Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Eroldu, "İlk 3 aylık rakamların bu kadar iyi olmasından da hareketle bu seneki beklentilerimizi artırdık. Burada Avrupa'da yüzde 9'luk, dünyada da yüzde 6'lik artış beklentisi varken, biz Türkiye'de de hem ihracatın hem de üretimin yaklaşık yüzde 10 artmasını bekliyoruz." dedi.
Eroldu, OSD tarafından İstanbul'da düzenlenen basın toplantısında, otomotivin ilk çeyrek sonuçlarını ve sektördeki güncel gelişmeleri değerlendirdi.
Şubat ayındaki deprem felaketinin etkilerine değinen Eroldu, otomotiv sanayisinin bu tür felaketlere kendisini her seferinde hazırlamaya çalıştığını belirterek, OSD üyeleriyle bölgeye araç tahsisinin yanı sıra, 200 kişinin üzerinde kurtarma ekibinin bölgede görev aldığını ve birçok da yardım malzemesini bölgeye ulaştırdıklarını dile getirdi.
Bölgedeki yaşanan en önemli sorunlarından bir tanesinin de kayıp araç anahtarları olduğuna dikkati çeken Eroldu, ilk hafta çok yoğun bir şekilde bölgeye anahtar taşıdıklarını söyledi.
"ÜRETİM VE İHRACATIN YAKLAŞIK YÜZDE 10 ARTMASINI BEKLİYORUZ"
Eroldu, otomotiv sanayinin ilk çeyreği son derece olumlu rakamlarla kapattığını belirterek, geçen seneye göre ilk 3 ayda üretimin yüzde 21 artışla 367 bin adetlik seviyeye, kapasite kullanımın da yüzde 63'ten yüzde 74'e çıktığını söyledi.
Özellikle ilk 3 ay rakamlarının bu kadar iyi olmasından da hareketle bu seneki beklentilerini artırdıklarını aktaran Eroldu, "Burada işte Avrupa'da yüzde 9'luk, dünyada da yüzde 6'lik artış beklentisi varken, biz Türkiye'de hem ihracatın hem de üretimin yaklaşık yüzde 10 artmasını bekliyoruz. Bunlar da aslında ülke açısından olumlu sinyaller. Otomotiv sanayi olarak planlarımızı buna göre yapıyoruz." ifadelerini kullandı.
Otomotiv pazarındaki yüksek talebin devam ettiğini aktaran Eroldu, "Bu çok yüksek talebin önünde daha fazla bulunurluk olsa daha fazla satış da olurdu. Çünkü bütün yerli üretici veya ithalatçı markalar da gördüğümüz kadarıyla bekleme listeleri var fakat buradaki tabii talebin de önemli bir kısmının yatırım amaçlı bir talep olduğunu gözlemliyoruz. Dolayısıyla bunun da bu kadar çok uzun süre sürdürülebilir bir talep olmasını beklemiyoruz açıkçası." dedi.
"AVRUPA'DA OTOMOBİL ÜRETİMİNDE 6'NCI, TİCARİ VASITA DA 1'İNCİ ÜLKEYİZ"
Türkiye otomotiv sektörünün dünyadaki konumuna ilişkin bilgiler paylaşan Eroldu, şöyle devam etti:
"Türk otomotiv sanayisinin yalnızca Türkiye için önemi yok, aynı zamanda dünya üzerinde de çok önemli bir üretim ülkesiyiz. Bugün otomobil üretiminde Avrupa'da altıncı ülkeyiz, ticari vasıta da birinci ülkeyiz, toplamda da dördüncü ülkeyiz Avrupa Birliği içinde. Avrupa Birliği'nin ithalatına göre ise 2021 rakamlarına göre alt gruplarda ve toplamda da Avrupa'nın en fazla ithalat yapılan ülkesiydik 2021 yılı itibarıyla ama şimdi 2022'de bu rakamlar değişiyor biraz.
Aynı zamanda dünyada da 2021 yılında otomobil üretiminde 16'ncı seviyesindeydik. 2022 yılında Rusya ve İngiltere'nin önüne geçerek 14'üncü en çok otomobil üreten ülke konumuna geldik, ticari vasıta da 9'unculuğumuz devam ediyor. Aynı şekilde traktörde de aslında dünya üzerinde iyi bir yerdeyiz. Bu listede hafif ticariler ticari vasıtanın içinde. Ama tabii orada biliyorsunuz kombi bize göre farklı tanımları farklı ama özellikle var olanın hepsi ticaretin içinde. Burada önemli olan bir kere Türkiye'nin ticari vasıtada bu birinciliğini devam ettirmesi."
"ÇİNLİLERİ DE TÜRKİYE'DE OTOMOTİV SANAYİSİNİN BİR PARÇASI YAPMAMIZ LAZIM"
OSD Başkanı Cengiz Eroldu, Çin ve Türkiye'nin Avrupa Birliği ile olan ticaret hacimlerine ve ilişkilerine ilişkin de değerlendirmelerde bulundu.
2020 yılında Çin'in Avrupa'yla olan otomobil ihracatının mütevazi rakamlardayken, 2021 yılında Türkiye'ye paralel seviyeye geldiğini ve 2022 yılında da neredeyse Türkiye'nin önüne geçtiğini dile getiren Eroldu, "Bunun içinde ticari araçlar yok ama yine toplamda da her ne kadar daha rakamlar çıkmadıysa da biz Avrupa Birliği'ne en yüksek ithalat yapan ülke olma konumumuzu kaybedeceğiz gibi gözüküyor." değerlendirmesinde bulundu.
Çinli firmaların Türkiye otomotiv sanayinin bir parçası olması gerektiğini dile getiren Eroldu, "Bizim tabii otomobil sanayi olarak görüşümüz rekabetin yasaklanması gibi bir şeyden çok Çinlilerin de gelip Türkiye'de üretim yapmasını sağlamamız lazım şeklinde. Çin, bu otomotiv işinin bir gerçeği. Bundan kaçınma gibi bir durum yok. Yani bunu yasaklayarak da bir yere gidemeyiz. Biz otomotiv sanayi olarak her türlü rekabete açığız. Burada tabii Türkiye'nin izleyeceği politikalarla Çinlileri de Türkiye'de otomotiv sanayinin bir parçası yapmamız lazım. Bu aynı zamanda otomotiv sanayinin gelişimine de yol açacaktır." dedi.
"OTOMOTİV SANAYİSİ İÇİN ELEKTRİFİKASYONA GEÇMEK BİR "ZORUNLULUK"
OSD Başkanı Cengiz Eroldu, konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Türk otomotiv sanayisi için elektrifikasyona geçmenin bir tercih değil "zorunluluk" olduğunu vurgulayan Eroldu, "Biz eğer Avrupa'ya ihracat yapmaya devam etmek istiyorsak bugün Türkiye'deki her tesisin mutlaka elektrifikasyona uyum sağlaması lazım. Zaten Avrupa Birliği 2035'ten sonra yeni araçlarda hibrit bile kabul etmeyecek. Şimdi dolayısıyla Türkiye pazarının belli bir olgunluğa gelmesi lazım. 2028-2030'larda biz, Türkiye'deki bütün fabrikaların elektrikli yapar hale geldiğini göreceğiz hep birlikte." diye konuştu.
"ÇİNLİLERİN TÜRKİYE'Yİ 'HAFİF KÖPRÜ' DEĞİL DE 'BOĞAZ KÖPRÜSÜ' GİBİ GÖRMESİ LAZIM"
Bazı Çinli firmaların "Türkiye'yi Avrupa'ya açılan bir köprü olarak görme" yönündeki yaklaşımı sorulan Eroldu, "Bizim, Çin'i yasaklarla durdurmak değil, Çin'i çekmemiz lazım buraya. Çin'den biz de besleniriz. Rakip olması da iyi bir şey. Bizi de güçlendirir aslında. Aynı zamanda Türkiye'de de belli üretimi, ihracatı artırır. Yeter ki tabii burada Türk menşeine dönüşmesi lazım bunların. Onların da burasını hafif köprü değil de Boğaz Köprüsü gibi görmesi lazım. Tabiri caizse, temellerinin derinlerde olması lazım." cevabını verdi.
"OTOMOTİVDE ÇİP MERKEZLİ SORUNLAR DEVAM EDİYOR"
Eroldu, dünya genelinde çip merkezli sorunların devam ettiğine işaret ederek, otomotiv pazarındaki araç bulunamama konusuna ilişkin şunları kaydetti:
"Türkiye pazarındaki bu kadar yüksek talep, normal bir talep değil. Bu talebin arkasında 'yalnızca kullanım ihtiyacı var' kimse diyemez. Bugün hepimiz görüyoruz, sizde de yansıyor bunlar. Burada bir yatırıma dönüştü bu iş bir miktar. Aslında bugün Türkiye'deki, ilk 3 aydaki kapasite kullanımını görüyorsunuz. Bütün fabrikalarımız ful kapasite çalışmaya çalışıyorlar. Dolayısıyla biz üretimi zorluyoruz ama talep, normalin üzerinde. Türkiye'de belli bir kurulu kapasite var.
Şimdi kurulu kapasitenin 3 katı bir talep gelirse, olmaz olmaz araç. Yeni doğan bir talep var. Bu talep yoktu. Sarkan bir talep de var, şimdi pazarı parçalarsak, bir bireysel alıcılar var, bir de kurumsal alıcılar var. Kurumsal tarafta hala sarkan bir talep var. O da karşılık bulamıyor çünkü finansman yok. Bireysel taraftaysa iş yatırıma dönüştü. O büyük filolarda aslında temel kural, maksimum 3 senede arabaların değiştirilmesidir. Şimdi burada yaşlanan bir park var. Orada dediğiniz o sarkmayı da hayata geçiremiyoruz. Çünkü onlar da kredi bulamıyorlar şu anda."