Türkiye Sigorta Birliği'nin düzenlediği 2. Uluslararası Sigorta Zirvesi tüm dünyadan sigortacıları bir araya getirdi. Zirvenin ana gündeminde deprem vardı. Açılışta konuşan Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Osman Çelik, DASK'ın diğer afetleri de kapsayacak şekilde dönüştürüleceğini açıkladı. Çelik, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) ile konunun üzerinde çalışıldığını söyledi.
FON BİRİKTİRMELİYİZ
SEDDK Başkanı Mehmet Akif Eroğlu da olası Marmara depremine hazır olmak adına hızlıca fon biriktirilmesi gerektiğini anlattı. Eroğlu, "Kurum olarak sektörümüz ile olası Marmara depremine ne kadar hazırlıklıyız bunun değerlendirmesini yaptık. İsteğe bağlı sigortalarda ve ticari, sınai rizikolar tarafında revizyona ihtiyaç olduğunu gördük. Marmara depreminin olası maliyeti 90 ila 120 milyar dolar aralığında tahmin ediliyor. Dolayısıyla Marmara depremine hazır olmak adına hızlıca fon biriktirmemiz gerekiyor. Şirketlerin reasürans korumalarının yeterli seviyede olmasını sağlayabilmeleri için stres testi yapmalarını çok önemsiyoruz. Yıllık stres testinin mutlaka beklenen Marmara depremini de kapsaması gerekmektedir" dedi. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Sezayi Köse ise yapı denetimi sisteminde yeni fikirlere ve istişarelere açık olduklarını ve sigorta sistemiyle entegre edilmesine çalışılacağını aktardı.
YAŞATMAK İÇİN YAŞAMALIYIZ
Zirvede konuşan Prof. Dr. Naci Görür, 15 senede tüm Türkiye'yi depreme hazırlıklı kılmanın mümkün olduğunu aktararak, Türkiye'yi kapsayacak bir yasa hazırlanması gerektiğini belirtti. Görür, kentlerin yönetiminin zemin ve risk durumuna göre "Mikro Bölgeleme" esasına göre planlanması ve yürütülmesinin önemini vurguladı. Allianz Teknik ve Risk Mühendisliği Direktörü Dr. Ceyhun Eren ise deprem hasarlarının disiplinler arası bir yaklaşımla ele alınması gerektiğini belirtti. AXA Türkiye CEO'su Yavuz Ölken, 6 Şubat depreminin, sektöre rekabeti bıraktıran büyük bir felaket olduğunun altını çizerek, "'Yaşatmak için yaşamak zorundayız' öğretisi bir sigortacının benimsemesi gereken mottodur. Bence Türk sigorta sektörü bunu yaptı" dedi.
YEREL ÖZELLİKLER DİKKATE ALINMALI
DOĞAL afet kaynaklı kayıpların dünyada inanılmaz boyutlara ulaştığını belirten Dünya Bankası Özel Sektör Uzmanı Gunhild Berg, "Dünya Bankası olarak risklerin yönetimine ilişkin çalışmalarımız sürüyor. Yakın zamanda Türkiye'ye yönelik bir çalışma da başlattık. Benzer deneyimleri olan Endonezya, Filipinler gibi diğer ülke pratiklerini dikkate alıyoruz. Ancak tüm ülkeler birbirinden farklı ve birinin sistemini alıp diğerine transfer edemeyiz. Türkiye'nin halihazırdaki sistemini geliştirmesi ve ileri taşıması gerekiyor. Bu noktada da politika yapıcıların desteğine ihtiyaç var" diye konuştu. Fransa'nın yaşadığı doğal afetlerle ilgili bilgiler veren Federation Française de l'assurance Avrupa ve Uluslararası İlişkiler Direktörü Christian Pierotti, kültürel ve ekonomik farklılıkların ülkeleri etkilediğinin altını çizerek, "Bir ülke için iyi olan bir risk yönetim mekanizması, başka bir ülkede işe yaramayabilir. Bu nedenle yerel özellikleri dikkate almak gerekiyor. Ayrıca küresel diyalog önemli. Her ülke benzer risklerle karşı karşıya. Mevcut sistemleri diğer ülkelerle birlikte düşünerek geliştirmek önemli" dedi.