Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği ve Zehirsiz Sofralar Platformu gibi sivil toplum örgütlerinin işbirliği ile başlatılan kampanyada belediyelerden en geç 2025'e kadar herbisitlerin (ot zehiri) tamamen sonlandırılması isteniyor. Buna göre; 2030'a kadar diğer tüm pestisit(zararlı organizmaları engellemek için kullanılan maddeler) ve biyosidal (zararlı kabul edilen bakteri, virüs vb. mikroorganizmalar) ürün kullanımı yüzde 50 azaltılmalı. 2040'a kadar tamamen sonlandırılmalı. Belediyeler bunun için taahhütte bulunmalı ve katılımcı bir stratejik eylem planı oluşturmalı. İklim Değişikliği ve Su Yönetimi Sempozyumu'nda sunulan Türkiye'de su kalitesine dair rapora göre; sularımızda tespit edilen 49 mikrokirleticinin 33'ü pestisitlerden oluşuyor.
PAN'DAN REHBER
Proje ortaklarından PAN'ın yayınladığı ve proje kapsamında Türkçe'ye çevrilen 'Tüketici Rehberi' ise hormonal sistemi bozucu kimyasalların hamile ve bebekler için daha toksik olduğunun altını çiziyor ve insanların zehirli kimyasallardan nasıl korunabileceğine yönelik önerilerde bulunuyor. Birçok kimyasal maddenin fetüse ulaşabileceğini belirten PAN, anne karnındaki çocuk (ve dolayısıyla hamile kadınlar) için tam anlamıyla bir sıfır tolerans yaklaşımının benimsenmesini öneriyor.
SORUMLULUK BÜYÜKŞEHİRLERDE
Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği Müdürü Murat Ar "Büyükşehir Yasası ile pek çok köy ve beldenin mahalleye dönüşmesi sonucunda 2020 verilerine göre, Türkiye nüfusunun yüzde 93'ü il ve ilçe merkezlerinde, yani kentlerde yaşıyor. Bu sebeple zararlılarla mücadele ağırlıklı olarak büyükşehirlerin sorumluluğu haline geldi. Zehirsiz kent olmak bu konuda daha sistemli çalışmalar yürütülmesini zorunlu kılıyor. Kent sağlığı temasında çalışan bir belediyeler birliği olarak biz de konuyu belediyelerimizin gündemine taşımak için önümüzdeki dönemde gerekli adımları atmayı planlıyoruz" dedi.
YÜZDE 96 'ALTERNATİF YÖNTEM' DEDİ
Buğday Derneği Genel Müdürü Batur Şehirlioğlu, uzun vadede, insan sağlığı, çevre ve biyolojik çeşitlilik üzerindeki zararlar dikkate alındığında, ekolojik ve doğa dostu alternatiflerin uygulanması çok daha ekonomik olduğunu belirtti. Şehirlioğlu, "Dünyada zehirsiz kent olmayı başaran pek çok yerel yönetim mevcut. Ülkemizde de hassas grupları ve alanları öncelikleyen, aşamalı bir geçişi temel alan stratejik eylem planını hayata geçirerek 2030'a kadar zehirsiz bir kent olmak mümkün. Proje kapsamında hazırladığımız 'Türkiye'deki Belediyelerde Zararlı Mücadelesi Durum Analizi Raporu' sonuçlarına göre, anket çalışmasına katılan belediyelerin yüzde 96,3'ü alternatif yöntemlerin kullanılmasının gerekli olduğunu belirtiyor. Çalışma, belediyelerin zararlı mücadelesinde kimyasallar yerine çevre dostu alternatif yöntemleri daha fazla kullanma konusunda teşvike ihtiyacı olduğunu bizlere gösteriyor" diye konuştu.
ÇOCUKLAR DAHA FAZLA RİSK ALTINDA
Biyosidal İş ve Çevre Sağlığı Derneği'nden Doç. Dr. Tufan Nayır, "Yapılan yerli ve yabancı araştırmalar, pestisit maruziyetinin sadece tarım çalışanları ile sınırlı olmadığını, tarım çalışanı olmayan kişilerden alınan saç ve kan örneklerinde de pestisitlere rastlandığını ortaya koyuyor. Pestisitlerin özellikle büyüme çağındakileri daha fazla etkilediğine, kanser, hormonal (endokrin) sistem bozuklukları, üreme hastalıkları, doğum kusurları, genotoksisite, nörotoksisite ve nörodavranışsal bozukluklara sebep olduğuna dair birçok çalışma mevcut" dedi.