SON yıllarda tüm dünyada etkisini gösteren iklim krizi gözleri yaşamsal bir ihtiyaç olan suya çevirdi. Bu yüzyılın en önemli ve en stratejik kaynaklarından biri olan su için alarm zilleri çalıyor. Tarımsal verimi düşüren ve içme suyuna bile erişimi giderek zorlaştıran su kıtlığı Orta Amerika'nın en güney ülkesi Panama topraklarında yer alan ve Atlas Okyanusu ile Büyük Okyanus'u birbirine bağlayan Panama Kanalı'nın su seviyesi, yoğun kuraklığa bağlı olarak düştü. Su seviyesinin düşmesi üzerine kanal yetkilileri kargo gemilerinin taşıdıkları yüklere ve geçiş sayısına sınırlamalar getirdi.
KAYNAK AZALIYOR
Tanker trafiğinin aksaması 170'e yakın ülkeyi ilgilendiriyor. Kuraklık yüzünden su seviyesinin düşmesi üzerine kanal yetkilileri kargo gemilerinin taşıdıkları yüklere sınırlamalar getirdi. Küresel gemi trafiğinin yüzde 6'sının yapıldığı Panama Kanalı, su tasarrufu amacıyla maksimum gemi ağırlıklarının dışında, günlük gemi geçişlerini de düşürdü. Araştırmalar insanoğlunun, yeryüzündeki tatlı suyun ancak yüzde 1'ini kullanabildiğini gösteriyor. Son yüzyılda, artan nüfus, endüstriyel tarım, sanayileşme ve plansız kentleşmeyle birlikte dünya azalan su kaynakları ile karşı karşıya kaldı. Son yüzyılda sulak alanların yüzde 50'si yok oldu. Dünya'da 80 ülke, su sıkıntısı çekiyor. 844 milyon insan, içme suyu hizmetine erişemiyor. Dünyada 2.1 milyar kişi temiz suya ulaşamıyor. 4 milyar insan, yılda en az bir ay, şiddetli su kıtlığı yaşıyor. Uzmanlar önlem alınmazsa, 2030'da, dünyadaki mevcut temiz suyun, ihtiyacın ancak yüzde 60'ını karşılayabileceğini belirtiyor. 2030'da, susuzluktan dolayı 700 milyon kişinin göç edeceği tahmin ediliyor. 2050'de dünya nüfusunun yüzde 40'ının şiddetli su stresi yaşayacağı ve dünya nüfusunun yarısının susuzluk riski yaşayabileceği öngörülüyor.