Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan, enflasyonla mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceğini belirterek, fiyat istikrarı ve finansal istikrar hedeflerinde taviz verilmeyeceğini ifade etti. Erkan, Finansal İstikrar Raporu'nun önsöz yazısında, TCMB olarak, birinci hedefleri ve varlık nedenleri olan fiyat istikrarını sağlamakla toplumsal refaha en büyük katkıyı sunacaklarının bilincinde olduğunu belirtti. Enflasyonla kararlı mücadeleyi haziran ayında başlattıkları güçlü parasal sıkılaştırma ile sürdürdüklerini aktaran Erkan, bu süreci makro finansal istikrarı gözeten politika adımlarıyla desteklerken, finansal piyasalara ilişkin düzenleme çerçevesini sadeleştirdiklerini bildirdi.
TL MEVDUAT ARTIYOR
Erkan, finansal sistemde Türk Lirası mevduatın payı artarken, kur korumalı, döviz cinsi mevduat payının gerilemesinin finansal istikrarın yanında parasal aktarımı da güçlendirdiğini ifade etti. Erkan, "Bankacılık sisteminin aracılık fonksiyonunu azami etkinlikte yerine getirebilmesi, dezenflasyon sürecinin belirlenen hedefler doğrultusunda gerçekleşebilmesi için önkoşuldur. Bu çerçevede, finansal aracılık faaliyetlerini kesintiye uğratan ve kredi dağılımını bozarak finansal istikrarı olumsuz etkileyen uygulamalar öngörülebilir bir çerçevede kaldırılmaktadır. TCMB'nin bankacılık sistemiyle iletişim ve koordinasyon içerisinde gerçekleştirmeye devam ettirdiği sadeleştirme adımları ve uygulamaya koyduğu politika araçlarıyla ticari kredi akışının normalleşmesi, ihracat ve yatırım kredilerinin payının artması ve bireysel kredi büyümesinin yavaşlaması eşzamanlı gerçekleşmektedir" değerlendirmesinde bulundu.
FİRMALAR GÜCÜNÜ KORUDU
Reel sektörün finansal borç oranının gerilemeye devam ettiği ve firmaların finansal göstergelerindeki olumlu görünümün korunduğu aktarılan raporda, "Reel sektör firmalarının finansal kaldıraç oranında önemli bir iyileşme gözlenmiş, bu gelişmede milli gelire oranla düşüş eğilimi gösteren finansal borçluluk etkili olmuştur" denildi. Raporda, halka açık firmaların kârlılık ve borç ödeme gücüne ilişkin finansal göstergelerinde tarihsel ortalamaların üzerindeki güçlü seyrin, finansman maliyetlerindeki artış kaynaklı riskleri sınırlandıran bir unsur olarak öne çıktığı vurgulandı. Reel sektör firmalarının yabancı para (YP) açık pozisyonlarının YP nakdi kredilerindeki gerilemeye bağlı azalmaya devam ettiği bildirildi.
REEL SEKTÖR VE BANKALAR RİSKLERİ YÖNETEBİLİR
Makroihtiyati politikalarda atılan sadeleşme adımları sonrasında ticari kredilerde istikrarlı bir büyüme gözlenirken, bireysel kredi büyümesi yavaşlıyor.
İhracat ve yatırım kredilerinin payının artmasıyla ticari kredi kompozisyonu iyileşiyor.
Reel sektör firmalarının finansal borç oranı ve yabancı para açık pozisyonu azalmaya devam ediyor.
Finansman maliyetleri artmakla beraber reel sektör bilançoları dayanıklı bir görünüm sergiliyor.
Hanehalkı borçluluğu emsal ülke ortalamasının altında seyrederken, toplam milli gelire ve kişi başına gelire oranla borçluluk düşük seviyede.
Mevduat kompozisyonunda Türk lirası mevduatın payı artarken, YP ve kur korumalı mevduat azalıyor.
Ülke risk primindeki gerileme ile birlikte bankacılık ve reel sektörün dış finansman koşulları iyileşirken borç çevirme oranları yükseliyor.
Bankacılık sektörünün aktif kalitesindeki güçlü görünüm korunuyor.
Bankacılık sektörü faiz riskini yönetebilecek sağlam bilanço yapısına sahip.
Bankacılık sektörünün sermaye oranları yasal sınırların üzerinde.
KKM BAKİYESİ AZALIYOR
FİNANSAL İstikrar Raporu'nda, makro ihtiyati politikalarda sadeleşme adımları sonrası kur korumalı mevduat (KKM) bakiyesindeki azalmanın hız kazandığı bildirildi. Küresel finansal koşullardaki sıkılaşma ve artan jeopolitik risklere karşın ülke risk priminde gerçekleşen belirgin iyileşmeyle bankaların yurt dışı fonlama imkânlarının olumlu etkilendiği belirtilerek, "Yılın son çeyreğinde yapılan sendikasyon kredisi yenilemeleri yüksek seviyelerde gerçekleşirken eurobond ihraçları da canlanmaktadır" denildi.
HANEHALKI BORCU DÜŞÜK
Türkiye'nin hane halkı borçluluğunun emsal ülkelere göre düşük seviyede olduğu, kişi başı hane halkı borcunun ve gelire oranla borçluluk göstergelerinin gerilemeye devam ettiğinin altı çizildi. Raporda yavaşlayan bireysel kredi büyümelerinin hane halkı borçluluğunun düşük kalmasında etkili olduğu bankaların aktif kalitesinin gücünü koruduğu vurgulandı.