Dünyada 2050'ye kadar milyarlarca doları bulması beklenen karbon salınımı ve karbon ayak izi yatırımları özellikle Türkiye açısından kritik öneme sahip. Zira 2026'dan sonra Batı ülkeleri bu alanda karbon vergisi ve zorunlu yatırım istiyor. Ancak yeni gelişen teknolojiler ve Türk firmalarının bu konudaki atağı karbon ekonomisini tartışmaya açık hale getirdi. Türkiye'de faaliyet gösteren bir biyoteknoloji firması da ilk kez karbonu havada yakalamayı başardı. Uzmanlara göre, bu teknolojiyle fabrikaların kendi karbonlarını kendileri yakalayarak 2026'da başlayacak olan vergi ve yaptırımlarından ayrışması mümkün hale gelebilir.
KARBON YAKALAMA
Avrupa Birliği (AB) 2026 yılından itibaren Türk ihraç ürünlerinden 'Karbon Vergisi' almaya başlayacak. Çimento, demir çelik, otomotiv, tekstil, kimya, seramik başta olmak üzere bütün sanayi sektörleri 'karbon ayak izini' azaltmaya çalışıyor. Türkiye'nin ve dünyanın karbon salınımına çare bulacak buluş da bu nedenle hayati önem taşıyor. SABAH'a konuşan AVB Biyoteknoloji CEO'su Serkan Tunç, geliştirdikleri teknolojiyi şöyle özetledi: "Sporcular için laktik asidi laktata dönüştürüp enerjilerini doğal olarak artıracak bir tıbbi ürün üzerinde çalışıyorduk. Bunu yaparken benzer yöntemle atmosferden karbon yakalamanın da mümkün olduğunu gördük. Testlere başladık ve havadaki karbon atomlarını manyetize ederek CO2'teki karbonu yakaladık, iki oksijeni de atmosfere salıyoruz. Üstelik bunu hiçbir kimyasal kullanmadan başardık ve yakaladığımız karbon saf olduğu için ciddi mali değer de taşıyor. Şu anda dünya genelinde uygulanan karbon yakalama teknolojilerinde genellikle kimyasal yakalama kullanılıyor. Kimyasal yakalama sonrası karbonu ayrıştırmak çok zor ve yüksek maliyetli, verimliliği de düşük. Bir Organize Sanayi Bölgesi, bir çimento ve bir de demir çelik fabrikası ile ilk uygulama için görüşmeler tamamlandı. Avrupa Birliği açısından da eğer iklim değişikliğine sebep bu ise sorunu çözdük."
AB YILDA 3.3 MİLYAR EURO GELİR BEKLİYOR
TÜRKİYE başta olmak üzere dünyadaki birçok şirket 2050'de karbon nötr olmak üzere milyarlarca liralık ek yatırım planlıyor. Bu konudaki en net kırılım ise 2026'da yaşanacak. Avrupa Birliği'nin karbon emisyonlarını azaltmak amacıyla getirdiği 'Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması' (SKDM), 2026'da tamamen hayata geçirilecek. Hesaplamalara göre, SKDM'nin AB ihracatına etkisi 3.3 milyar euro olacak. Bu durum, özellikle çimento, elektrik, diğer mineral ürünleri, tarım ve demir-çelik sektörlerinde ihracat gelirinde düşüş yaşanabileceğini bize gösteriyor.