Türkiye'nin ekonomide 3 yıllık yol haritası açıklandı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından açıklanan Orta Vadeli Program'a (OVP) göre, yıl sonunda kişi başı gelir 15 bin 551 dolar olacak. Üç yılın sonunda da 20 bin 420 dolara çıkacak. Böylece, Türkiye 2008'den bu yana takılı kaldığı orta gelir tuzağından çıkarak, Dünya Bankası'nın belirlediği eşik değere göre üst gelir grubuna yükselecek. Enflasyonun 2025'te yüzde 17.5'e, 2026'da tek haneye gerilemesi bekleniyor. Büyümenin 2025'te 4 olması, işsizlik oranının da OVP dönemi boyunca tek hanede kalması öngörülüyor. Program kapsamında kişi başına düşen milli gelirde önemli bir artış hedefleniyor. Üç yıllık program sonunda GSYH'nin 83.1 trilyon TL seviyesine ulaşması öngörülüyor. Dolar cinsinden bakıldığında ise, GSYH 1.8 trilyon dolara yükselecek. OVP dönemi boyunca toplamda 2.3 milyon ilave istihdam oluşturulması hedefleniyor.
2008'DEN BU YANA 10 BİN DOLAR
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, büyüme hedeflerinin enflasyonla mücadeleyle uyumlu bir şekilde ilerleyeceğini, orta ve uzun vadede ise Türkiye'nin yüksek gelirli ülkeler grubuna çıkmayı amaçladığını vurguladı. Bu süreçte yatırım, istihdam ve üretim artırılarak ekonomide kalıcı bir büyüme sağlanacak.
Türkiye 69 yıldır orta gelirli ülkeler kategorisinde yer alıyor. 2008'de kişi başı gelir 11 bin doları geçmişti. Ancak sonraki yıllarda 9 bin dolar ile 12 bin dolar arasında seyretti. Bu rakamlarla, uzun zamandan bu yana Türkiye, Dünya Bankası'nın en son 1 Temmuz 2024'te güncellediği eşik değerlere göre orta gelirli ülkeler kategorisinde bulunuyor.
Yeni OVP'deki yıl sonu kişi başı gelir tahmini gerçekleşirse Türkiye 15 bin 551 dolarla üst gelir grubuna geçecek.
REFAH ADİL DAĞITILACAK
Yeni OVP'de 8 ana başlıkta öncelikli reform alanı belirlediklerini anlatan Yılmaz, "Bunlar makroekonomik ve finansal istikrarın kalıcı hale getirilmesi, kamu reformlarının hayata geçirilmesi, Ar-Ge yenilikçilik kapasitenin geliştitrilmesi, yeşil ve dijital ekonomiye geçişe yönelik teknolojik dönüşümün sağlanması, beşeri sermayenin güçlendirilmesi, işgücü piyasasının etkinleştirilmesi, iş ve yatırım ortamının iyileştirilmeye devam edilmesi ve ekonomide kayıt dışılığın azaltılmasıdır" dedi. Yılmaz, 2025-2027 dönemi programının temel amacının, enflasyonun kademeli olarak tek haneli seviyelere düşürülmesi, büyüme potansiyelinin dezenflasyon süreciyle uyumlu şekilde yükseltilmesi, yapısal reformlarla verimliliğe dayalı yatırım, istihdam, üretim ve ihracatın artırılması, sağlanacak refah artışıyla gelirin toplumumuzun tüm kesimlerine daha adil bir şekilde dağıtılması olduğunu söyledi.
BÜYÜMENİN SONUÇLARINI TOPLUMA YANSITACAĞIZ
Orta ve uzun vadede enflasyonla büyüme arasında çelişki olmadığını söyleyen Yılmaz, "Kısa vadede geçici dönemler olabilir. Büyümenin kompozisyonunu daha sağlıklı hale getirmek istiyoruz. İç talebin daha ılımlı hale geldiği dış talebin ön plana çıktığı bir büyüme kompozisyonu. Bu da uzun dönemde tüketimi daha yüksek seviyelere çıkaracaktır. Enflasyonun düştüğü ortamda kalıcı refah artışını sağlamayı öngörüyoruz" diye konuştu. Önümüzdeki dönemde büyümenin kompozisyonunu daha sağlıklı hale getirmek istediklerini vurgulayan Yılmaz, "Üretmeden tüketemezsiniz. Ne kadar çok yatırım, üretim, ihracat yaparsanız sağlıklı tüketim altyapınızı da geliştirmiş olursunuz. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde bu sağlıklı büyüme politikasıyla Türkiye ekonomisi büyümeye devam edecek. Büyümenin nimetlerini de sosyal adalet ilkesiyle hiçbir kesimi kayırmadan, bütün kesimlere belli bir adalet içinde dağıtmayı öngörüyoruz. Kamu çalışanlarından emeklilere, çiftçilerden esnafa, toplumu oluşturan tüm kesimlere bu büyümenin, bu sağlıklı büyümenin sonuçlarını yansıtmayı hedefliyoruz. Enflasyonun düştüğü bir ortamda kalıcı refah artışı da mümkün hale geliyor. Aksi takdirde bugün yaptığınız bir artış üç gün sonra eriyip gidiyor. Dolayısıyla burada enflasyonun düştüğü bir ortamda kalıcı refah artışını sağlamayı öngörüyoruz" dedi.
KUR TAHMİNİ YA DA HEDEFİMİZ YOK
Yılmaz kur tahminleriyle ilgili soruyu şöyle yanıtladı: "Bizim dalgalı kur rejimimiz var. 2001'de başladı ve devam ediyor. Dalgalı kur rejiminde ne bir kur tahmini ne de hedefimiz var. Belirleyecek olan piyasadaki arz ve talep şartları. Ama bir döküman hazırlıyornuz. Bir hesap yapmak zorundayız. Yöntemimiz şu bu yılın sonuna kadar piyasa aktörlerinin beklentileri neyse biz onu esas alıyoruz. 2024 sonuna kadar esas alınan kur o. Sonraki yıllar içinse TL'nin ne değer kazanacağını veya kaybedeceğini varsayarak hesap yapıyoruz. Bir kur tahmini yapmıyoruz. Yaptığımız hesapları varsayımla paylaşıyoruz."
EYLÜL VE SONRASINDA DEZENFLASYONUN DEVAMINI BEKLİYORUZ
Son 1 seneyi de değerlendiren Yılmaz, dezenflasyon sürecinin etkilerinin haziran itibarıyla başladığını belirterek, şunları anlattı: "Haziran itibarıyla enflasyon oranında 23.5 puanlık bir düşüş kaydedildi. Eylül ve sonrası bu eğilimin sürmesini bekliyoruz. 2023 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 9.7 olan işsizlik oranı, bu yılın ikinci çeyreğinde yüzde 8.8'e geriledi. Cari işlemler dengesi, beklentilerimizin de altına gerileyerek olumlu bir tablo çizdi. İşsizlik oranları hedeflerimizin de ötesinde bir iyileşme gösterdi. Kredi notları ve ulusal rezervlerimiz artarken, ülkemizin risk primi düştü. Ekonomide dengeli bir büyüme kompozisyonu yakalandı. Haziran ayı itibarıyla cari işlemler açığı milli gelirin yüzde 2.2'sine düştü. Böylece, Türkiye ekonomisinin dış finansman ihtiyacının azaldığını ve dış ticaret dengesinde sağlanan iyileşmenin devam ettiğini görmekteyiz. Bu olumlu tablo, yeni OVP dönemi için atılacak adımlarla daha da pekiştirilecektir."
ENFLASYON HEDEFİ YÜKSELDİ BÜYÜME DÜŞTÜ
Yeni OVP'de makro ekonomik gösterge hedeflerinde de revizyona gidildi. 2024 yılı için yüzde 33 olan enflasyon hedefi yüzde 41.5 yükseltildi. 2025'te bu oran yüzde 17.5, 2026'da 9.7 olarak tahmin edildi. 2027'de ise enflasyonda hedef yüzde 7 olarak belirlendi. Yıl sonu büyüme tahmini de yüzde 4'ten 3.5'e düşürüldü. 2025'te büyüme tahmininde bir önceki programa göre yüzde 0.5'lik bir düşüş öngörülerek, yüzde 4 olarak belirlendi. 2026'da yüzde 4.5, 2027'de yüzde 5'lik büyüme belirlendi. OVP'de cari açık 2024 yılı için yüzde 3.1'den 1.7'e çekilirken, 2025 yılı için yüzde 2.6'dan 2'ye düşürüldü. 2026'da yüzde 1.6'ya düşürülen cari açık tahmini 2027 yılı için de yüzde 1.3 olarak belirlendi. İşsizlik tahmini 2025'te yüzde 9.6'ya sonraki yılda yüzde 9.2'ye ve 2027 yılı için de yüzde 8.8'e indirildi.
ERDOĞAN: OVP'YE GÜVENİMİZ TAM
BAŞKAN ERDOĞAN: Enflasyonla kararlı bir şekilde mücadele ederken, yatırımı, üretimi, istihdamı, ihracatı ve büyümeyi önceleyen; tarımı, sanayiyi, yüksek teknolojiyi, turizmi ve birçok farklı sektörü güçlendirecek olan OVP'ye güvenimiz ve desteğimiz tamdır. OVP kapsamında belirlediğimiz hedeflere ulaşmak, vatandaşımızın refahını artırırken sağlam temellere dayalı ekonomimizin gelecek nesillerimiz için de sürdürülebilirliğini temin etmek amacıyla durmaksızın çalışacağız.
ENERJİDE İZİN SÜREÇLERİ KISALACAK
ALPARSLAN BAYRAKTAR/ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI: Bu yıl ve 2025'te hedefimiz ham petrol üretimimizi yüzde 50 artırarak günlük 200 bin varile, doğalgazdaki üretimimizi 2025'te yüzde 50 artırarak günlük 10 milyon metreküpe, 2026'da ise yüzde 200'lük artışla bugünkü üretime göre günlük 20 milyon metreküpe ulaştırmak. Program döneminde, yenilenebilir enerjide geçmiş 15 yıldaki kapasite artışının yaklaşık 2.5 kat fazlası gerçekleşecek. İnşallah bu yılı da ilk kez 5 bin megavat üzerinde bitireceğiz. Doğalgaz ve elektrikte destekleri gelir grubuna göre daha etkin bir şekilde planlanacak. TPAO, BOTAŞ, Eti Maden ve EÜAŞ farklı bir şekilde yapılandırılacak. İzin süreçleri kısalacak.
TEŞVİK SİSTEMİ DEĞİŞECEK
MEHMET FATİH KACIR/ SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI: Teşvik sisteminde kapsamlı bir değişiklik hazırlığı içindeyiz ve burada verimliliği artırıcı yaklaşımları esas alacağız. Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) Yönetmeliği'nde attığımız adımlarla önümüzdeki dönemde hem OSB'lerde altyapı kurulumlarını hızlandıracağız hem de sanayicilerimizin OSB'lerde yatırım yerine erişimini daha kolay ve mümkün hale getireceğiz. Beşeri sermaye sanayi politikalarımızın ana unsuru olmaya devam edecek ve önümüzdeki dönemde Milli Eğitim Bakanlığımız ve OSB'lerimiz, sanayicilerimiz arasındaki işbirliğini güçlendirici ve özel sektörün mesleki ve teknik eğitimde sorumluluğunu ve rolünü artırıcı adımları hayata geçireceğiz.
TARIMSAL SULAMAYA KAYNAK
İBRAHİM YUMAKLI/TARIM VE ORMAN BAKANI: Türkiye'de kapalı devre sulama sistemlerinin oranı yüzde 35. Ancak yaptığımız hiçbir yeni sulama sistemlerini açık yapmıyoruz. Bunların tamamı kapalı devre sulama sistemleri olarak devam ediyor. Üreticilerimizin de damla sulama sistemleri gibi yatırımlarının da yüzde 50'sini hibe programları ile karşılamaya devam ediyoruz. Dolayısıyla burada komple bir sistemin dönüştürülmesi husus var. Hali hazırda sulamaya açılmış olan tarım alanı 7.2 milyon hektar 2028 sonuna kadar sulamaya açılacak alan 750 bin hektar 2025 yılında sulama bütçesine ayrılan rakamın artış oranı yüzde 83. OVP'deki tarımsal üretimin artırılması kararlığını buradan görmek mümkün.
DIŞ TİCARET AÇIĞINI AZALTACAĞIZ
ÖMER BOLAT/TİCARET BAKANI: Ekonomideki hedefler ve gerçekleşmeler, doğru ve olumlu yolda ilerlediğimizi gösteriyor. Önümüzdeki süreçte mevcut çalışma programımıza devam edeceğiz. Aynı zamanda da yeni hedeflerle küresel büyümenin ve küresel ticaretin oldukça durgun olduğu bir ortamda dahi hem ihracatımızda artışa devam etmek hem de ithalatımızda kural dışı ve haksız rekabete yol açan uygulamalara karşı aldığımız, alacağımız tedbirlerle dış ticaret açığını azaltma gayreti içinde olacağız. Son 15 ayda dış ticaret açığının 44 milyar dolar, cari işlemler açığının ise 41 milyar dolar azaldı. Ağustos itibarıyla dış ticaret açığında yıllık 78 milyar dolarlık, cari işlemlerde de yıllık 16 milyar dolarlık gerileme oldu.
İSTİHDAMDA YAVAŞLAMA GEÇİCİ
VEDAT IŞIKHAN/ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI: Enflasyonun düşürülmesi için uygulanan sıkı para ve maliye politikalarının bir sonucu olarak istihdamda geçici bir yavaşlama söz konusu olabilecek. İşgücü Uyum Programı'yla 900 bin civarında istihdam hedefi olacak. Bu çerçevede özellikle geri dönüşüm, evde bakım hizmetleri ve kamu hizmeti, aklınıza gelebilecek her türlü hizmetin sürdürülmesinde, özellikle çalışmayan, istihdama katılmak isteyen vatandaşlarımızı bu programımıza davet ediyoruz. Öğrenciler bizim için önemli bir hedef grubu olacaktır. En fazla 10 ay süreyle ve 140 fiili iş günü şeklinde planlıyoruz. Kamu hizmetlerinin yürütülmesinde Milli Eğitim Bakanlığı'na 120 bin kontenjan ayırdık. Buna şu an 83 bin dolayında bir başvuru yapıldığını gördük.
OVP İLE MB'NİN DURUŞU UYUMLU
FATİH KARAHAN/TCMB BAŞKANI: OVP'deki makro çerçeve ile bankanın duruşu uyumlu. Program ile bütçe açığında ciddi bir gerileme öngörülüyor. Geçen yıl milli gelire oran olarak yüzde 5.2 olan bütçe açığının bu sene yüzde 4.9, önümüzdeki yıl yüzde 3.1 ve daha sonra da yüzde 3'ün altına inmesi bekleniyor. Bu durum dezenflasyon süreciyle uyumlu. Makro çerçeve açısından iyileşmeye baktığımızda da bunun önemli bir kısmının harcamalardan geldiğini görüyoruz. Harcamaların milli gelire oranı yüzde 27'den önce yüzde 25'e, sonra yüzde 24'e inecek. Dolayısıyla makro çerçeve olarak değerlendirildiğinde programın, dezenflasyon süreciyle uyumlu olduğunu değerlendiriyoruz.