Çiftçilikle uğraşan Dudu Büyükyavuz, serasında ürettiği her bir domatesini çocuğu gibi büyüttüğünü ve zor bir süreç olsa da bu işi çok severek yaptığını söyledi. "Dünyada tarımın büyük bir önem kazandığı bu ortamda kadının da rolü olmalıydı. Ben de bu yolda yürümekten gurur duyuyorum" diyen Büyükyavuz, serasını devletin sağladığı destekle kurduğunu söyleyerek "Devletimiz kadın girişimciler için çok güzel yardımlar yapıyor. Böylece ayaklarımız yere daha sağlam basıyor" dedi.
(EMİNE AŞÇI)
ÜNİVERSİTEDE HAYALİNİ KURDUĞU ÇİFTÇİLİĞİ YAPIYOR
Üniversite mezunu olan Büyükyavuz, Kimya bölümünü bitirdikten sonra eşiyle birlikte bir köye yerleşip çiftçilik yapmanın hayalini kurduklarını anlattı. Ankara'da serada üretim yapan Büyükyavuz, topraksız endüstriyel tarımla salkım domates üretiyor. Yıllardır tarımla uğraşan Büyükyavuz, daha önceleri kavun, karpuz, salatalık, fasulye ve biber gibi ürünleri de üretti. Eşiyle beraber sezonluk üretim yapan Büyükyavuz, çok sevdikleri için artık tamamen iş olarak yapmaya karar verdiklerini ve Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu'ndan destek alarak sera kurduklarını anlattı. Aldıkları yüzde 55 destekle seri üretime geçen Büyükyavuz, devletin kadın girişimcilere verdiği desteklerin çok yararlı olduğunu söyledi. "Devletimiz biz kadın girişimcilere destek olarak birçok kapıyı açtı. Hedeflerimizi büyütmemiz için bize ufuk oldu" diyen Büyükyavuz, aldıkları yardımlarla hayallerini gerçekleştirmenin daha da kolaylaştığını dile getirdi.
(DUDU BÜYÜKYAVUZ)
HER DOMATES TANESİNİ YAVRUSU GİBİ BÜYÜTÜYOR
"Ben iki çocuk annesiyim. Ürettiğim her domates tanesi de benim yavrularım gibi. Onların büyüdüklerini görmek keyif verici. Evet, çok zor bir süreç ama severek yapıyorum" diye konuşan Büyükyavuz, hemcinslerine "Dünyada tarımın büyük bir önem kazandığı bu dönemde kadın da yerini almalıydı. Ben de bu yolda yürümekten gurur duyuyorum. Böyle bir günü saygıyla kutluyorum. Bu güzel ülkemin toprakları kadın çiftçiler tarafından güzelleşip bereketlenecektir" dedi.
"ÇİFTÇİ OLMAK AYRICALIKTIR"
Şehir hayatını sevmediğini, çocukluğunu ve okul tatillerini hep köyde geçirdiğini anlatan Emine Aşçı, çiftçi kadın olmanın zorluğunun üretimden ziyade insanların bakış açısının ve eleştirilerinin olduğunu söyledi. "Kadınlar onca baltalanmaya rağmen bilinçli üretim yapmakta daha başarılı" diyen Aşçı, hemcinslerine "Mücadeleci olun. Üretmek özgürlüktür. Tohum özgürlüktür. Çiftçi olmak ayrıcalıktır" diye seslendi. 2 çocuk annesi Emine Aşçı, genetiği değiştirilmemiş ve büyüklerimizden kalan tohumlarla organik tarım yapıyor. Bilinçli üretim yapmayı hedefleyen Aşçı, "İnsanlar şehirden geldiğim için hiçbir şey bilmediğimi düşünüp kimyasal gübresiz üretimin olmayacağını söylüyor. Ama organik tarım gayet başarılı ve sürdürülebilen bir tarım" ifadelerini kullandı.
ÇİFTÇİLİK HİKÂYESİ 36 YAŞINDA BAŞLADI
Çocukluğunda babaannesine çıraklık yaparak öğrendiğini yıllar sonra da 36 yaşında yeniden tarıma başladığını anlatan Aşçı, çiftçiliğin geri bir meslek gibi görüldüğünü ve geri planda kaldığına dikkat çekti. Aşçı, "Çiftçi olmak canlı doyurmaktır. Özgürlük için çalışan bilek ve alın teridir. Üretim durursa dünya durur. Yiyecek besin üretmek en büyük önceliktir. İnsan ve tüm canlıların beslenmesi çiftçiye bağlıdır. Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi 'Köylü milletin efendisidir'. Çiftçiye daha da kıymet ve destek verilerek güçlenmesi sağlanmalı" ifadelerini kullandı.