AK Parti İstanbul İl Başkanlığı Ekonomi İşleri Birimi'nce İstanbul'un 39 ilçesinde düzenlenmesi planlanan "Ekonomi Buluşmaları" toplantısı, Güngören'de yapılan buluşma ile devam etti.
Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Gürcan'ın sunum yaptığı toplantıya, AK Parti İstanbul İl Başkan Yardımcıları Gıyaseddin Gergin ve Fatih Coşar, AK Parti Güngören İlçe Başkanı Devran Yalçınkaya, Güngören Belediye Başkanı Bünyamin Demir, kamu bankalarının bölge yöneticileri, iş insanları ve sanayiciler katıldı.
Mahmut Gürcan, toplantıda yaptığı konuşmada, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın Türkiye ihracatına sınırlı etkisi olacağına işaret ederek, savaşın başında Rusya ve Ukrayna'ya ihracat kaybının 4,5 milyar dolar olarak ön görüldüğünü, şuanda kaybın 2,5 milyar dolarla sınırlı olmasının beklendiğini söyledi.
Türkiye'nin turizmde dünyadan aldığı payın gün geçtikçe büyüdüğünü belirten Gürcan, şöyle devam etti:
"Özellikle Rusya ve Ukrayna dışındaki ülkelerden oldukça yüksek düzeyde ziyaretçi girişi bekliyoruz bu yıl. Bu iki ülkeden gelen turist sayısındaki sınırlı düşüşü diğer ülkeleri telafi edebilecek kapasite ve ilişkilere sahibiz. 2021'de 24,5 milyar dolar olan turizm gelirlerinin 2022 yılında 35 milyar dolara ulaşarak, salgın öncesi seviyelere ulaşmasını bekliyoruz. Ukrayna'daki savaşın turizme etkisini de sınırlı olmasını bekliyoruz. Savaşın başında Rusya ve Ukrayna kaynaklı 3,5 milyar dolar turizm gelir kaybı ön görülürken, şu an itibarıyla bunun da 1,5 milyar dolarla sınırlı olacağının beklentisi içindeyiz."
Enerji hariç cari dengede iyileşmenin devam ettiğini aktaran Gürcan, özellikle son yıllarda attıkları yapısal ve dönüşüm adımların etkisinin 2021 yılında cari işlemler dengesindeki iyileşmeyle çok iyi bir şekilde görüldüğünü vurguladı.
Gürcan, dünyada enflasyonun hızlı bir biçimde artışını sürdürdüğünü ve enflasyonun küresel bir sorun haline geldiğini ifade ederek, "Küresel gelişmelere paralel olarak enflasyon ülkemizde de artış eğilimi kaydetmiştir. Son dönemde küresel emtia fiyatları, tedarik zincirlerindeki sıkıntılar, döviz kuru gelişmeleri ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın etkisi ile artış kaydeden enflasyonu kalıcı olarak düşürme noktasında kararlıyız." diye konuştu.
"YATIRIMIN GÜÇLENMESİ İÇİN FAİZLER DÜŞÜK TUTULMALI"
Mahmut Gürcan, Türkiye'de kamu borcunun birçok ülkeden pozitif ayrıştığını ve Türkiye kamu brüt borç stokunun gayri safi yurt içi hasılaya oranının yüzde 42 ile pek çok ülkeye göre gayet iyi durumda olduğunu bildirdi.
Gürcan, Türkiye'nin 165 ülke içerisinde negatif faiz veren 130 ülkeden biri olduğunu vurgulayarak, "Geçmişte bize öğretilen ve politika faizinin enflasyonun üzerinde olması gerektiği yönünde sürekli Türkiye'ye bir dayatma vardı. Baktığımızda dünya ülkelerinde, şu anda yüz 165 ülke arasında 130 ülkede negatif faiz veriliyor." açıklamasında bulundu.
Yatırımın güçlenmesi, iş insanlarının daha da verimli olabilmesi için faizlerin düşük tutulması gerektiğini vurgulayan Gürcan, şunları kaydetti:
"Eğer ki faiz artışı olsaydı, şirketlerin artan finansman giderlerini, karlılığın ve öz sermayenin erimesini, şirket kapanmalarını ve diğer şirketlere ve bankalara borçların ödeyememelerini, iflaslarla işten çıkmalarını çok rahatlıkla, bundan önceki gördüğümüz krizlerde olduğu gibi burada da görebilirdik. Yine aynı şekilde bankaların kaynak maliyetlerindeki artışı, şirket kapamalarından dolayı kredilerini geri alamamalarını, sorunlu kredilerdeki artışı, kredi verme iştahındaki azalmayı da görecektik. Birey ve toplumda istihdamda olanaklarının azalmasını, işsizliğin arttığını görecektik. Finansman borçlarını ödeyememe, iş yerlerinin kapanmasından dolayı işsizliğin artışını ve gelir dağılımındaki bozulmayı, toplumsal huzurunun da bozulduğunu görebilirdik."
Gürcan, şayet yüksek faiz politikası uygulanmış olsaydı Türk lirasındaki değer kazancıyla birlikte ihracatın azalacağını, ithalatın artacağını ve cari açığın da artacağını belirterek, "İhracatımız eğer bugün 242 milyar dolar seviyesindeyse bunda uygulanan düşük faiz politikasının payının çok yüksek olduğunu hepimiz biliyoruz. Siz iş adamları da biliyorsunuz. Bizler de bunu çok iyi biliyoruz. Özellikle düşük faizin hem yatırımı güçlendirdiğini, hem kapasite oranımızı artırdığını da aynı şekilde biliyoruz. Daha evvel yüksek faiz politikaları ülkemizde çok defaca uygulandı. Bu süreçlerde imalatçının iştahının kapandığını, artık yatırım yapamaz hale geldiğini ve birçok imalat sektörünün de kapandığını çok iyi biliyoruz." ifadelerini kullandı.