Enerjisa Enerji'nin Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Sabancı Üniversitesi'nin ardından Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı'nın (TGA) ortaklığı ile güçlenen Sürdürülebilir Enerji Temelli Turizm Uygulama Merkezi (SENTRUM) Projesi başarı hikâyesine dönüştü. Ayvalık Küçükköy'den sonra sürdürülebilir yeşil destinasyonun ikinci ve yeni merkezi İzmir'in tarihi Birgi köyü oldu. Enerjisa Enerji CEO'su Murat Pınar, Küçükköy'e 550 bin dolar yatırım yaptıklarını, Birgi'de bunu ikiye katlayacaklarını belirterek, "Sosyal fayda anlamında baktığımızda her yatırılan 1 liraya karşılık, 1.3 lira geri döndü" dedi.
SENTRUM projesi nedir?
Son 10-15 yıldır bütün şirketlerin ajandasında sürdürülebilirlik var. Toplam karbon salımına baktığımızda yüzde 75-80'i enerji sektöründen kaynaklanıyor. Biz de Enerjisa olarak sürdürülebilirlik konusunda çalışmalara başladık. 'Daha İyi Bir Gelecek' platformu oluşturduk. Enerji ve turizm konusunun önemini dikkate alarak SENTRUM projesini başlattık.
Türkiye’ye yeşil destinasyonlar kazandırıyor
DÜNYAYA ÖRNEK
Proje nasıl gelişti?
Başladığımızda UNDP ve Sabancı Üniversitesi vardı. Turizm potansiyelini henüz oluşturamamış, turizme katkı sağlayamamış yerler belirlemeye çalıştık. Bunların ilki, Ayvalık Küçükköy oldu. Hilton otelleri Küçükköy'de burada nasıl turizm geliştirilebilir diye eğitimler verdi. Elektrikli mobilite için şarj istasyonları kurduk. Daha sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı da projeye sahip çıktı. Sadece Küçükköy'e toplam 550 bin dolar yatırım yaptık. Sosyal fayda anlamında baktığımızda her yatırılan 1 liraya karşılık, 1.3 lira geri döndü. Birgi yeni bir platform oldu. Orada yatırım miktarını 2 katına yani 1.1 milyon dolara çıkarıyoruz. Proje Küçükköy ve Birgi ile sınırlı kalmayacak. Yeni projelerle devam edeceğiz.
Yeşil destinasyon olmanın turist potansiyeli açısından faydaları neler?
Biz bu projeye başlamadan önce kendi içimizde 'tema'lı hikâyelerin olduğu yerlere yöneldik. Mesela şarj istasyonlarımızı kurarken hızlı olan yerlerden daha çok tarihi miras olan yerleri ya da lezzet rotalarının olduğu yerleri tercih ettik. Türkiye'nin enerji politikalarına baktığımızda 2035'e kadar kabaca 85-90 milyar dolarlık bir yatırım öngörülüyor. Turizmde de hedefler yüksek. Turizmin girdisi ile enerjinin çıktısını dengeleyebilirsek Türkiye'nin başka bir noktaya evrildiğini göreceğiz.
Dünyada bu tür örnekler mıydı?
Projemiz dünyada örnek gösterilecek bir proje. Uluslararası kuruluşlar ve Kültür ve Turizm Bakanlığı standart ve kriterleri belirliyor. Küçükköy sonuçları çıkmaya başlayınca ciddi bir sahiplenme oldu. Halkın da "Biz de burada varız" demesi başarı için önemli bir kriterdi.
ENERJİ VE TURİZMİ HARMANLADI…
SENTRUM Projesi'nin başladığı bölgeler, kültürel ve doğal değerlerin korunduğu, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji uygulamalarıyla bölge turizminin dört mevsime yayıldığı, akıllı rotalarla ziyaretçilerin seyahat deneyimlerini kişiselleştirebilecekleri sürdürülebilir "yeşil destinasyon" haline dönüştürülecek.
ENERJİSA'DAN 1.1 MİLYAR DOLARLIK YATIRIM
Enerji piyasasının dünyadaki durumu ve şirket olarak pozisyonunuz nedir?
Özellikle pandemiden sonra enerjiyle ilgili ciddi sallantılar yaşandı. Türkiye'de hızlı kararlar verilip, müdahaleler yapıldı. Türkiye fiyat dalgalanmalarından 'toplumu nasıl koruyacağız' diye düşünüldü. Bunun belli bir süre devam etmesi beklenen bir şeydi. Ama artık yavaş yavaş maliyet bazlıya dönüyoruz. Yenilenebilir enerji yatırımları açısından dünyada 11. sıraya geldik. Avrupa'da ilk beşteyiz. Türkiye'nin bulunduğu nokta azımsanacak bir yer değil.
Enerjisa ne kadarlık yatırım yapıyor?
Biz Enerjisa olarak 2023 – 2024 yılları arasında toplam 1.1 milyar dolar yatırım yapıyoruz. Kendi ana iş alanımızda yatırımlarımıza devam ediyoruz ama Türkiye'nin geleceği için hem e-mobilitede hem de ihracata destek veren müşterilerimizin geleceğe hazırlığı için çözümler sunuyoruz. Bunun yüzde 65-70'i şebeke yatırımı, yüzde 30-35'te mobilite yatırımları.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK DNA'LARA İŞLEMEYE BAŞLADI
Sizce sürdürülebilirliğin tanımı nedir?
Sürdürülebilirlik artık şirketlerin DNA'larına işlemeye başladı. Her şirketin tanımı farklı, herkes kendi dinamiklerine göre bakıyor. Benim sevdiğim tanım şu: Tohumun ehlileştirilmesi en önemli sürdürülebilirlik inavasyon projesidir, dünya açısından baktığımızda. Tohum ekilirken bugün hâlâ Anadolu'da, kurda, kuşa, aşa, ifadesiyle tanımlanır. Sadece kendimiz için değil oraya tohumu ekmek. Hem doğaya hem hayvana hem havaya… Hepsini dâhil ediyor. Ama biri sizeyse ikisi doğaya… Bu tanımı çok seviyorum. Sürdürülebilirlik derken, bunu içselleştirmek gerekiyor. Bütün toplumun tırnaklarına kadar hissetmesi gereken bir şey. Bu olursa Türkiye'nin yolu açık.