"
Çalıştayda konuşan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık "İnternet sunumunda başlardaki talep odaklı bir kullanımdan arz odaklı bir kullanıma geçtik, artık ihtiyacımız olan veya istediğimiz şeyi değil aslında bize sunulanları görüyoruz. Yapay zekâ ve algoritmaların işleyişi yepyeni bir durum ortaya çıkardı. Artık "etkileşim odaklı" bir internetle karşı karşıyayız. Bu durum zaman zaman bizim yönlendirilmemizi kolaylaştırıp ve fikirlerimizin sıhhatini de etkileyebiliyor ki bunun çocuklar için daha kolay olduğunu tahmin etmek, daha kolay yönlendirildiklerini tahmin etmek herhalde zor olmasa gerek. Gerçeklerle değil çarpıtılan yahut sahte bilgilerle alışkanlıklarımızın yapay bir şekilde oluşturulmasına sebep olabiliyor.Yaşam pratiklerimizde, tüketim alışkanlıklarımızda, eğitim süreçlerinde, sağlık sistemlerinin işleyişinde, sosyal ilişkilerimizde ve tabiri caizse hayatın her alanında büyük bir dönüşümü aslında tecrübe ediyoruz. Bu yeni dünya kendi değerlerini üretiyor. Hem ebeveynler, hem de çocukların ekranlara bakarak geçirdiği süreler artıyor. Bilgi alma, haber alma, eğitim gibi çoğu temel iletişim ve bilgi aktarımı artık ekranlar aracılığıyla gerçekleşiyor. Bu anlamda değer ve kültür aktarımının büyük oranda medya aracılığıyla gerçekleştiğine hepimiz şahit oluyoruz ki aslında bu toplantıların varlık sebebi de bir anlamda bu. Özellikle Çocuklara ve gençlere aslında genel olarak bütün topluma değer aktarımının artık ekranlardan yapıldığı gerçeğiyle karşı karşıyaysak, o halde ekranların tekrar içeriklerini konuşmamız gerekiyor" dedi.
"MEDYANIN BAZI NOKTALARDA BAZI HASSASİYETLERİ GÖZETMESİ GEREKİYOR"
Bakan Derya Yanık "6-15 yaş grubundaki çocukların yüzde 31,3'ü interneti sosyal medya için kullanıyor ve günde yaklaşık 3 saatlerini sosyal medyada geçiriyorlar. Sosyal medyada daha fazla vakit geçirmenin bir sonucu olarak çocuklarımızın aile üyeleriyle daha az vakit geçirdiği görüyoruz. Bu durum çocuklar kadar ebeveynler için de geçerli. Medya kullanımın yaygınlaşmasıyla birlikte ailenin bir araya gelme sıklığının da azaldığını görüyoruz. İşte bu noktada medya önemli bir sorumluluğun muhatabı oluyor. Medyadan aile bütünlüğünü ve ailenin sürekliliğini teşvik eden, çocukların, gençlerin zihinsel ve ahlaki gelişimine olumlu yönde katkı sağlayacak bir yayıncılık anlayışı bekliyoruz. Medyanın da bazı noktalarda bazı hassasiyetleri gözetmesi gerekiyor. Bu zorunluluk medyanın topluma ve değer sistemimize karşı ahlaki bir sorumluluğudur" diye konuştu.
"YAPIMCI VE MEDYA PROFESYONELLERİNİN 'AİLE DOSTU' YAYINLARI ÖNEMSEMELERİNİ BEKLİYORUZ"
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık "Dijital ayak izi diye bir gerçek var. Herhangi bir şekilde medyada, sosyal medyada, dijital platformlarda hakkınızda bir haber yer alıyorsa bir şekilde artık dolaşıma girmiş oluyor. Bir çocuk için yetişkin olduğunda kendisiyle, ailesiyle veya yakınlarıyla alakalı olumsuz bir durumun hayatı boyunca onu takip ediyor olması hiç kimsenin hoşuna gitmez ya da hiçbirimizin karşılaşmayı istemeyeceği bir durumdur. Dolayısıyla bu anlamda kişilerin sadece o gününü değil, hayatının devam eden kısmını da olumsuz etkileyen, bir kara bulut olarak takip eden durumdan bahsediyoruz. Medya içeriklerinin toplumsal ve ailevi değerlerimizle çatışır nitelikte olması, şiddet, mafya, bağımlılık gibi konularda özendirici boyutların bulunması büyük bir sorundur. Medyada aile, evlilik, kadın, çocuk, özel gereksinimli gruplarla ilgili olumsuz temsiller, şiddet içeren medya dili, toplumun sürdürülebilirliği için elzem olan insani değerlere derinden zarar vermektedir. Medya yoluyla meşrulaştırılan her türlü olumsuz temsil ve şiddet içeren tutum ve davranış, hem aile içinde hem de toplumda barışçıl insani ilişki ve iletişim biçimlerinin sürdürülmesini tehdit etmektedir. Yapımcıların ve medya profesyonellerinin sorumlu yayıncılık anlayışı gereği "aile dostu" yayınları önemsemelerini bekliyoruz" dedi.
Çalıştay sonunda belirlenen 4 ana tema çerçevesinde bir bildiri metni de yayımlanacağı öğrenildi. Yayın kuruluşlarının, dijital platform sahiplerinin ve bireysel yayıncıların, bu bildiri metninde yer alan esaslara uygun yayın yapması önerilecek.