Vatandaşın sağlığını tehdit eden, devleti milyonlarca liralık vergi kaybına uğratan sahte sektörünün yeni cazibe alanı kozmetik ürünleri. Tüm sahte ürünlerin insana ve devlete verdiği zararlar saymakla bitmez fakat kozmetik ürünleri insan vücuduna direkt temasından dolayı zarar noktasında diğer ürünlerden ayrışıyor. Piyasadaki kozmetik ürünlerin yüzde 40'ının sahte olduğu, Türkiye'de 20 bin merdiven altı tesis olduğu ve pazarın 50 milyar TL'lik olduğu tahmin ediliyor. Hiçbir sterilizasyon şartına tabi olmayan, korkunç koşullarda üretilen ve geri dönüşü olmayan hastalıklara davetiye çıkaran sahte kozmetik ürünleri çarşıda pazarda internette; artık her yerde. İstanbul Medipol Üniversitesi Temel Eczacılık Bilimleri Bölümü ve Biyokimya Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ozan Emre Eyüpoğlu, sahte kozmetik ürünlerinin beyin hasarı, felç ve ölüme sebep olabileceğini vurguladı. L'Oreal Türkiye Hukuk ve Bilim Direktörü, Çeşitlilik, Eşitlik & Kapsayıcılık Lideri Hande Karakülah, "Sahte kozmetik ürünlerini üretmek ve satmak cinayete teşebbüs gibi bir şey" dedi.
ÖLÜME SEBEP OLABİLİR
İstanbul Medipol Üniversitesi Temel Eczacılık Bilimleri Bölümü ve Biyokimya Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ozan Emre Eyüpoğlu ucuza satılan kozmetik ürünlerin içinde kurşun, cıva ve siyanür gibi ölümcül kimyasallar bulunabildiğini belirtti. Eyüpoğlu şöyle devam etti: "Bu ürünler içerdikleri kimyasal maddeler nedeniyle en sık olarak deride kaşıntı, kızarıklık, alerjik reaksiyon ve egzamaya neden olurken; saça uygulanan ürünler saçlı deride yağlı egzamaya, geçici veya bazen kalıcı saç kaybına bile neden olabilirler. Bu ürünlerin uzun süreli kullanımı ise organ yetmezliğine hatta kansere bile yol açabilir. Ergenlik çağındaki çocuklarda ise öğrenme ve konuşma zorluğu, büyüme engellenmesi, beyin hasarı, felç ve ölüme neden olabilir. Özellikle ünlü kişiler tarafından kurulan marka çatısı altında üretim yapan fason üreticiler kozmetik ürünler için üretim aşamasında kalitesiz ve zararlı bileşenleri tercih ederse iyi reklam altında sağlığımızdan olabiliriz. Kozmetik ürün formülasyonunda kullanılan bileşenlerin dikkate alınması çok önemli."
İHRAÇ FAZLASI KANDIRMACASI
Sahte ürünlerin 'kaçak' ya da 'ihraç fazlası' kandırmacasıyla satıldığını kaydeden Karakülah tüketicileri uyararak şu ifadeleri kullandı: "Kozmetiğin kaçağı ya da ihraç fazlası olmaz. Orijinal ürünü uygun fiyatlı aldığını düşünerek aldığını sananlar yanılıyor."
DETERJANDA DA SAHTECİLİK VAR
Kozmetik ve Temizlik Ürünleri Sanayicileri Derneği Başkanı Ahmet Pura ise, kozmetik ürün çıkartmanın hayli meşakkatli ve zor bir iş olduğunu dile getirerek şu değerlendirmelerde bulundu: "En temel formülde bile bir ürünün hazırlanıp denetimlerden geçmesi 2 yılı bulabilir. Alanlarında uzman bilim insanlarının yöneteceği bir süreçten bahsediyoruz. Türkiye'de Ürün Takip Sistemi'ne (ÜTS) kayıtlı 100.000 binin üzerinde firma var. Avrupa'da bu rakam sadece 6.000. Sadece kozmetik değil temizlik ürünlerinin de sahtesini üretiyorlar. Şu anda en çok sahte üretim ve satış saç bakım ürünlerinde. Denetimler artırılmalı."
TÜRKİYE ÜÇÜNCÜ BÜYÜK PAZAR
Türkiye'nin, L'Oréal için çok önemli bir pazar olduğunun altını çizen Karakülah, OECD'nin raporlarında Türkiye'nin sahte ürün konusunda Çin ve Hong Kong'dan sonra dünyanın üçüncü büyük pazarı haline geldiğini söyledi. Karakülah, "Türkiye, sahte konusunda Avrupa'nın en büyüğü oldu maalesef. Sahte ürünlerin Türkiye'den Avrupa'ya aktığını görüyoruz. Sahte ürün kullandığı için sağlığı zarar gören kişiler ücretsiz tedavi oluyor devlet hastanelerinde. Bu da devlet için ekstra bir yük" diye konuştu.
EN ÇOK GÜNEŞ KORUYUCU VE DERMOKOZMETİKTE
L'Oréal olarak en çok güneş koruyucu ve dermokozmetik ürünlerinin sahtelerinin yapıldığını vurgulayan Karakülah, son günlerde sahte şampuanların da revaçta olduğunu belirtti. Karakülah şöyle devam etti: "Çok yeni çıkarttığımız ürünlerin bile anında sahteleri yapılıyor, hayret ediyoruz. Tüketicilerin muhakkak kullandığını tüm ürünleri eczaneden, saygın internetten sitelerinden veya yetkili satıcılardan satın almalı. Sahte kozmetik üretim yerlerini baskınlar sırasında görme fırsatımız oldu. Pislik içindeki leğenler, kovalar ve pas bağlamış hortumlar kullanılıyor. Oralarda hazırlanan ürünleri bırakın yüzünüze sürmeyi o yerlerin içine bile giremezsiniz. Özellikle genç kızların pırıl pırıl ciltlerine sahte kozmetik ürünlerini sürmesine çok üzülüyorum."
YALAN VAATLİ ÜRÜNLER
Karakülah, Türkiye'de Sağlık Bakanlığı'nın bir kozmetik ürününün piyasaya arz edilmeden önce muhakkak bildirim yapılmasını istediğini belirterek şöyle konuştu: "Ürüne ait ambalajından formülasyonuna kadar tüm bilgileri bakanlığın talep ettiği formatta bakanlığa sunuluyor. Tüketici sağlığı ve güvenliğini en öne koyan bir süreç yönetiliyor. Öbür tarafta ise belli hammaddelere ulaşan bir merdiven altı şirket hiçbir kanun ve kurala uymadan, vergi vermeden, istihdama katkıda bulunmadan, çevreye ve tüketiciye zarar veren, yalan vaatli ürünleri piyasaya sokuyor."
E-TİCARET YASASI İVME KAZANDIRDI
Karakülah, e-ticaret siteleri ile ilgili şunları söyledi: "Kendi mühendislerimizin tasarladığı yapay zekâ bazlı bir sistemimiz var. Onayladığımız siteler haricinde markalarımıza ait herhangi bir ürünün satışını tespit ederse uyarı veriyor. Denetimden geçemezse bu satıcı 48 saat içinde kapatılıp, kara listeye alınıyor. E-ticaret yasasından önce mahkeme kararı yoksa satıcılar kapanmıyordu. Şimdi marka ihlali durumları güvence altına alındığı için sahteyle mücadelemiz çok daha efektif hale geldi."