İhracat dünyasının önde gelen temsilcileri, Suriye'de son yaşanan gelişmelerin Türkiye'nin ihracatını ve iki ülke arasındaki ticari faaliyetleri nasıl etkileyebileceğine ilişkin beklentilerini paylaştı. STK temsilcileri, 61 yıllık Baas rejiminin devrilmesinin iki ülke arasındaki ticarete önemli katkı sağlayacağı görüşünde.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe, Suriye'de 8 Aralık itibarıyla yepyeni bir dönemin başladığını ve bu sürecin hangi yöne evrileceğinin şimdilik kestirilemediğini belirterek, bu dönemin her şeyden önce Suriye halkına, bölgeye barış ve huzur getirmesini diledi.
Yaklaşık 900 kilometrelik kara sınırı bulunan Suriye'nin, kendileri için son derece önemli bir pazar olduğunu dile getiren Gültepe, şu değerlendirmelerde bulundu: "2008'de, yani iç savaştan önce 1,4 milyar dolarlık dış ticaret hacmimizi 5 milyar dolara çıkarma hedefiyle çalışmaya başlamıştık. İç savaşın olumsuz yansımaları olmakla birlikte Suriye'ye ihracatımız devam etti. 2011 yılında 1,6 milyar dolar olan ihracatımız, 2012'de çatışmaların etkisiyle 498 milyon dolar seviyesine düştü. İhracatımızda 2021-2023 döneminde ise her yıl 2 milyar dolar sınırını aşmayı başardık. Bu sene ocak-kasım döneminde ise Suriye'ye ihracatımız yıllık bazda yüzde 4,6 artışla 1 milyar 950 milyon dolara ulaştı."
"İSTİKRARLI BİR YÖNETİMLE TİCARETİMİZ ÇOK DAHA GÜÇLENECEK"
Mustafa Gültepe, Suriye'ye en çok ihracat yapan sektörler arasında ilk sırada 457 milyon dolarla hububat sektörünün yer aldığını belirterek, onu 151 milyon dolarla kimya, 126 milyon dolarla elektronik, 117 milyon dolarla çelik ve 88 milyon dolarla su ürünlerinin takip ettiğini, bu rakamların çatışmalar ve iç savaş şartlarında gerçekleştiğini vurguladı.
Gültepe, "Suriye'de istikrarlı bir yönetimin iş başına gelmesi durumunda ticaretimiz çok daha güçlenecek. Huzur ortamının sağlandığı bir Suriye'nin hemen her sektörümüzün ihracatına olumlu katkıları olacak. Diğer taraftan iç savaş döneminde neredeyse tamamen çöken alt yapı yeniden inşa edilecek. Bu süreçte dünyada büyük bir deneyime sahip müteahhitlik sektörümüzün önemli roller üstlenebileceğini düşünüyorum." diye konuştu.
"İNŞAAT VE İNŞAAT MALZEMELERİ SEKTÖRÜ İÇİN BÜYÜK BİR FIRSAT PENCERESİ AÇILACAK"
Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçıları Birliği (ÇCSİB) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Abdulhamit Akçay da henüz bir şey söylemek için erken olduğunu aktararak, "Ancak her şeyin yolunda gitmesi halinde yeni dönemde özellikle inşaat ve inşaat malzemeleri sektörü için büyük bir fırsat penceresi açılacak." dedi.
İç savaşın sürdüğü dönemde dahi Suriye'nin çimento ihracatındaki önemli konumunu kaybetmediğini dile getiren Akçay, şu açıklamalarda bulundu:
"Yıllık 1,5 milyon ton civarında ihracat söz konusu. İç savaşa rağmen böyle bir kapasiteye ulaşıldı. Özellikle Türkiye'nin terörle mücadele için bulunduğu noktalarda yeni bir yaşam oluşturma gayreti sayesinde bu ihracat sürdü. Türkiye'nin son 10 yıllık fedakarlıkları göz önüne alındığında o bölgedeki en etkin oyuncu olacağı kesin. Dolayısıyla Suriye'nin yeniden imarında en etkin ülke olacaktır ancak bugünden yarına gerçekleşecek bir husus değil. Orta ve uzun vadede olacaktır. Orada siyasi istikrarın sağlanması ve hükümetin kurulması, sonrasında kalıcı hükümetin oluşturulması lazım. Bu bir süreç."
Akçay, ülkede yaşanan büyük yıkımdan bahsederek, "Sadece savaş süresi içerisinde yıkılan üstyapı ve altyapının ikamesi için 50-60 milyon ton arasında çimentoya ihtiyaç duyulacaktır. Bunun için minimum 10 yıllık bir süreden bahsetmemiz gerekir. Yıllık 5-6 milyon ton bir çimento ihracat hacminden bahsedebiliriz." ifadelerini kullandı.
Bu ihracatın kara yoluyla yapılmasının mümkün olmadığını, limana da ihtiyaç duyulacağını vurgulayan Akçay, oradaki limanların da açılması gerektiğini söyledi.
Türkiye'de deprem bölgesinin yeniden imarı noktasındaki inşaat faaliyetlerinin ara vermeden devam ettiğini anlatan Akçay, "Odağımız orası olacak ancak Suriye'nin inşası için ihtiyaç duyulan çimentoyu da üretim kapasitesine sahibiz. Hem iç hem de Suriye'deki talebi karşılayacak kapasitemiz var. " şeklinde konuştu.
"SURİYE'YE HUBUBAT İHRACATINDA YÜZDE 100'E YAKIN ARTIŞ POTANSİYELİ VAR"
Güneydoğu Anadolu Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Celal Kadooğlu ise hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri sektörünün, 11 aylık ihracat gelirinin 3,1 milyar dolara ulaştığını vurgulayarak, en büyük ihracat pazarının yüzde 33,5 payla Irak olduğunu onu Suriye ve ABD'nin takip ettiğini söyledi.
Sektörün, Suriye'ye ihracatının ocak-kasım döneminde yüzde 15,4 artışla 457 milyon doları aştığını dile getiren Kadooğlu, "Birliğimizin ihracatı ise 250 milyon doları geçti. Ülkedeki iç karışıklığa ve uzun yıllardır devam eden savaş şartlarına bağlı olarak, mevcuttaki bu ticari hacmin iki ülke arasındaki gerçek potansiyeli yansıttığını söylemek güç. Örnek olarak, nüfus bazında Suriye'nin yaklaşık 2 katı büyüklüğe sahip Irak'a, Suriye'nin 4 katından fazla hububat ihraç ediyoruz. Bu da demek oluyor ki Suriye'de yüzde 100'e yakın bir artış potansiyeli var. Gıda arz güvenliği noktasında imkanlarımızı Suriye'ye daha fazla sunmak istiyoruz." ifadelerine yer verdi.
Kadooğlu, Suriye'nin ayçiçek yağı ve buğday unu ithalatının yüzde 70'ini, Türkiye'den yaptığını kaydederek, şöyle devam etti:
"Suriye'deki aileler, ülkemize duydukları güven nedeniyle pek çok temel gıda ürününde Türk malını tercih ediyor. Suriye'de güvenli bir ortamın yeniden sağlanması ve insanların yeniden refah içinde yaşaması, en çok bizi mutlu eder. Sağlayacağımız iş birlikleri, iki ülke ekonomisine de katkı sağlar. Coğrafi konumu itibarıyla jeostratejik anlamda büyük öneme sahip Suriye ile ticari partner olmanın, Orta Doğu'da yeni pazarlara açılma noktasında bölgemize güç katacağına inanıyoruz. "
"ÖNCELİKLİ İHTİYAÇ YAPI, ENERJİ, GIDA, SAĞLIK VE EĞİTİM KONULARINDA OLACAKTIR"
İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Tecdelioğlu da bölgede terörün durmasının ve gergin bir ortamın yerine barışın gelmesinin çok önemli olduğunu dile getirerek, yeni dönemde Suriye'nin çok fazla ihtiyacı olacağını söyledi.
Öncelikle yapı, sonrasında ise enerji, gıda, sağlık ve eğitim konularında bu ihtiyaçların sıralanabileceğini ifade eden Tecdelioğlu, "Özellikle demir-çelik alanında ülkemizin doğru bir partner olarak süreci götüreceğini düşünüyorum." dedi.
Demir, çelik ve sac sektörünün Suriye'ye ihracatının bu yılın 11 ayında 25,5 milyon doları aştığını aktaran Tecdelioğlu, alüminyumda 6,83 milyon dolar, bakırda 2,2 milyon dolar, genel mutfak sektöründe 23,5 milyon dolar, yapı sektöründe 250,1 milyon dolar, döküm sektöründe 19,3 milyon dolar, armatürde 8,1 milyon dolar, hırdavatta 56,2 milyon dolar, metal ambalajda ise 3,5 milyon dolarlık dış satım gerçekleştiğini belirtti.
İstanbul Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları (İHBİR) Başkanı Kazım Taycı ise şu ifadelere yer verdi:
"Suriye devletinin yeniden inşa edilmesinde, halkının iktisadi, ekonomik, sanayi ve tarım alanında gelişmesinde en önemli rolü Türkiye oynayacaktır ki bunun olması da doğaldır. Suriye ile kilometrelerce uzunlukta sınır hattı komşuluğumuz var. Birbirine en yakın ülke konumundayız. İleride çiftçilik ve hayvancılık başladığında ticaret yapmak veya üretim gerçekleştirmek istediklerinde de ihtiyaç olan tüm araç, gereç, malzeme ve bilgiyi en yakın Türkiye'den tedarik edeceklerdir. Yeniden kurulum ve inşa noktasında en önemli görev Türkiye'ye düşmekte."