Turkuvaz Medya Grubu'nun amiral gemisi Sabah Gazetesi tarafından Hazine ve Maliye Bakanlığı himayesinde düzenlenen 2'nci Türkiye Çiftçi Zirvesi'nde "Gıda Tedarik Zinciri ve Arz Güvenliği" paneli düzenlendi. Sabah Gazetesi Ekonomi Müdürü Dilek Güngör'ün moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde, gıda arzının devamlılığı için ürün planlamasının yapılması, tarım haritasının çıkartılması, ürünlere göre çiftçinin desteklenmesi ve ürünün iyi takip edilmesi gerektiğine dikkat çekildi.
ÇİFTÇİMİZİ KİMSEYE MUHTAÇ ETMIYORUZ
Panelde konuşan Tarım Kredi Holding Yönetim ve İcra Kurulu Üyesi Yılmaz Bademli, tedarik zinciri açısından tarımsal girdinin toprakla buluşmasının ve bu ürünün işlenerek tüketiciye ulaştırılmasının öneminden bahsetti. Bademli, "Tarım Kredi olarak yaklaşık 1.5 asırdır Anadolu'nun her köşesinde bunu yapıyoruz. Anadolu'nun her karış toprağında çiftçinin tarımsal üretimi devam ettirmesi adına biz endişeye kapılmıyoruz. Çiftçimiz ürünü toprakla buluşturuyor, gereken destekler veriliyor. Harman zamanı geldiğinde çiftçimizi kimseye muhtaç etmeden uygun fiyatlarla değerlemesini gerçekleştiriyoruz" dedi.
BAKKALLARI DAHİL EDECEĞİZ
Tarım Kredi Kooperatif marketlerinde yapılan indirim kampanyaları hakkında da bilgi veren Bademli, "Bu kampanyalar karşılık buluyor. Birinci kampanyamızda ilk günlerde normal ciromuzun 7 katı ciro yaptık. Vatandaş buna teveccüh gösteriyor. Burada ciddi de partnerler var. Bizim birkaç katımız olan marketler de bize cevap veriyor. Dolayısıyla bizimle birlikte raflarda ürün fiyatları istenilen seviyelere geliyor. Tarım Kredi bu konuda çalışmalarını sürdürecek. Kâr politikası gütmeden vatandaşı uygun ürünle buluşturmaya çalışıyoruz. Bu sayı artacak. Yeni kampanyalarımız devam edecek" diye konuştu. Tarım Kredi'nin halihazırda market sayısının 1.500'ü geçtiğini anlatan Bademli, bu sayısı 2.500-3 bine çıkarmayı hedeflediklerini kaydetti. Yeni bir proje üzerinde çalıştıklarını anlatan Bademli, "Mahallelerdeki bakkallarda yoğunlaşacağız. Onları sisteme dahil edeceğiz" ifadelerini kullandı.
ÖLÇEK EKONOMİSİ ÇALIŞMALIYIZ
Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) Yönetim Kurulu Başkanı İsa Coşkun da, sözleşmeli tarımın yaygınlaşması gerektiğini söyledi. Coşkun, "Sektörün Ulusal Süt Konseyi'nden (USK) beklentisi maliyetleri iyi ortaya koyması. Üreticinin eline maliyetin altında ürün geçmemesi gerekiyor. Enflasyon beklentileri kırmak isteniyorsa süt primi artırılmalıdır. Burada önemli konu USK'nin maliyetleri sağlıklı bir şekilde tespit etmesi" şeklinde konuştu. Tarımda üreticinin zarar etmemesi gerektiğini belirten Coşkun, şöyle devam etti: "Buna yönelik çabaları tabii ki takdir ediyoruz ancak bunlar yeterli olmadığında hızlı adım atmaktan çekinmememiz gerekiyor. Hayvansal üretimde yem, enerji, işletme, ambalaj maliyetlerini dikkate alıyoruz. Ancak son dönemde finansman maliyetleri de bir o kadar önemli hale geldi. Bizim bir vizyon ortaya koymamız lazım. Savunma nasıl öncelikli strateji ise gıda da aynı şekilde olmalı. Enflasyondan ders alabiliriz. Kapsamlı bir çalışmaya ihtiyacımız var. Ölçek ekonomisi çalışmasıyla hem tarımda verimliği iyileştiririz hem de fiyatı düşürürüz. Bunun için ihtiyacı iyi analiz edip, ona göre üretim planlamasını yapmalıyız. Ardından da üretme geçmeliyiz."
PLANLAMA DOĞRU YAPILMALI
TÜRKİYE Halciler Federasyonu Başkanı Yüksel Tavşan ise Türkiye'nin tarımda çok şanslı olduğunu, yıllık sebze-meyve üretiminin 55 milyon tonu aştığını söyledi. Türkiye'nin bu alanda Avrupa'da birinci, dünya sıralamasında ise 4-6 arasında değiştiğini aktaran Tavşan, özellikle örtü altı ürünlerde ciddi üretim ve ihracatın olduğunu dile getirdi. Tarımsal üretimde atılması gereken adımlara dikkat çeken Tavşan, şöyle devam etti: "Türkiye'de sebze-meyve üretim ve tedarik zincirinde yüksek kâr uygulaması var mı bu tespit edilmeli. Hangi yollardan nasıl geliyor, burada kimin eli değiyor, sorun var mı gibi konular belirlenmeli. Bu, Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nun ve Gıda Komitesi'nin önem verdiği bir konu. Piyasanın izlenebilirliği çok önemli. Gıda zincirini takip etmemiz lazım. Çok konuştuğumuz bazı konular var. Özellikle, 'şu ürün üretimde şu para, tüketimde şu para' şeklinde yanlış değerlendirmeler var. Mukayeseyi ve kıyası doğru yapmalıyız. Bunu doğru yapamıyoruz. Tüketiciler neyi karşılaştırıyor bilmesi lazım. Bunu yapabilmek için standartların ve bölgesel tescilli şartların olması lazım." Tarımsal üretimde fiyat garantisi verilmesinin öneminden bahseden Tavşan, bunun yapılması halinde yeterli üretim yapılabileceğini vurguladı. İhracatın iç piyasadaki fiyatları artırdığına yönelik bir yorum üzerine Tavşan, bu noktada önceden planlamanın önemine işaret ederek, şu açıklamalarda bulundu: "Çok yüksek fiyatlara ulaşmayacak şekilde tespitler yapılması gerekiyor. Bugünlerde 'Bazı ihracatçılarımızın Avrupa ile domatesi 2 euroya anlaştığı' konuşuluyor. Bu salkım domates fiyatı, yuvarlak domates o kadar fiyat bulmaz ama bu örnek oluyor. Piyasayı yükseltebilir. Bu da bir sorun. 'İhracat olmasın' demek de bu işe çare olmuyor. Önceden planlamak lazım."
HUBUBAT İHRACATINDA 2023 HEDEFİ 13 MİLYAR DOLAR
İSTANBUL Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İHBİR) Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Gül, son yıllarda hububatta yaşanan küresel sıkıntılardan bahsetti. Türkiye'nin Tahıl Koridoru anlaşmasında çok önemli bir görev üstlendiğine dikkat çeken Gül, "Kovid sürecinde tüm dünyada insanlar çok fazla ekim yapamadı. Salgın sürecinde bir boşluk oluştu. Bu yıl onun etkilerini hissettik. Ancak 2023'te bu sorun ve etki daha da azalacak"dedi. Türkiye'nin hububatta kendine yetecek noktada üretim yaptığına dikkat çeken Gül, "Hammadde sorunu zaten çok azdı. 2023'te çok daha az hissedilecek. Yurtdışından ciddi miktarda ithalat yaptığımız söyleniyor. O ithalatı ne için yapıldığına bakılması lazım. Yurtdışından ürünü ithal edip katma değer katarak değerli ürün olarak ihraç ediyorsak burada ülkenin çok fazla zararı olmadığını düşünüyorum. Kaldı ki yurtdışından yapılan hububat ithalatının çok cüzi bir miktarı aslında Türkiye içinde tüketiliyor. Geri kalan yüzde 90-95'lik kısmı katma değerli şekilde tekrar ihraç ediliyor" diye konuştu. Türkiye'nin en çok hububat ihracatı yaptığı ilk üç ülkenin ABD, Irak ve Suriye olduğunu aktaran Gül, "ABD pazarı payını hızla artırıyor. Katma değerli ihracat açısından ABD bizim için önemli... Hububat ihracatının 2023'te 13 milyar dolara çıkmasını bekliyoruz" şeklinde konuştu.
1000 ÇİFTÇİ 1000 BEREKET İLE ÇİFTÇİNİN VERİMİ HER YIL ARTIYOR
1000 Çiftçi 1000 Bereket kurumsal sosyal sorumluluk programı, Türkiye'nin 14 ilinde, mısır, ayçiçeği ve kanola üreticisi 4 bini aşkın çiftçi ile yoluna devam ediyor. Cargill Gıda Türkiye, Orta Doğu, Afrika ve Hindistan Kurumsal İlişkilerden Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Arzu Örsel, programın başladığı 2019'dan bu yana çiftçilerin veriminin her yıl yüzde 20'nin üzerinde artış gösterdiğini söyledi. "Sürdürülebilir tarım uygulamaları, doğru gübreleme ve sulama yapılınca verim de artıyor" diyen Örsel, şu bilgileri paylaştı:
1000 Çiftçi 1000 Bereket, toplumsal faydaya odaklanan, ticari yönü olmayan bir program. Çiftçilerin verimini ve refahını artırmak, tarımda sosyal ve dijital dönüşümü desteklemek amacıyla yola çıktık.
Çiftçilerimize tarlaya özel danışmanlık hizmeti, sürdürülebilir tarım eğitimleri ve dijital tarım araçlarına erişim olanağı sunan programımız ile, bugüne kadar 14 ilde mısır, ayçiçeği ve kanola üreticisi 4 bini aşkın çiftçiye ulaştık.
Toprak analizi çiftçilerimiz için çok önemli. Bugüne kadar program kapsamında toplamda 3 bin 300'den fazla dijital toprak analizi gerçekleştirdik. Gelişmiş dijital ekipmanlarla 10 dakika içinde güvenilir sonuçlar sunduk.
Çiftçilerimiz geçen yıl zorlu iklim koşullarına ve kuraklığa rağmen %23'e varan oranda verim elde etti. Aynı zamanda, Yatırımın Sosyal Geri Dönüşü (Social Return on Investment, SROI) raporuna göre, programa yatırılan her 1 TL'nin geçen yıl 3,03 TL değerinde sosyal getirisi oldu.
1000 Çiftçi 1000 Bereket kapsamında sürdürülebilir tarım uygulamaları ile ilgili bugüne kadar dijital toprak analizleri ve gübreleme önerileri gibi çeşitli alanlarda somut adımlar attık. Tüm bu çalışmalarla çiftçilerimizin veriminin, ürünlerinin kalitesinin ve üretkenliğin artışını gözlemledik.
Bu yıl tarlada sera gazı emisyonu takibi çalışmalarına da başladık. Uluslararası standartlara uygun Karbon Ayak İzi hesaplamalarımızı yapıyoruz. Bu konuda da eğitimler, uygulamalar ve çiftçimizle birebir çalışmaları yaygınlaştıracağız.