Turkuvaz Medya Grubu dev bir zireye evsahipliği yaptı ve Türkiye Yüzyılı vizyonu hedeflerine ülkeyi ulaştıracak sektörleri bir araya getirdi. "Türkiye Yüzyılı Zirvesi ve Para Sohbetleri"nde enerjiden savunmaya, gayrimenkulden ulaştırmaya ve tarıma kadar pek çok sektörün yüzyıl vizyonları masaya yatırıldı.
Zirvede Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişci konuşma gerçekleştirdi ve önemli bilgiler paylaştı. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum da zirveye video mesaj yöntemiyle katıldı.
BAKAN NEBATİ: TÜRKİYE DİĞER ÜLKELERDEN POZİTİF OLARAK AYRILDI
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, zirvede yaptığı konuşmada enflasyonda düşüşün süreceğini söyledi. Bakan Nebati "Bundan 100 sene evvel, nasıl ki milletimizin her bir ferdiyle top yekün bir İstiklal Mücadelesi verdiysek, Sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı Türkiye Yüzyılı vizyonu da esasen ülkemizin İstikbal Mücadelesidir" dedi.
Salgının, savaşın, gıda ve enerji krizlerinin, resesyon beklentilerinin, iklim krizi ve jeopolitik gerilimlerin ardı ardına yaşandığı, adeta bir krizler çağında dahi Türkiye ekonomisinin, neredeyse tüm makro göstergelerde diğer ülkelerden pozitif ayrışarak güçlenmeye devam ettiğini vurgulayan Bakan Nebati, "Türkiye, 2022 yılının ilk 3 çeyreğinde, birçok gelişmiş ülkeyi geride bırakarak yüzde 6,2 büyümeyi başarmıştır. Makine ve teçhizat yatırımlarındaki aralıksız büyümeyi de 3 yıla çıkarmayı başardık" ifadelerini kullandı.
Yatırımların GSYH'ye oranının, 2002 yılındaki yüzde 17,1 seviyesinden 2021 yılında yüzde 25,2 seviyesine çıktığını ifade eden Nebati, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Biz bu gelişmeleri dikkate alarak, milli gelirimiz artık faize değil, yatırıma gidiyor diyoruz; birileri çıkmış bütçenin yatırım ve faiz harcamasını karşılaştırıyor. Onu da gidip yanlış hesaplıyor. Bütçedeki yatırım harcamasının, sermaye giderleri ve sermaye transferlerinden oluştuğunu bilmeden sadece sermaye giderlerine bakıyor. Bütçedeki faiz giderlerinin payını 2002 yılındaki yüzde 43'lerden bugün yüzde 10'lara kadar indirmemiz sayesinde eğitime, sağlığa, ulaşıma çok daha fazla kaynak ayırdığımızdan hiç ama hiç bahsetmiyorlar. Bütçedeki yatırım harcamasının bir kısmının faiz giderinden daha düşük olduğunu gündeme getirmeye çalışıyorlar. Bunlar, biz finansal istikrarı güçlendirmek için Kur Korumalı Mevduat ve Katılım Hesaplarını uygulamaya aldığımızda da 'Hazine'nin altına dinamit koydunuz, mali disiplin yok olacak' deyip durmuşlardı. Şimdi dönüp bir yılın muhasebesine bakıyoruz; bütçemiz son 20 yılın en iyi performanslarından birine ulaşmış. Biz uyguladığımız politikalarla faizin, milli gelirimizin de bütçemizin de içindeki payını daha da azaltacağız. Biz, düşük faiz ortamında vatandaşımızın birikimleri yatırıma gitsin, ülkemizin refahı daha da artsın diyoruz; muhalefet faiz lobilerinin sözcüsü gibi davranıyor. İşte bizimle muhalefet arasındaki asıl fark budur."
ENFLASYONU ÇOK DAHA AŞAĞILARA İNDİRECEĞİZ
Uygulanan bu politikaların etkisiyle, sanayi katma değerinin GSYH'deki payının son dönemde önemli bir artış kaydettiğini belirten Bakan Nebati, büyüme, yatırım ve ihracat artışları sayesinde istihdamda da büyük başarılar elde edildiğini, istihdamın 31,6 milyon kişiyle tarihi zirvesine ulaştığını vurguladı. Ocak ayı ihracat rakamının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10,4 artış kaydederek 19,4 milyar dolarla en yüksek ocak ayı rakamına ulaşıldığının altını çizen Nebati, şunları söyledi: 'Yıllıklandırılmış ihracatımız böylece 256 milyar dolara yükselmiştir. Turizmde de Rusya-Ukrayna Savaşı'na rağmen tarihi zirveleri aşmayı başardık. 2022 yılındaki 46,3 milyar dolarlık turizm gelirleriyle turizmin altın yılı olan 2019'un da üzerinde bir performans sergilemeyi başardık. Bundan sonra da gastronomi, sağlık ve kültür turizmi gibi alanlarda ülkemizin potansiyelini hayata geçirmeye devam edeceğiz. Bu başarıların ardında, 20 yıldan bu yana oluşturduğumuz etkin, güçlü ve sarsılmaz temeller olduğu gibi, geçen yıl devreye aldığımız Türkiye Ekonomi Modeli vardır. Esasen Türkiye Ekonomi Modeli, üretim odaklı ve kapsayıcı bir büyümeyle inşa etmeye devam ettiğimiz güçlü yarınlarımızın, yani Türkiye Yüzyılı'nın da teminatı niteliğindedir. Bizler yatırımda, istihdamda, üretim ve ihracatta beraberce atılımlar yapmaya devam ederken, ülkemizi bu kulvarların her birinde çok daha ilerilere yine birlikte taşıyacağız. Öte yandan, 2022 yılını, küresel sarsıntıların gölgesinde yüksek bir enflasyonla geçirmiş olsak da aldığımız önlemler ve beklentilerdeki iyileşmeyle birlikte Kasım ayında düşüşe başlayan yıllık enflasyonun bu eğilimi, aralık ayında da artarak devam etti. Milletimizle ve ekonomideki tüm paydaşlarımızla birlikte mücadele vererek, enflasyondaki artış eğilimini aşağı yönlü çevirmeyi başardık. Enflasyonu inşallah çok daha aşağılara da indireceğiz."
14 YENİ KGF PAKETİYLE 250 MİLYAR TL KREDİ
Türkiye Ekonomi Modeli kapsamında etkin destek ve teşvik programlarını uygulamaya devam ettiklerini anlatan Bakan Nebati, "Gençlerimizden, kadınlarımıza, esnafımızdan, çiftçimize, sanayicimizden turizmcimize kadar; üreten, istihdam oluşturan, ülkemize değer katan her kim varsa aralıksız bir şekilde desteklemeye devam ediyoruz" dedi. Bakan Nebati, şöyle devam etti: "Selektif Kredi Politikamızla tüm kaynaklarımızı üretken alanlara yönlendirmeye büyük bir özen gösteriyoruz. 2022 yılında gerçekleşen ticari kredi artışının yüzde 33'ü imalat sanayine, yüzde 20'si ise ticaret sektörüne tahsis edilen kredilerden sağlanmıştır. Başta KOBİ'ler olmak üzere firmaların finansmana erişimini büyük ölçüde kolaylaştıran kefalet imkânlarını da sürekli artırıyoruz. Yakın dönemde 14 yeni KGF paketiyle 250 milyar liralık kredi tutarını sizlerin kullanımına sunduk. Bu kredileri kullandırırken de teminat sorunu yüzünden krediye erişmekte güçlük çeken firmalarımıza öncelik veriyor, kimseyi asla geride bırakmıyoruz.
YAPILANDIRILAN BORÇLARA 48 TAKSİT FIRSATI
Kamuya olan yükümlülüklere ödeme kolaylığı getiren kanun teklifini de Meclis'e sevk ettiklerine dikkat çeken Bakan Nebati, açıklamalarını şöyle sürdürdü: "Teklif Genel Kurul'da görüşülecek. Vatandaşlarımız yapılandırılan borçlarını 4 yılda ve aylık taksitler halinde 48 taksitte ödeyebilecek. Yapılandırılan borçlar peşin ödenirse, zaten küçük oranlar uygulayarak hesapladığımız Yurt İçi ÜFE tutarının yüzde 90'ından da vazgeçiyoruz. Eğer yapılandırılan borç idari para cezası ise asıl alacaktan da yüzde 25 oranında indirim yapıyoruz. Teklifte, matrah artırımı ve stok, kasa ve ortaklardan alacaklara ilişkin kayıtlarının düzeltilmesi imkânı sağlayan düzenlemelere de yer veriyoruz. Bu teklifteki en önemli düzenlemelerden biri de vergi dairelerimize vergi, ceza, faiz gibi hangi türden olursa olsun borcu bulunan vatandaşlarımızın 2.000 lirayı aşmayan borçlarını silecek olmamızdır."
İFM finans ve teknoloji üssüne dönüşecek
Bakan Nebati, küresel ekonomi kapsamlı değişim ve dönüşümler yaşarken, ülkemizi her bakımdan Türkiye Yüzyılı'na en iyi şekilde hazırlamayı sürdürdüklerinin altını çizerek, şunları söyledi: "İstanbul Finans Merkezi'yle ilgili kanuni düzenlenmeleri yaptık. İstanbul Finans ve Teknoloji A.Ş'yi kurarak İFM'yi aynı zamanda bir Fintek merkezi haline getiriyoruz. İFM'nin yakın bir zamanda hem yerli hem de yabancı yatırımcıların ilgisiyle bölgesel bir finans ve teknoloji üssüne dönüşeceğine birlikte şahitlik edeceğiz. İstanbul'un aynı zamanda katılım finans alanında da bir merkez haline gelmesi ve katılım finans sektörümüzün gelişimini kesintisiz sürdürmesi için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Diğer yandan, geleneksel yatırım araçlarına dijital çözümler üretmeyi de sürdürüyoruz. Özellikle Darphane'miz tarafından gerçekleştirilen Altın Sertifikası İhracı, bireysel yatırımcılarımız tarafından büyük bir ilgiyle karşılanmıştır. 17 Şubat – 4 Mart 2023 tarihleri arasında, Birinci İzmir İktisat Kongresi'nden tam 100 sene sonra yine İzmir'de geniş katılımlı bir İktisat Kongresi düzenliyoruz. Kongrede yaklaşık 100'ü aşkın oturum düzenlenecek. İnanıyorum ki bu kongre de tıpkı ilki gibi bize ışık tutacak, birliğimizi ve ortak başarı irademizi güçlendirecek, Türkiye yüzyılı vizyonumuzun önünü daha da açacaktır. Ülkemizi sadece ekonomi değil, her alanda dünyanın en büyük ilk 10 ülkesi arasına birlikte çıkaracağız."
MUHALEFETE SESLENDİ: FAİZİ NE KADAR ARTIRACAKSIN, ÇIK AÇIKLA!
Konuşmasının sonunda muhalefete de seslenen Bakan Nebati, şunları söyledi: "Enflasyonla biz dünyadan ayrıştık. Tek hedefimiz enflasyonu düşürmek. Nasıl düşüreceğimizi ilan ediyoruz ve bunu adım adım gerçekleştiriyoruz. İncitmeden, kırmadan, dökmeden, büyümekten taviz vermeden, insanlar işini kaybetmeden yapıyoruz. Enflasyonu düşüreceksin, o zaman faizi nereye getireceksin. Faizi ne kadar artıracaksın, beklentinin, çıtanın ne olduğunu çık ilan et. Faiz artırmadan bu işler olmaz diyenlere sesleniyorum, faiz düşük. Sen ne yapacaksın, cesaretin varsa çık ilan et, paylaş… Açık açık çık konuş. Hangi uluslararası kuruluşla ne anlaşması yapacaksın, nasıl getireceksin, çık konuş. Duymaz, görmez, konuşmaz… Biz geçen yıl 2023 yılına çok farklı gireceğiz dediğimizde çok açıktık. Şimdi rakamların arkasına sığınarak ukalalık yapmıyoruz. En mütevazı olması gereken yerdeyiz, rakamlarımız çok güçlü. Sağlam basıyoruz, sağlam yürüyoruz, şimdi daha rahat mücadele ediyoruz. Çünkü biz biliyoruz. Güçlüyüz, güçlü yarınlara daha dikkatli şekilde hazırlanacağız. Altyapı yatırımlarını tamamlamış, makro ekonomik göstergeleri dünyanın birçok ülkesinden daha iyi olan bir ülkede, tüm sıkıntıların üstesinden gelecek iradeye sahibiz."
BAKAN KİRİŞCİ TARIMDA PLANLI ÜRETİMiN ÖNEMİNE DİKKAT ÇEKTİ
"Türkiye Yüzyılı Zirvesi & Para Sohbetleri" programında konuşan Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişci, tarımda planlama konusuna verdikleri öneme işaret ederek, sözlerini şunları söyledi "Üretimde planlama mutlaka olmalı. Bu çerçevede de Cumhuriyetimizin yüzyılını geride bırakırken Türkiye Yüzyılı'na kapı araladığınız böyle bir yılda inşallah şu anda Meclisimizde olan bir mevzuat çalışmamız var. Gazi meclisimizin bu çalışmaya vereceği destekle tarımda bir planlı döneme geçmiş olacağız. Tarla, ahır, ağıl, kümes sahibinin kendi isteğine göre değil, bizim onların ne üretmesini istediğimizden hareketle bir planlı üretimin gereği olarak üretim yapmalarını sağlayacağız. Bunun da çok önemli olduğunu artık konuyu bilen bilmeyen herkes farkındadır."
Planlama için ürünleri tasnif etmeleri gerektiğini belirten Kirişci, "Bizim için ürünler iki gruba ayrılır; stratejik olanlar, stratejik olmadığı halde üretilmesinde yarar görülenler. Dolayısıyla biz mutlak surette kendi üretimimizi buna göre planlamalıyız. İhtiyaçlarımız belli. Bunların stratejik olanları ve ne kadar olması gerektiği de belli." dedi.
Programın ardından değerlendirmelerde bulunan Bakan Kirişci, tarım sektörünün dış ticaret fazlası vermeye devam ettiğini belirterek, "Biraz daha kendimizi zorlasak, inşallah bu yılın sonunda 2002 yılındaki tüm Türkiye'nin ihracatına eş değer bir ihracatı gerçekleştirmiş olacağız." dedi.
Tarım ihracatında gelinen noktaya ilişkin bilgi veren Kirişci, Türkiye'nin her alanda olduğu gibi tarım ürünleri ihracatının da önemli bir süreç geçirdiğini, 2022 yılında bir önceki yıla göre, yüzde 19'luk artış sağlanarak, 29,9 milyar dolara yaklaşıldığını söyledi.
"İHRACATIMIZ 1,7 MİLYAR DOLARA ULAŞTI"
6,6 milyar dolarlık dış ticaret fazlasının bulunduğunu dile getiren Kirişci, şunları söyledi: "Dış ticaret fazlası vermeye devam ediyoruz. Dış ticaret fazlası veren bir sektör olarak ihracatımızda büyük bir ivmeyle devam ediyor. Bunun içerisinde bütün tarım ürünleriyle ilgili olan var, gıda ürünleri var, yaş meyve ve sebze var, su ürünleri var. Özellikle onun altını çizmek istiyorum. Çünkü Türkiye Türk somonuyla başlayan bu su ürünleri alanındaki ihracatını önce üretimini artırarak başardı. 2002 yılında 62 bin ton olan üretimimiz, 525 bin tona çıktı. Buna kimse tesadüf, tevafuk, rastlantı falan diyemez. Artı ihracatımız da geçen sene 1,4 milyar dolardı, şimdi 1,7 milyar dolara erişmiş oldu. Bu 1,7 milyar dolar, ihracatta cumhuriyet tarihimizin tüm zamanların rekoru oldu. Biraz daha kendimizi zorlasak, inşallah bu yılın sonunda 2002 yılındaki tüm Türkiye'nin ihracatına eş değer bir ihracatı gerçekleştirmiş olacağız.
Bakan Kirişci'den 6'lı koalisyona tepki: Tarım Kanunu'nu biz getirdik | Video
Tarım sektörünü ülkeye kambur olarak gören bir bozuk zihniyet var ve üreten insanlara da haksızlık eden bir zihniyet var, biz bundan şikâyetçiyiz. Bir üretici olarak bu tür ithamlara maruz kalmak onlar için çok incitici, çok üzücü, çok esef verici bir durum. Biz kimseye haksızlık yapmamalıyız. Pandemide İspanyol çiftçisi, İtalyan çiftçisi ya 'benim için sağlığım önemlidir.' deyip asla evlerinden dışarı çıkmazken bu üreticiler Sayın Cumhurbaşkanımızdan izin istediler ve bu izinler sayesinde de bulundukları yerde üretim faaliyetlerini devam ettirdiler. Ne üretimde ne de tedarikte bir kırılma, bir bozulma olmadı. Biz bu insanlara müteşekkir olmalıyız diyorum. İyi ki o eli öpülesi üreticiler var, üretmeye devam etsinler. Bizim de sloganımız biliyorsunuz, 'sen üret yeter.' diyoruz."
"TÜRKİYE SU STRESİ ALTINDA OLAN BİR ÜLKE"
Kirişci, acil olarak su sorunu yaşayan şehirlerin olup olmadığı yönündeki soruyu şu şekilde yanıtladı: "Türkiye su stresi altında olan bir ülke. Ama 'Su stresi altındayız, su fakiri değiliz.' deyip bizim herhangi bir şekilde tabir yerindeyse böyle israfı görmezlikten, su kayıplarını görmezlikten gelemeyiz. Mutlaka bu alanda hep birlikte 7'den 77'ye hepimizin adımlar atması lazım. Tarımsal sulama konusu Devlet Su İşleri olarak bizim görev alanımızda, yenilenmesi gereken kısımla ilgili çalışmalarımızı da büyük bir hızla sürdürüyoruz çünkü aslan payını su da tarım sektörü alıyor. Ama bir taraftan sanayi sektörü var, sanayinin de suyu tasarruflu kullanması, atık suyu yeniden kullanması, gri su dediğimiz suya ehemmiyet vermesi bunlar da önemli.
Şehirlerimizle ilgili uzun yıllardan beri yaptığımız çalışmalar var. 2020 yılında 81 ilimizin su ile ilgili planlamasını yaptık, 2022 yılında nüfusu 100 binden fazla olan ilçeler de il gibi, onlarla ilgili de planlamaları gerçekleştirdik, bu iş ve işlemler yürüyor. Farkındalık önemli, 7'den 77'ye herkesin kendi üzerine düşeni eksiksiz noksansız yapmalarını sağlamamız gerek."
BAKAN VARANK: TÜRK SANAYİSİ DÜNYA PAZARLARINDA ÜST SIRALARA TIRMANIYOR
Zirvedeki konuşmasında "Türkiye dün sadece, bilimin, teknolojinin ve üretimin pazarıydı" ifadesini kullanan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, "Bugünse bilimin, teknolojinin, üretimin önde gelen merkezlerinden biri hâline geldi. Sanayi ürünlerinin domine ettiği ihracatımızın küresel ihracat pazarından aldığı pay giderek yükseliyor. Sanayide katma değerli üretim artıyor. Türk sanayisi dünya pazarlarında üst sıralara tırmanıyor. Güneş paneli, demir çelik, beyaz eşya ve ticari araç üretiminde Avrupa birincisiyiz. Küresel inovasyon endeksinde son 3 yılda 14 sıra birden atladık. Küresel ekonomi zorlu süreçlerden geçerken Türk sanayii yatırıma, üretime, istihdama ve ihracata devam ediyor. Gönül isterdi ki, yaptıklarımızdan bahsederken 6'lı masanın temsilcileri de burada olsun. Çünkü belli ki, bakanlığımızın politikaları hakkında en ufak bilgileri yok. Kamuoyuna ilan ettikleri Mutabakat Metni'nde, halihazırda yaptığımız her şeyi kendilerine hedef olarak koymuşlar. İşte biz o yüzden diyoruz ki, bizim yaptıklarımıza 6'lı masanın hayalleri bile erişemez" diye konuştu.
'İŞ DÜNYASINI TEHDİT EDEN BİR MUHALEFET VAR'
Cumhuriyetin 100'ncü yılında vatandaşların ve iş dünyasının doğru kararlar vererek ülkeyi rotasında tutacağına inandığını belirten Varank, "Zaman zaman, iş dünyasıyla bir araya geldiğimi ifade ettim. İş dünyasıyla bir araya geldiğinde kendilerini siyasi anlamda mutlaka vizyon karşılaştırması yapmalarını tavsiye ediyorum. Bakın bugün iş dünyasını tehdit eden, yatırımcıları tehdit eden, Türkiye'den kovmaya çalışan bir muhalefet partisi var. Müteahhitleri geldiğinde içeri atmakla tehdit eden bir muhalefet partisi var. İş dünyasının bunu çok iyi değerlendirmesi lazım. Birisi sizi tehdit ediyorsa buna en yüksek tepkiyi de yine iş dünyasının vermesi lazım. Ben bunu TOBB'a da söylüyorum. Farklı iş dünyası organizasyonlarına da söylüyorum. Eğer, müteahhitleri tehdit eden bir muhalefet partisi varsa evet bir siyasi olarak bunun cevabını veriyoruz. Biz kendilerine gerekli cevapları söylüyoruz ama Müteahhitler Birliği'nin çıkarak konuşması lazım; 'Kardeşim sen nasıl bir müteahhidi tehdit edebilirsin? İş dünyasını nasıl tehdit edebilirsin? Beni tehdit ederek mi benden oy almaya çalışıyorsun?' diye bunu açık yüreklilikle ifade edebilmesi lazım" dedi.
Konuşmasının devamında Varank, "Onun için biz diyoruz ki, kim gerçekten ekonomiden yana, kim özel sektörden yana? Yine aynı muhalefet partisinin lideri ne diyor? 'Yirmi yılda Türkiye'de fabrika mı kuruldu?' diyor, 'Devlet 20 senede çimento fabrikası mı kurdu diyor? AK Parti çimento fabrikası mı kurdu' diyor? Türkiye'nin dünyanın en büyük çimento ihracatçılarından biri olduğunun farkında bile değil. Ben soruyorum iş dünyasına, siz geldiğinde çimento fabrikası kuran bir iktidar mı istersiniz? Yoksa iş dünyasına gerekli teşvikleri vererek onların önünü açan bir iktidar mı istersiniz? İşte bu iki vizyonu mutlaka iş dünyasının karşılaştırması buna göre 2023'te karar vermesi lazım. Biz Türkiye'nin kalkınmasının bilimden, teknolojiden, üretimden geçtiğinin farkındayız ama bunun özel sektörün eliyle yapılacağını da biliyoruz. Devletin kurduğu bir çimento fabrikasının dünyada artık rekabetçi olma şansı yok. İş dünyasının Türkiye'nin önünü açacağının farkındayız. Hamdolsun, bugün 255 milyar dolar ihracat yapan bir Türkiye varsa iş dünyası, iş dünyası sayesinde bunu başarabiliyoruz" ifadelerini kullandı.
Türkiye Yüzyılı Zirvesi'nde Bakan Varank'tan önemli açıklamalar
BAKAN KARAİSMAİLOĞLU, KÖKLÜ EKONOMİK REFORMLARA DİKKAT ÇEKTİ
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu Turkuvaz Medya Merkezi'nde gerçekleşen Türkiye Yüzyılı Zirvesi'nde u gönderdiği video mesajla önemli açıklamalarda bulundu. Karaismailoğlu, Türkiye Yüzyılı'nın altyapısını hazırlamak için aralıksız çalıştıklarına dikkat çekti.
Bakan Adil Karaismailoğlu gönderdiği video mesajda, "Son 20 yılda hayata geçirilen köklü ekonomik reformlar ve uygun yasal altyapının tesis edilmesi sayesinde ülkemiz, pek çok ekonomik dalgalanmadan, hatta ataklardan başarıyla çıkmayı başarmıştır. Olağanüstü koşullar altında dahi büyümesini sürdürmüştür. 2020 yılında başlayan pandemi süreci ve ardından, yakın coğrafyamızda cereyan eden Ukrayna-Rusya savaşı gibi bölgesel istikrarsızlıklar nedeniyle küresel belirsizliklerin çok daha fazla hissedildiği zorlu bir dönemden geçmekteyiz. Dünyanın en büyük ekonomileri sarsılmış durumda. Buna rağmen güçlü bir ekonominin inşası için uyguladığımız politikalar, köklü reformlarımız ve dev yatırımlarımızla 2022 yılı 254,2 milyar dolar ihracatla rekor bir seviyede kapanmıştır. Bu zorlu süreçte, bölgemizde adeta bir istikrar adası olarak ön plana çıkmaktayız. 2023 yılı bütün çabalarımızın karşılığını almaya başladığımız yeni bir mihenk taşı olacaktır. Bugüne kadarki tüm hazırlıklarımız ve yeni vizyonumuzla 2023, ihracatta yeni rekorların geldiği bir sene olacaktır" dedi.
"SON 20 YILDA YAKLAŞIK 1 TRİLYON 743 MİLYAR LİRA YATIRIM GERÇEKLEŞTİRDİK"
Bağımsız ve güçlü bir ekonominin oluşturulması ve sürdürülmesinde altyapı yatırımlarının yeri ve öneminin çok büyük olduğunu vurgulayan Karaismailoğlu, "Son 20 yılda ülkemizin ulaşım ve iletişim altyapısına yaklaşık 1 trilyon 743 milyar lira yatırım gerçekleştirdik. Bugüne kadar; Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi ve 1915 Çanakkale Köprüleri, İstanbul Havalimanı, Ordu-Giresun ve Rize Artvin Havalimanları, İstanbul -İzmir, Kuzey Marmara, Ankara-Niğde Otoyolları gibi Türkiye'yi geleceğe taşıyan ve dünyayı Türkiye'ye bağlayan nice dev ulaştırma yatırımlarını YAP İşlet Devret modeli ile hayata geçirdik. Havayolu, karayolu, demiryolu ve denizcilik alanında Kamu Özel İşbirliğiyle Modeli ile yapılan yatırımlarımız incelendiğinde, 2024 yılında elde edeceğimiz gelirler ve ödemeler başa baş noktasına gelecektir. 2025'te gelirlerimiz, yapacağımız ödemelerin üzerinde olacaktır. Böylece ulaştırma sektöründe KÖİ Modeli ile inşa edilen eserler sayesinde hazinemize net nakit akışı sağlanacak, devletimiz ilave gelire kavuşacaktır" ifadelerini kullandı.
TREN SİNYALİZASYON VE ARA YÜZ ÇALIŞMALARINI DA YERLİ İMKANLARLA HAYATA GEÇİRECEĞİZ
Bakan Karaismailoğlu, "Çağın gerektirdiği bütün donanımlara sahip olan ve her adımını planlayarak geleceğe küresel oyun kurucu olarak ilerleyen Türkiye sesini tüm dünyaya duyurdu. Haberleşme, ulaşım, savunma sanayi, otomotiv, denizcilik… Hangi alanda olursa olsun yerli ve özgün üretime büyük önem veriyoruz. Yerli ve milli ürün tedariki hususlarında üniversitelerle ve sanayi ile iş birliği sağlayarak tüm paydaşları buluşturan projelerimizle sektör ihtiyaçlarına göre çalışmalarımızı yönlendiriyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın katılımlarıyla 22 Ocak'ta açılışını gerçekleştirdiğimiz enlerin ve ilklerin projesi olarak tanımladığımız Kağıthane –İstanbul Havalimanı'nı metrosunda bakanlığımızın destekleri ile ilk defa yerli ve milli imkanlarla geliştirilen sinyalizasyon sistemi kullanılmakta. Burada edindiğimiz deneyimlerle metro inşalarında artık yeni bir döneme girdik. Artık metro hatlarımızın yapım aşamasından, elektrifikasyon ve sinyalizasyon aşamasına kadar her süreci kendi mühendisliğimizin ürünü yani milli ve yerli olarak gerçekleştiriyoruz. Bundan sonra tren sinyalizasyon ve ara yüz çalışmalarını da yerli imkanlarla hayata geçireceğiz. Çok yakında hızlı tren hatlarımızda TÜRASAŞ'ın ürettiği milli trenleri kullanacağız. Özgün tasarım ve ileri teknoloji ile Elektrikli Ana Hat Lokomotif üretiminde dışa bağımlılığın ortadan kaldırılmasını hedefliyoruz" ifadelerini kullandı.
5G'Yİ MİLLİ GÜVENLİK AÇISINDAN DA ÖNCELİKLİ KONULAR ARASINDA GÖRMEKTEYİZ
İletişim ve telekomünikasyon sektörünün artık en önemli altyapısının internet olduğuna dikkat çeken Bakan Karaismailoğlu, "Dünyada 2020-2025 yılları arasında operatörler tarafından mobil şebekelere 1.1 trilyon dolar yatırım yapılacağı ve bunun yaklaşık yüzde 80'i 5G teknolojisine yönelik olacağı beklenmektedir. Bu durum hem iç pazar, hem de dış pazar açısından büyük bir potansiyelin olduğunu göstermektedir. Bu nedenle bilişim ve telekomünikasyon altyapısının geliştirilmesi ile ilgili her türlü yatırımı stratejik yatırım olarak görmekteyiz. Türkiye'nin 2023, 2053, 2071 hedeflerine ulaşması için yüksek teknolojiye ve katma değerli ürünlere ihtiyaç var. 5G de bunların en önemlilerinden biri. Ülkemizde 5G ve ötesi yeni nesil iletişim teknolojilerinin etkileyeceği dikey sektörlerle dijital dönüşümün etkin ve hızlı bir şekilde sağlanmasını hedefledik. Ayrıca 5G'yi sadece bir iletişim teknolojisi olarak değil, ülkemizin milli güvenliği açısından da öncelikli konular arasında görmekteyiz" dedi.
NE YAPARLARSA YAPSINLAR BİZ YATIRIMLARIMIZI KESMEYECEĞİZ
Bakan Karaismailoğlu, "Gelecek vizyonumuzun en önemli unsurlarından biri, ülkemizin rekabet gücüne ve toplumun yaşam kalitesinin yükseltilmesine katkıda bulunmaktır. Güvenli, ekonomik, konforlu, çevreye duyarlı, kesintisiz, dengeli ve sürdürülebilir bir ulaştırma sistemi oluşturmaktır. Ulaştırma ve Altyapı politikalarımızı ekonomimizi ve dahi bağımsızlığımızı güçlü temellere oturtmak üzere hayata geçirmekteyiz. Ne yaparlarsa yapsınlar, ne derlerse desinler biz yatırımlarımızı kesmeyeceğiz. Aksine yeni projeler üreterek Türkiye'nin ulaşım ve iletişim altyapısını daha da güçlendireceğiz. Türkiye'yi Asya, Avrupa, Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Kafkaslar ve Kuzey Karadeniz ülkeleri arasında ulaşımın her modunda uluslararası bir koridora çevireceğiz" diye konuştu.
BAKAN KURUM: 21. YÜZYIL STRATEJİ PLANINI GELECEK AY AÇIKLAYACAĞIZ
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, 4 yıl süren çalışmaların ardından tamamlanan, 81 ilin 100 yıllık geleceğini ortaya koyan Türkiye 21. Yüzyıl Mekansal Strateji Planı'nı gelecek ay açıklayacaklarını bildirdi.
Kurum, "Türkiye Yüzyılı Zirvesi ve Para Sohbetleri" programına video mesaj gönderdi. Dünyanın ve Türkiye'nin iklim krizinin ağır sonuçlarıyla karşı karşıya kaldığını belirten Kurum, Türkiye'de yaşanan iklim değişikliği kaynaklı afetleri anımsattı. Kurum, "Bakanlık olarak, ülkemizi iklim krizine uyumlu bir hale getirmenin sorumluluğunu taşıyoruz. Dünyada yeşil dönüşümün merkeze alındığı, yeni normalin artık en yüksek sesle gündeme geldiği bir dönemde, attığımız her adımı Türkiye'nin ufkuna uygun bir şekilde atıyoruz. Çünkü artık her devlet, her millet için 'yeşil dönüşüm' kaçınılmazdır, ülkemiz için de olmazsa olmazdır." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde, yeşilin, çevrenin, sürdürebilirliğin, tasarrufun ve net sıfır emisyonun asrı olarak tarihe geçen bir yüzyıl istediklerini ve bunun için çalıştıklarını belirten Kurum, "Gayemiz, Türkiye Yüzyılı'nda, yeşil kalkınma devrimini tüm detaylarıyla tamamlamış, 2053 net sıfır emisyon hedefine ulaşmış lider ülke Türkiye. Bu mücadeleye büyük katkı sunacak Ulusal Uyum Stratejisi ve Eylem Planımızı, 22 kurumumuzdan oluşan İklim Koordinasyon Kurulumuzla, gayrimenkul sektörü de dahil tüm alanları kapsayacak şekilde 2023 yılı içerisinde tamamlayacağız." diye konuştu.
"MAYIS AYI BAŞINDA ATATÜRK HAVALİMANI MİLLET BAHÇESİ'NİN AÇILIŞINI DA GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ"
Kurum, 2017'de başlayan "Sıfır Atık Projesi"nin de tüm dünyada bir çevre seferberliğine dönüştüğünü belirterek, şöyle devam etti:
"Dünyada çok az ülkenin başarabileceği bir 'yeşil seferberliği' olan millet bahçelerimizin sayısı artık 500'e yaklaştı. Bu sayıyı önümüzdeki 5 yıl içerisinde bine, toplam yeşil alan büyüklüğümüzü ise 2023'te 81 milyon metrekareye ulaştıracağız. Böylece kişi başı yeşil alan miktarımızı, 15 metrekare ve üzerine çıkaracağız. Mayıs ayı başında, sözde çevreci, maskeli doğaseverlerin itirazlarına rağmen, yemyeşil bezediğimiz Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi'nin açılışını da Cumhurbaşkanımızla ve yüz binlerle birlikte gerçekleştireceğiz."
Bakan Kurum, Türkiye'nin deprem ülkesi olduğunu vurgulayarak, 2012'de başlayan büyük dönüşüm seferberliği kapsamında bugüne kadar 3,3 milyon konutun dönüşümünün tamamlandığını belirterek, 81 ilde 250 bin konutun dönüşümünün de sürdüğünü bildirdi.
Afetlerden zarar görmüş İzmir, Elazığ, Kastamonu, Sinop, Bartın, Antalya ve Muğla'da toplam 45 bin konutla, her biri kendi şehrinde ilk olan tarihi dönüşümlere imza attıklarını belirten Kurum, tarihi kent meydanlarında yapılan ihya çalışmaları ile "Yeşil Sanayi, Yeşil OSB" kapsamında yürütülen faaliyetleri de anlattı.
"BENİM, 'GAYRİMENKUL SEKTÖRÜNÜN YENİ NORMALİ' ADINI VERDİĞİM SÜREÇ ARTIK BAŞLAMIŞ DURUMDA"
Sosyal konut uygulamalarına ilişkin faaliyetleri de aktaran Kurum , "İlk Evim İlk İşyerim" ve "Yeni Evim" projelerine ilişkin bilgi verdi.
Türkiye'de gayrimenkul sektöründeki her hamlenin 250 alt sektörü etkilediğine işaret eden Kurum, "Pandemi 2020 yılında başladı. 2022 yılının son çeyreğinde gündemden düşmeye başladı. Salgından etkilenen sektörler yeniden toparlanıyor. Benim, 'gayrimenkul sektörünün yeni normali' adını verdiğim bir süreç artık başlamış durumda." dedi.
Bugün yatırımcıların yalnızca şirketlerin ulaştığı maddi kazançlara odaklanmadığını, yatırım kararlarını çevresel, sosyal ve yönetişim verilerine göre aldıklarını anlatan Kurum, şunları kaydetti:
"Yeni normale uyum sağlamak adına çok güçlü bir hamle yapıyoruz. Bu hamleyle gayrimenkul dünyasının geleceğini şekillendireceğiz. Doğru yatırımların doğru alanlarda yapılmasının, sanayinin belli büyüme öngörüleriyle planlanmasının, lojistik güzergahların net bir şekilde belirlenmesinin önünü sonuna kadar açacağız.
4 yıl süren çalışmaların ardından, bilim insanlarımızla birlikte tamamladığımız, 81 ilimizin 100 yıllık geleceğini ortaya koyan, Türkiye 21. Yüzyıl Mekansal Strateji Planımızı, mart ayında Sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifleri ve siz değerli sektör temsilcilerimizle birlikte, gururla açıklayacağız. Bu planla, şehirlerimizin siluetlerini koruyacağız. İnsanımızın hayat kalitesini artıracağız. İstihdamımızı güçlendireceğiz. Kent içi raylı sistemler, mikromobilite ve bisiklet yolu sayılarımızı artıracağız. Yeşillendirilmiş ve güvenliği sağlanmış yürüme ağlarını kuracak, ülkemizi kuzeyden güneye, doğudan batıya ekolojik koridorlarla, yeşil ağlarla öreceğiz. İnşallah hep birlikte; gelecek 10 yıl içinde şehirlerimizin tamamının yapısal, çevresel, kültürel ve ekonomik dönüşümünü tamamlayacağız. Sayın Cumhurbaşkanımızın yeşilin, dijitalin, enerjinin, sürdürülebilirliğin, teknolojinin ve gücün asrı olarak tarif ettiği Türkiye Yüzyılı inşallah muhteşem Türk şehirleriyle taçlanacak."
FATİH DÖNMEZ: GÜNEY GAZ KORİDORU'NDA YENİ ADIMLAR PLANLIYORUZ
"Türkiye Yüzyılı Zirvesi Para Sohbetleri" programına görüntülü mesajla katıllan bir diğer isim olan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Doğu Akdeniz, Orta Doğu, Karadeniz ve Orta Asya bölgesindeki kaynakların Türkiye'deki gaz ticaret merkezinde bir araya gelmesi için çalışmalar yürüttüklerini belirterek, "Hazar ve Balkan coğrafyalarını bir araya getiren Güney Gaz Koridoru'nda da bu yöndeki hedeflerimizi güçlendirecek yeni adımlar atmayı planlıyoruz." dedi.
Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de yarın Güney Gaz Koridoru 9. Danışma Kurulu Toplantısı'na katılacağına işaret eden Dönmez, "Burada son zamanlarda ağırlık verdiğimiz enerji diplomasimize önemli bir halka daha ekleyeceğiz. Azerbaycan'dan İtalya'ya kadar hinterlandımızdaki üretici ve tüketici ülkelerle önemli görüşmeler yapacağız." diye konuştu.
Dönmez, Türkiye'nin son zamanlarda Gaz Ticareti Merkezi olması yönünde önemli adımlar attığını belirterek, son 1 yılda hem kaynak hem de tüketici olmak üzere 15 ülkeyi ziyaret ettiklerini hatırlattı.
Bu ülkelerden bazılarının Azerbaycan, Cezayir, Katar ve Nijerya olduğu bilgisini paylaşan Dönmez, "Bu ülkelerle kapasite artırımları konusunda müzakereler devam ediyor." ifadelerini kullandı.
Bakan Dönmez, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hedefimiz açık ve net. Çok sayıda kaynak ülkenin buluştuğu, çok taraflı ve çok kontratlı alım-satımların yapıldığı, gazın depolandığı, talep gereksinimlerine göre en uygun şekilde dağıtıldığı ve referans fiyatın oluştuğu bir merkez haline gelmek istiyoruz. İşlevsel bir gaz ticaret merkezi olmak için fiziki altyapıya, gelişmiş bir giriş-çıkış sistemine, gaz borsasına, dengeleme sistemine ve depolama altyapısına sahibiz."
Yakın zamanda Karadeniz gazının da Türkiye'nin doğal gaz alt yapısına ekleneceğini dile getiren Dönmez, "Doğu Akdeniz, Orta Doğu, Karadeniz ve Orta Asya bölgesindeki kaynakların Türkiye'deki gaz ticaret merkezinde bir araya gelmesi için çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz. Hazar ve Balkan coğrafyalarını bir araya getiren Güney Gaz Koridoru'nda da bu yöndeki hedeflerimizi güçlendirecek yeni adımlar atmayı planlıyoruz." şeklinde konuştu.
"ISTANBUL GAS SUMMİT" DİYALOG PLATFORMU OLACAK
İstanbul'da 14-15 Şubat'ta düzenlenecek Istanbul Gas Summit'e (İstanbul Gaz Zirvesi) ilişkin Dönmez, zirveye Akdeniz, Balkanlar, Orta Doğu, Orta Asya Kuzey Afrika ve Uzak Doğu'dan enerji bakanları, kamu ve özel sektörün üst düzey temsilcileri ile uluslararası enerji örgütlerinin temsilcilerini davet ettiklerini aktardı.
Dönmez zirvede, küresel ölçekte yaşanan gelişmelerin enerji sektörüne etkilerini, arz ve talep dengesinde yaşanan güncel gelişmeleri, uluslararası fiyatları ve küresel arz güvenliğinin ele alınacağını vurgulayarak, "Istanbul Gas Summit, üretici ve tüketici ülkelerin görüş alışverişinde bulunacağı, yeni işbirliği fırsatlarının değerlendirileceği, en önemlisi de ülkeler arasında diyalog ortamını canlandıracak önemli bir platform olacak." değerlendirmesinde bulundu.
Küresel krizleri tek bir ülkenin çözmesinin mümkün olmadığının ve işbirliğine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulduğunun altını çizen Dönmez, "Zirveyle İstanbul, enerjinin de yeni küresel merkezi olarak dünya gündemindeki yerini alacak." dedi.
"SADECE BORU HATLARIYLA DEĞİL LNG TAŞIMACILIĞI İLE DE YOĞUN GAZ TİCARETİ GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ"
Dönmez, üçüncü FSRU gemisi Saros'un yurt dışında LNG yüklemesini tamamladığını ve bir hafta içinde Türkiye'de olacağının altını çizerek, "İnşallah, Sayın Cumhurbaşkanı'mızın teşrifleriyle tesisimizi devreye alacağız." ifadesini kullandı.
Saros'a FSRU'yu LNG kargo taşıması için de kullanacaklarını aktaran Dönmez, "Böylece sadece boru hatlarıyla değil LNG taşımacılığı ile de daha yoğun bir gaz ticareti gerçekleştireceğiz." diye konuştu.
"FERROBOR VE BOR KARBÜR TESİSLERİ DEVREYE ALINACAK"
Maden alanındaki gelişmelere de değinen Dönmez, Bandırma'daki tam kapasite çalışacak lityum tesisinin temelini bu ay sonlarına doğru atacaklarını söyledi.
Dönmez, Eskişehir, Beylikova'da 17 nadir toprak elementinin en az 7-8'ini keşfettiklerine dikkati çekerek, "Yine şubat ayının sonunda bu cevherleri işleyecek pilot tesisimizin açılışını yapacağız inşallah. Buradan elde edeceğimiz parametrelerle de tam kapasiteyle yılda 570 bin ton nadir toprak elementi işleyeceğimiz tesisimizin temelini atacağız." bilgisini paylaştı.
Türkiye'nin söz konusu nadir madenlerle ileri teknoloji ürünlerin üretiminde ihtiyaç duyulan uç ürünleri üreten, geliştiren ve ihraç eden bir ülke olacağını dile getiren Dönmez, "Böylece havacılıktan telekomünikasyona, sağlıktan uzay çalışmalarına kadar pek çok alanda ileri teknoloji ürünlerdeki yerlilik oranımızı da artışmış olacağız." değerlendirmesinde bulundu.