Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nca hazırlanan Türkiye Ulusal Enerji Planı'ndan derlediği bilgilere göre, 2020-2035 döneminde Türkiye'de toplam 96,6 gigavat elektrik kapasitesinin devreye alınması hedefleniyor.
Plana göre, Türkiye'nin elektrik sisteminde rüzgar, su, güneş kaynaklarından elde edilen kesintili enerji kaynakları yanında şebekede esnekliğe imkan sağlayan kaynaklar ve teknolojiler de kullanılacak.
Bu kapsamda, Türkiye Enerji Modeli'nde sera gazı emisyonlarını azaltmak amacıyla nihai sektörde kullanılan doğal gazın hidrojen ve sentetik metan gibi diğer temiz yakıtlarla karıştırılmasına ihtiyaç duyuluyor.
Plana göre, söz konusu gaz karışımı içindeki hidrojenin 2035'teki payı yüzde 3,5 olarak belirlendi. Hidrojen enerjisinin ilk aşamada yerinde tüketim ve sanayinin ihtiyacının karşılanmasına yönelik kullanılması öngörülüyor.
Bu amaçla Türkiye, daha esnek bir elektrik sistemine ulaşmak için 2035'e kadar yeşil hidrojen üretiminin önemli bileşenlerinden elektrolizör kapasitesini 5 gigavata, batarya kapasitesini ise 7,5 gigavata çıkarmayı planlıyor.
Bununla birlikte temiz kaynaklardan üretilen elektrik ile elde edilmiş hidrojen ve karbon yakalama teknolojileriyle sağlanan karbon, sentetik metan olarak kullanılıyor. Ancak Türkiye Enerji Modeli'nde sentetik metanın 2035'ten sonra devreye alınabileceği değerlendiriliyor.
"HİDROJEN TİCARETİ ÇOK HIZLI GELİŞİYOR"
Hidrojen Teknolojileri Derneği Başkanı İbrahim Dinçer, AA muhabirine, Türkiye'nin raporla birlikte ilk kez açıkladığı hidrojen hedefine ilişkin değerlendirmede bulundu.
Hedefin açıklanmasının bu alanda faaliyet gösteren firmalar açısından önemli bir adım olarak değerlendirildiğini dile getiren Dinçer, "Katıldığım ulusal ve uluslararası konferanslarda, hidrojen ticaretinin önemini vurgulamaktayım. Çünkü dünya hidrojen pazarı ve ticareti çok hızlı gelişiyor ve ülkemizin bu oluşumlarda hızlı bir şekilde aktif olarak yerini alması gerekmektedir." diye konuştu.
Dinçer, söz konusu hedef yanında Türkiye'nin hidrojene yönelik gerçek ihtiyaç haritası çıkarılması gerektiğini belirterek şunları kaydetti:
"İhtiyaç haritasında buna yönelik üretimden tüketime uzanan bir ekosistem kurulmalıdır. Bu ekosistem içinde hidrojenin 3 ayaklı rolünün unutulmaması gerekiyor: Yakıt olarak hidrojen, enerji taşıyıcı (depolayıcı) olarak hidrojen ve ham madde olarak hidrojen. Temiz hidrojenin ham madde olarak temiz yakıtların ve kimyasalların üretiminde kullanılması önümüzdeki süreçlerin en önemli konularından biri olacak."