TÜBİTAK 1512 Teknogirişim Sermaye Desteği ile TÜBİTAK Marmara Teknokent'inde (MARTEK) kurulan Adbioink Biyosistem Teknoloji A.Ş. firması, doku mühendisliği ve yapay organ çalışmalarında, insan vücudunu simüle eden ve hücrenin insan vücudundaymış gibi yaşamsal faaliyetlerine devam etmesini sağlayan sistemlerin (biyomürekkep, biyopolimer, 3-boyutlu doku kültürü) üretimi için kurulmuş bir biyoteknoloji şirketi. Bu sistemler, hücrelerin enkapsüle edilmesini sağlayarak 3-boyutlu doku kültürlerinin geliştirilmesine olanak sağlıyor. Örneğin, biyomürekkep sistemleri ile 3-boyutlu biyoyazıcı cihazı kullanılarak hücre yüklü dokular üzerinde çalışmalar yapılabiliyor. Doku mühendisliği, kozmetik, ilaç keşfi, rejeneratif tıp, organ donörü, çip üstü organ sistemleri gibi sağlık teknolojileriyle ilişkili farklı tip biyomürekkepler geliştiriliyor. Bu alanda, küresel ölçekte faaliyet gösteren sınırlı sayıda araştırma/uygulama merkezleri ve üniversiteleri mevcut. Bu sağlık teknolojileri ile ilgili çalışmalar yapan Dr. Öğr. Üyesi Ayca Bal Öztürk; var olan pazar araştırmalarının sonucunda, biyomürekkep sektörü büyüme hızının yüzde 23 olduğunu, bu alana önemli bir eğilimin olduğunu, daha yüksek oranların elde edilebilmesinin bile mümkün olduğunu söyledi. Kısa geçmişine rağmen, biyomürekkeplerin, özellikle kozmetik ve ilaç şirketlerinin bu alanda artan faaliyetleri ile birlikte, sağlık teknolojilerinin geleceğini şekillendireceği uzmanlar tarafından da kabul ediliyor.
TÜBİTAK DESTEĞİYLE HARVARD ÜNİVERSİTESİ'NE
Küresel piyasada 1,5 milyar dolarlık ticaret hacmine sahip pazarda, ilk Türk Bilim İnsanı olarak ülkemizi temsil etmenin gururunu yaşadığını söyleyen Öztürk, "Yaklaşık 1 yıl önce TÜBİTAK'tan aldığımız TEKNO girişim sermayesi desteği ile TUBİTAK Marmara TEKNOKENT' te laboratuvarımızı kurduk. Ekibimle birlikte çok güçlü bir alt yapı oluşturduk ve şu anda üretime başladık. 2016'da başlayan hikâyemiz, doktora sonrası araştırmaları kapsamında TÜBİTAK'dan aldığım burs ile Harvard Üniversitesi'nde, doku mühendisliği alanında gerçekleştirdiğim araştırmalarla devam etti. Bu alanda ülkemizin eksikliğini gördüm ve Türkiye'ye döndüğümde İstinye Üniversitesi bünyesinde, özellikle "yapay organ geliştirilmesi" odağında çalışmalarımı yoğunlaştırdım" dedi.
"DÜNYA'DA SATIŞI YAPILAN İLK ÜRÜNLER OLACAK"
"Sağlık için her şey" sloganıyla yola çıktıklarını dile getiren Öztürk, "İngilizce advanced bioink kelimelerinden oluşan ve ileri biyomürekkep anlamına gelen bir isim. Ekip olarak; daha sağlıklı bir gelecek için dünyadaki en özgün, en yenilikçi ve en ileri biyomürekkepleri, biyopolimerleri ve sistemleri geliştirmeyi ve sağlık teknolojilerinin hizmetine sunmayı amaçlıyoruz. Günümüzde malum bilimsel çalışmalar çok hızlı ilerliyor. Her şeyi kendim geliştireceğim dediğiniz noktada bir adım geriye düşüyorsunuz. O nedenle literatür takibi bu tür çalışmalarda çok önemli. Tabi tüm prosedürü literatürden elde etmek pek mümkün olamıyor. Bu tür bir yaklaşımla geliştirilen ürünler de malum özgün olamıyor. Bizim konseptimizi hibrit bir yapı olarak değerlendirebiliriz. Bu yapı temel olarak; sürekli güncel literatürü takip etmek ve kendi bilgi birikimimizi kullanarak süreci bir adım ileriye taşımak prensibine dayanıyor . Şirketimizin bakış açısı tam olarak bu. Küresel ölçekte alanımızla ilgili bilimsel çalışmaları sürekli etkin bir şekilde takip ediyor, özgün yaklaşımları modifiye ederek kendi prosesimize entegre ediyoruz. Bu sayede özgün ürünler geliştirebiliyoruz. Hâlihazırda geliştirdiğimiz ürünlerden bazılarının ticari satışını yapan herhangi bir firma yok. Dünya'da satışı yapılan ilk ürünler olacak. Böylelikle, sadece mevcut pazara hitap eden ürünler sunmakla kalmayacak, aynı zamanda pazarın genişlemesine de katkı sağlıyor olacağız" ifadelerini kullandı.
İNSAN VÜCUDUNU SİMÜLE EDEN YAPAY MATERYALLER
Bu alanda önemli bir boşluğu dolduracaklarını söyleyen Öztürk, "Doku mühendisliği ve yapay organ çalışmalarında insan vücudunu simüle eden ve hücrelerin insan vücudundaymış gibi yaşamsal faaliyetlerini devam ettirmesini sağlayan, yani yapay bir hücre dışı matriks görevi gören materyaller geliştirdik. Biyomürekkeplerin basımında 3-boyutlu biyoyazıcılar kullanılıyor ve maalesef bu sistemler çok pahalı. Araştırmacılar bu tür sistemlere erişebilmek için ciddi bütçelere ihtiyaç duyuyorlar. Sektörün önündeki en büyük engellerden biri de bu zaten. İşte biz bu konuda özgün bir çözüm ürettik ve patent başvuru hazırlığımız devam ediyor. Bu sistem "biyokalem" olarak adlandırılıyor. Dünya'da muadilleri olsa da, doğrudan biyomürekkep özelinde geliştirilmiş bir benzeri yok" şeklinde konuştu.
"2022'DE SATIŞ FAALİYETLERİNİ BAŞLATIYORUZ"
Hâlihazırda satışa hazır ürünleri bulunan sınırlı sayıda firma olduğunu dile getiren Öztürk, şunları söyledi: "Çok fazla şirket bu yönde faaliyet içerisinde. Bunların çoğu ABD menşeili ülkeler. Aslında ABD menşeili bir firma diğer firmaları satın alarak teknolojiyi büyük oranda ABD'ye taşımış durumda. Avrupa'da da birkaç ülke tarafından üretim gerçekleştiriliyor. Uzun süreli bilimsel çalışmalar neticesinde bu ürünleri geliştirdik. Dünya'da sadece birkaç üreticisinin bulunması da aslında ne kadar kapsamlı bir üretim sürecine sahip olduğunu gösteriyor. Sadece bilgi birikimi değil aynı zamanda önemli bir alt yapı ihtiyacı da var. Biz hem TÜBİTAK ve KOSGEB gibi kurumlardan aldığımız proje destekleri, hem de öz kaynaklarımızla ciddi bir altyapı kurduk. TÜBİTAK Marmara Teknokent'te tüm üretimimizi gerçekleştirebilir durumdayız. Güçlü bir de ekibimiz var. Mevcut durumda ülkemizin tüm ihtiyacını karşılayabilecek, hatta yurtdışına ihraç edebilecek kapasiteye ulaştık. Her geçen gün kapasitemizi daha da arttırma yönünde faaliyetler gerçekleştiriyoruz. Adbioink Biyosistem Teknoloji A.Ş.'yi kurduktan sonra yaklaşık 1,5 yıldır sadece ürünümüzü daha da geliştirmek ve altyapımızı güçlendirmek için çalıştık. Bu süreçte çok sayıda talep de geldi, şimdi 2022 yılında talepleri karşılamak üzere satış faaliyetlerini başlatıyoruz. Bu yolculukla bize inanan ve desteklerini esirgemeyen herkese ekip olarak çok teşekkür ediyoruz. Kısa zamanda, doku mühendisliği alanında özgün çözümler üreten, küresel ölçekte marka değeri yüksek tanınabilir bir teknoloji şirketi olacağımıza inanıyoruz."
"30'A YAKIN ÜLKEDEN TALEP ALIYORUZ"
Doku mühendisliği, kozmetik, ilaç keşfi, rejeneratif tıp, organ donörü, çip üstü organ sistemleri gibi sağlık teknolojileri ile ilişkili birçok alanda biyomürekkepler kullanıldığını belirten Öztürk, şöyle devam etti: "Bu alanda kullanılan materyaller yurt dışından ithal edilmekteydi. TÜBİTAK desteği ile birlikte artık bu ürünleri yerli olarak geliştirdik. Şu an için sadece yurtiçi pazar değil, aynı zamanda Avrupa başta olmak üzere 30'a yakın ülkeden talep alıyoruz."