Vergi Usul Kanunu'ndaki düzenlemeyle ilgili çalışmalar sürüyor. Düzenlemenin yapılması halinde birçok kişinin mağduriyetinin giderileceğini kaydeden Avukat Alev Acar, hakkaniyete uygun bir cezalandırmanın da olacağını söyledi. Vergi Usul Kanunu'ndaki düzenlemenin yapılması halinde birçok kişinin mağduriyetinin giderileceğini kaydeden Avukat Alev Acar, hakkaniyete uygun bir cezalandırmanın da olacağını söyledi.
Pazartesi günü görüşülecek olan Vergi Usul Kanunu'na ilişkin açıklamada bulunan Avukat Alev Acar, "213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nda yasalara uygun olmayan fiiller için fiilin ağırlığına göre cezai yaptırımlar öngörülmüştür. Bu yaptırımlar vergi suçları için hürriyeti bağlayıcı, vergi kabahatleri için idari para cezaları, fiilin niteliğine göre hem adli hem idari para cezası şeklinde olabilmektedir. 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 359. maddesinde vergi kaçakçılığı suçu tanımlanmıştır. 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 359. Maddesinin b bendine göre; vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklama ve ibraz mecburiyeti bulunan defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır" ifadelerine yer verdi. Özellikle 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 359/b maddesinde yer alan sahte fatura kullanmak ve sahte fatura düzenlemek suçları açısından çok ciddi mağduriyetlerin olduğunu kaydeden Acar, "Adalet Bakanlığı'nın 2020 verilerine göre 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'na ilişkin toplam 34 bin 945 dosya mevcut olup bunlardan 2 bin 888 tanesine ilişkin kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş, 26 bin 518 adet dava açılmıştır. Görüldüğü üzere vergi kaçakçılığı suçundan çok ciddi sayıda insan yargılanmakta ve çok yüksek bir oranla ceza almaktadırlar. Suç ile yaptırım arasındaki dengenin ceza adaletine uygun olması gerekmektedir. Kanun koyucunun özellikle çok ciddi mağduriyetlere neden olan 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 359. Maddesinde tanımlanan vergi kaçakçılığı suçları ile bunlara verilecek cezalar arasında adil bir denge oluşacak şekilde bir düzenleme yapmasını bekliyoruz" dedi.
MEVCUT KANUNDA HER TAKVİM YILI AYRI AYRI CEZALANDIRILIYOR
Acar, bu suçlarda her bir takvim yılının ayrı suç kabul edildiğini ve yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca her bir takvim yılının ayrı suç kabul edilerek her yıl için ayrı ceza verildiğini belirterek, şunları söyledi:"Ayrıca yine aynı yıl içinde suça konu birden fazla fatura söz konusu ise bu halde de her yıl için ayrı ayrı zincirleme suç hükümleri uygulanmakta ve ceza miktarı artmaktadır. Somutlaştırarak açıklayacak olursak, 2015-2016-2017 yıllarında sahte fatura düzenlemek/kullanmak suçundan yargılanan bir kişi, yargılama sonunda suçlu bulunur ise; bu halde her yıl için 3 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır. Ayrıca her yıl içinde birden fazla fatura suç konusu ise bu halde her yıl için ayrıca zincirleme suç hükümleri uygulanacak ve yıl başına verilecek ceza dörtte birinden, dörtte üçüne kadar artırılabilecektir. Kişinin aynı yıl içinde birden fazla fatura düzenlediğini/kullandığını varsayar ve Türk Ceza Kanununun 43. maddesi uyarınca dörtte bir oranında artırım uygulandığını düşünürsek, bu kişi 3 kez ayrı ayrı olmak üzere 3 yıl 9 ay ceza alacak yani toplamda 11 yıl 3 ay cezalandırılacaktır. Mevcut kanunda, her takvim yılının ayrı ayrı cezalandırılmasının yanı sıra; vergi ziyaı şartının bulunmaması, miktar, tutar ve işlem adedi bakımından bir ayrımın bulunmaması huşuları da ayrıca mağduriyet yaratmaktadır. Ayrıca sahte fatura kullanan kişinin bu faturanın sahte olup olmadığını bilip bilmemesinin de ne yazık ki hukuki bir karşılığı bulunmamaktadır."
DÜZENLEMENİN YAPILMASIYLA MAĞDURİYETLER GİDERİLECEK
Vergi Usul Kanunu'na ilişkin hükümet tarafından çeşitli düzenlemeler ve farklı tasarılar üzerinde çalışıldığını sözlerine ekleyen Acar, "Uzun zamandır 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 359. maddesinde tanımlanan suçlara uygulanan cezaların hakkaniyete uygun olmadığı gerekçesi ile düzeltilmesi gerektiği yönündeki görüşleri hem akademisyenler, hem de hukukçular olarak bizler çeşitli platformlarda dile getirmekteyiz. Bu konu zaman zaman kanun koyucunun gündemine gelmiş ise de henüz somut bir düzenleme bugüne kadar ne yazık ki yapılamadı. Hükümet kurmaylarından yapılan açıklamalara göre, vergi kaçakçılığı cezasının zincirleme suç kapsamına alınacağı ve etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanacağı belirtildi. Bu düzenlemenin gelmesi halinde aynı suç birden fazla takvim döneminde işlense dahi suça ilişkin kanunda öngörülen ceza verilecek ve zincirleme suç hükümleri uygulanarak temel ceza miktarında artırım uygulanacaktır. Somut bir örnek verecek olursak; 2015-2016-2017 yıllarında sahte fatura düzenlemek/kullanmak suçundan yargılanan bir kişi, yargılama sonunda suçlu bulunur ise; bu suçtan öngörülen ceza bir kez uygulanacak ve birden fazla takvim döneminde aynı suçu işlediği için 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 43. maddesinde tanımlanan zincirleme suç hükümleri uygulanarak cezada artırım yapılacaktır. Yani mevcut halinde olduğu gibi her takvim dönemine ayrı ayrı ceza verilmeyecektir. Söz konusu düzenlemenin yapılması halinde birçok kişinin mağduriyeti giderildiği gibi hakkaniyete de uygun bir cezalandırma söz konusu olacaktır" ifadelerini kullandı. İki yıl sahte fatura düzenleyen bir kişi ile 4 yıl sahte fatura kullanan kişinin cezasının aynı olmaması, yine 3 tane sahte fatura kullanan kişi ile 500 tane sahte fatura kullanan kişinin cezasının aynı olmaması gerektiğini vurgulayan Acar, "Tasarılara ilişkin yapılan açıklamalarda yer aldığı üzere, kişiye takvim yılı başına değil de toplamda bir kez ceza verilmesi ve şartları oluşuyor ise zincirleme suç hükümlerinin uygulanması bir nebze de olsa bu suçtan ceza alan kişilerin mağduriyetini giderecek olsa da; belirtmiş olduğumuz diğer hususlara ilişkin de düzenlemeler yapılırsa daha fazla mağduriyet giderilecektir. Yine etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması, hazinenin uğradığı zararın tazmin edilmesi ile verilecek cezada indirim sağlanması da son derece önemlidir" diye konuştu.
YARGITAY TARAFINDAN VERİLECEK EMSAL KARAR YETERLİ OLACAKTIR
Mevcut tasarının yasalaşmasının uzun sürme ihtimaline karşı bir kısım mağduriyetlerin giderilmesi açısından Yargıtay tarafından verilecek bir emsal kararın da yeterli olacağına dikkat çeken Acar, "Şöyle ki, Yargıtay yerleşik içtihatlarında; 'hesap dönemi-takvim yılı' ölçütü esas alınarak kabul edilen 'aynı suç işleme kararı' ve 'teselsül eden suç' kavramları, Türk Ceza Kanunu'nun 43. maddesinde ve 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun herhangi bir maddesinde kabul edilmemiştir. Yani her takvim yılına ilişkin ayrı ayrı ceza verileceği yönünde 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nda bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu doğrultuda, aslında yasal düzenleme beklenmeden Yargıtay tarafından çıkarılacak bir emsal karar ile takvim yılı başına ceza verilmesine yönelik görüş değiştirilerek, suçun oluştuğu ve devam ettiği her mali yıl için ayrı ayrı cezaya hükmedilmeyeceği yönünde karar verilmesi ile vergi kaçakçılığı suçundan oluşan mağduriyetlerin büyük bir kısmı ortadan kalkacaktır" dedi.