Başkent Hartum'daki STOB genel merkezinde açıklama yapan Hilali, "Sudan, özellikle yağ ve hububatta fırsatlarla dolu bir ülke. Ukrayna-Rusya Savaşı ve öncesinde Kovid-19 salgını kaynaklı gıda krizi olacağı kesinleşti. Sudan bu boşluğu kapatmak için uygun. Hububat, yağlar ve yem. Sudan, mısır, soya fasulyesi, yer fıstığı, pamuk çekirdeği gibi ürünlerden dünyanın ihtiyacını karşılayabilecek. Hepsi Sudan'da yetişebilir. Sadece istek ve arzu lazım." diye konuştu.
"TARIM, HAYVANCILIK, MADENCİLİK VE ALTYAPIDA ÇOK ÖNEMLİ FIRSATLAR VAR"
Türkiye-Sudan ticari ilişkilerinin tarihi ilişkilerle paralel seyretmediğini belirten Hilali, "Türkiye ile ticaret hacmimiz iki ülke arasındaki tarihi ve köklü ilişkiler düzeyinde değil. İki ülke arasındaki ticaret hacmi yılda ortalama 400 milyon dolar civarında ve Sudan, Türkiye'den en büyük on ithalatçı veya ihracatçı ülke listesinde değil. Bu hacmin arttırılması için iki ülkede kesin arzu var ama sahada karşılığı yok. Sudan tarafının kusuru veya Türk tarafının kusurundan kaynaklı olabilir. Rolümüz iki ülke arasındaki ticaret hacmini artırmak ve Türk yatırımcıların Sudan'a gelmesinin önünü açmak." ifadesini kullandı.
Sudan'ın hayvancılık kaynakları, tarımsal potansiyeli ve madencilik açısından da çok zengin bir ülke olduğunun altını çizen Hilali, şöyle devam etti:
"Yaklaşık 104 milyon baş hayvan var. Bu kaynaklar, Arap ülkeleri ve Orta Doğu'nun tüm ihtiyacını karşılayabilir. Sebze ve meyve alanında de çok büyük fırsatlar ve imkanlar var. Şimdi biz Ticaret Odaları Birliği olarak dünyadaki tüm ticaret odaları ile iletişim kurmaya ve özel sektörle ilişkileri geliştirmeye başlıyoruz. Özel sektör ile özel sektör diğer sektörlere göre daha kolay anlaşıyoruz. Benim için yağlı hububat ve bunun gibi alanlar altından daha önemli. Altın tükenir bir ürün ama hayvancılık kaynakları ve yağlı tahıllar yenilenebilir ve insanın hayatıyla bağlantılı."
SUDAN, AFRİKA'YA AÇILAN KAPIDIR
Sudan'ın stratejik konumu sayesinde gerekli altyapı sağlandığında bölgesinin ve dünyanın ihtiyaçlarına cevap verebileceğine dikkati çeken Hilali, şöyle devam etti:
"Madencilik alanında da çok büyük fırsatlar var ve bu altınla sınırlı değil. Krom, bakır, demir, mika ve çok sayıda maden çıkarılabilir. Bunun meyvesini elde etmek için altyapıya ihtiyaç var. Altyapı da büyük bir yatırım alanı. Sudan, Kızıldeniz üzerinde stratejik bir konuma sahip ve denize kıyısı ve limanı olmayan bir sürü komşu ülkesi var. Bu ülkeleri Kızıldeniz'e bağlayın, kara yolları, demir yolları ve havalimanlarına ihtiyacı var. Ürünlerin Hartum'a ulaşması tüm Afrika'ya ulaşması demek. Bu vizyonu gerçekleştirmek için havalimanları lazım. Tek bir havalimanı değil, tüm eyaletlerde bir havalimanı. Doğu-Batı, Güney-Kuzeyi bağlayan demir yolları, devletler arası otoyollarına ihtiyaç var. Ülkeler arası ürünlerin taşınması için büyük fırsatlar var. Sudan Afrika'ya açılan kapı. Sudan, dünyayı gıda krizinden kurtaracak yapıya sahip. Stratejik konuma sahip Sudan'da altyapı yapılırsa, ürünler buradan bütün Afrika'ya girebilecek."
Sudan denilince altının akla geldiğini ancak tarımsal potansiyelin daha önemli ve karlı olduğunu ifade eden STOB Başkanı, "Örnek vereyim. Bir yılda 200 ton altın ihraç edersek bu yaklaşık 13 milyar dolar yapar. Öte yandan iki komşu ülke olan Suudi Arabistan ve Mısır'ın mısır ithalatı yaklaşık 15 milyar dolar. Hangisi daha iyi, mısırda yatırım yapmak mı altında mı?" değerlendirmesinde bulundu.
İLK GELEN DAHA FAZLA KAZANIR
Ülkesinin çok farklı alanlarda yatırım fırsatlarına açık, bakir bir yer olduğunu, kazan-kazan politikasını benimsediklerini belirten Hilali, "Ne tuhaf ki diğer ülkeler bu fırsatları görüyor ama harekete geçmiyor." şeklinde konuştu.
Görevlerinin Sudan'da yatırım yapmak için gerekli tüm kolaylıkları sağlamak olduğunu dile getiren Hilali, şunları kaydetti:
"İlk gelen daha fazla kazanır. İlk olarak da Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile iletişime geçeceğiz. Onları ziyaret edeceğiz ya da onları Sudan'a davet ederiz. TOBB'a Sudan'daki farklı alanlardaki tüm yatırım alanlarını sunarız ve Sudan pazarına girmeleri için gereken kolaylıkları sağlarız. Bu da karşılıklı olacak. Onlar da aynı şekilde oradaki fırsatları sunarlar. Böylelikle iki ülke arasındaki ticari ilişkilerini doğru yoluna koymuş oluruz."