Tarım teknolojilerindeki hamlelerine biyoçeşitliliği ekleyen Türkiye, bir kıtanın sahip olabileceği tüm ekosistem ve habitat özelliklerine tek başına sahip. Ülkemiz aynı zamanda farklı ekosistem, habitat, tür ve ırkları ile endemik tür oranı bakımından dünyada sayılı bölgelerden biri konumunda bulunuyor. Kültüre alınmış pek çok bitki türüyle evcilleştirilmiş pek çok hayvan türünün yabani ataları Türkiye'de tabii olarak yetişiyor. Aynı zamanda ülkemiz son yıllarda, biyoçeşitliliğin sürdürülebilir yönetimini ve sürdürebilir gelişmeyi ülke politikası haline getirerek, ekolojik zenginliğimizi korumaya yönelik pek çok adımlar attı. Türkiye, bir yandan her alanda kalkınma hamlelerini yaparken bir yandan da biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilirliğini sağlayacak çalışmaları birlikte gerçekleştiriyor.
ÖNCE TESPİT SONRA EKONOMİ
Tarım ve Orman Bakanlığı'nın Biyolojik Çeşitliliğe Dayalı Geleneksel Bilginin Kayıt Altına Alınması Projesi kapsamında saha ve literatür çalışmasıyla, halkın tabii biyolojik kaynaklardan faydalanarak geliştirdiği ilaç, maya, boya gibi geleneksel ürünler devlet kayıtlarına geçiyor. 61 ilde tamamlanan saha taraması, bu yıl 81 il genelinde sona erecek. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü'nce, biyoçeşitliliğin sürdürülebilir yönetimini sağlamak ve bu konudaki gelişmeyi ülke politikası haline getirerek, ekolojik zenginliği korumak amacıyla 2017 yılından itibaren başlatılan "Biyolojik Çeşitliliğe Dayalı Geleneksel Bilginin Kayıt Altına Alınması Projesi"nde sona gelindi. Biyolojik çeşitliliği kayıt altına alınarak bugüne kadar yaklaşık 1 milyon 900 bin veri girişi işlendi. Sistemde yaklaşık 105 bin biyolojik çeşitliliğe dayalı geleneksel bilgi kayıt altına alındı.
İLK MÜZE AÇILDI
HACETTEPE Üniversitesi'nde, Türkiye'nin zengin biyolojik çeşitliliğini sahadan toplanan örneklerle göstermek amacıyla "Biyoçeşitlilik Araştırma ve Uygulama Merkezi Biyosfer Müzesi" hizmete açıldı. Dünya Biyoçeşitlilik Günü'nde müze açmanın heyecanı yaşadıklarını söyleyen Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Cahit Güran, Türkiye'nin bu alanda Avrupa ve Ortadoğu'nun en zengin biyolojik çeşitliliğe sahip ülkelerinden olduğuna dikkat çekti. Güran, merkezin "Doğa Koruma ve Biyolojik Çeşitlilik Eğitim ve Araştırma Merkezi Projesi" adıyla 2009'da Devlet Planlama Projesi kapsamında desteklendiğini ve müze olarak hizmete alındığını kaydetti.