Gümrük Birliği, Türkiye ile AB arasında gerçekleştirilen müzakerelerin ardından 6 Mart 1995 tarihindeki Ortaklık Konseyi toplantısında alınan karar uyarınca 1 Ocak 1996'da yürürlüğe girdi.
Türkiye ve AB arasında 1995 yılında imzalanan Gümrük Birliği yarın 28 yaşına girecek. Türkiye ile dönemin Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) arasında 1963 yılında imzalanan Ankara Anlaşması ile başlayan ve 1973 yılında Katma Protokol ile devam eden ilişki, 6 Mart 1995'te Gümrük Birliği kararıyla yeni bir boyuta taşındı.
Gümrük Birliği'nin uygulamaya başlamasıyla birlikte Türkiye ile AB arasında sanayi ürünleri ticaretinde gümrük vergileri, miktar kısıtlamaları ve eş etkili önlemler ortadan kalkmış oldu. Böylece Türkiye, üçüncü ülkelere yönelik AB'nin belirlediği ortak gümrük tarifesini uygulamaya başladı.
GÜMRÜK BİRLİĞİ'NDEKİ SORUNLAR
Türkiye'ye ekonomik olarak pek çok kazanım sağlamış olmasına karşın Gümrük Birliği, yapısında çok sayıda sorun barındırıyor.
AB'nin diğer ülkelerle yaptığı serbest ticaret anlaşmalarına Türkiye'nin doğrudan taraf olmaması, Türkiye'den araçlara uygulanan kara yolu kotaları, Gümrük Birliği'nin işleyişiyle ilgili danışma ve karar alma mekanizmalarında Türkiye'nin yeterince yer almaması bu noktada ciddi sıkıntılara neden oluyor.
Son 28 yılda ciddi ölçüde değişen küresel ticaret uygulamaları karşısında ortaya çıkan yeni sorunların giderilmesi için Gümrük Birliği'nin derhal güncellenmesi gerekiyor.
Günümüzde özellikle kamu alımları, hizmetler ve tarım sektörlerinin de Gümrük Birliği kapsamına dahil edilmesinin AB-Türkiye arasındaki ekonomik entegrasyonu daha fazla artırması bekleniyor.
Bu noktada, Gümrük Birliği'ndeki yapısal sorunların önemli bir kısmı, Türkiye'nin AB üyesi olmamasından kaynaklanıyor.
AB'nin ticaretle ilgili konularında ve üçüncü ülkelerle yapacağı ticaret anlaşmalarında alınan kararlar Gümrük Birliği dolayısıyla Türkiye'yi doğrudan etkiliyor. Ancak Türkiye'nin ticaret anlaşmalarındaki konuların müzakerelerinde masada yer almaması sorunlara neden oluyor.
Gümrük Birliği ile sanayi mallarının karşılıklı olarak serbest dolaşımına imkan doğuyor. Buna karşın Türkiye'nin bu mal ve ürünleri taşıyan araçları ve sürücüleri, serbest ve engelsiz biçimde dolaşamıyor. Bu durum da Türkiye tarafını rahatsız eden başlıklar arasında yer alıyor.
Türkiye, bu alanda yaşanan sorunların Gümrük Birliği ve serbest ticaret ruhuna aykırı olduğu görüşüne sahip.
200 MİLYAR DOLARA YAKLAŞAN TİCARET HACMİ
Ticaret Bakanlığı verilerine göre, Türkiye ve AB arasındaki ticaret hacmi, geçen yıl 196,4 milyar dolar olarak gerçekleşti. Böylece AB, Türkiye'nin en önemli ticaret ortağı olmayı sürdürdü.
AB, 2022 yılında 103,1 milyar dolar ile Türkiye'nin ihracatından yüzde 40,6 pay aldı. Böylece AB, Türkiye'nin toplam ihracatında ilk sırada yer alıyor.
AB, Türkiye'nin ithalatında da ilk sırada bulunuyor. Geçen yıl Türkiye, 364 milyar dolarlık toplam mal ithalatının 93 milyar dolarlık (yüzde 25,6) bölümünü AB'den gerçekleştirdi.
Mevcut durumda yalnız sanayi ve işlenmiş tarım ürünlerini kapsayan Gümrük Birliği'nin gelecek dönemde kapsamının genişletilip ve derinleştirilmesi halinde iki taraf arasındaki ticareti daha da canlandırması ve kazan-kazan durumu ortaya çıkarması bekleniyor.
AB ile ticari ilişkilerinin daha da canlanması için mevcut Gümrük Birliği'nin hızla güncellenmesi gerekiyor.
Gümrük Birliği'nin günümüz ticari gereksinimlerini karşılayacak şekilde güncellenmesi için yapılan çalışmalar 2014 yılında başlatılmış, 2015'te de bu konudaki müzakerelerin içeriğine ilişkin mutabakat sağlanmıştı. Mutabakatta, güncelleme müzakerelerinin resmen 2017 yılında başlaması öngörülürken, halen somut adım atılamadı.
Dünya çapında serbest ticaret konusunda öncü rol oynadığını iddia eden AB, en önemli ticari ortaklarından Türkiye ile 28 yıllık Gümrük Birliği'ni güncellemede adım atmamakta ısrar ediyor. AB'nin Gümrük Birliği güncelleme sürecini siyasi nedenlerle devamlı ertelemesi dikkati çekiyor.
Gümrük Birliği'ni güncellemeye ilişkin resmi müzakerelerin AB Komisyonu'nun Konsey'den yetki almasının ardından başlaması gerekiyor. Ancak üye ülkelerden oluşan AB Konseyi, henüz bu konuda adım atmamayı sürdürüyor.