Dünyada iklim değişikliğine bağlı olarak meydana gelen çok sayıda kriz, şiddetini artırıyor. Bir tarafta şiddetli kuraklık, diğer tarafta fırtına... Görünen o ki, acil önlem alınmazsa çok daha ciddi sorunlar ile baş etmek zorunda kalacağız. İklim krizi ile mücadelede ekosistemdeki tahribatı onarmak ve toplumlar için yaşanılabilir bir dünya inşa edebilmek için fırsat var ancak bu süreç kolay olmayacak. Dünya Ekonomik Forumu (WEF) 2023 verileri, doğayı korumak ve eski haline getirmek için, kamu ve özel sektörün yıllık yaklaşık 700 milyar dolarlık bir finansman ihtiyacı olduğunu gösteriyor. Şirketlerin "net sıfır karbona ulaşmak" ve "doğa pozitif olmak" için iş yapış biçimlerini ve yönetişim sistemlerini yeniden inşa etmeleri gerekiyor. Dünya Ekonomik Forumu'nun Küresel Riskler Raporu'na göre kısa vadeli risklerin en önemlisi olarak hayat pahalılığından doğan sorunlar görülüyor. Aşırı hava olayları ve Rusya-Ukrayna ile Çin-Tayvan krizi gibi sorunların artıracağı ekonomik çatışmalar en önemli diğer riskleri oluşturuyor. Ancak orta-uzun vadeli risklere baktığımızda iklim krizinin önlenememesi, iklim krizine uyum sağlanamaması ve aşırı hava olaylarından kaynaklanan felaketler en üstte yer alıyor.
İLK ALTI RİSKİ KAPSIYOR
Hatta iklim krizinin oluşturması beklenen kitlesel göçleri de hesaba katacak olursak biyoçeşitlilik kaybı ve doğal kaynakların azalması ilk altı riskin tümünün doğa ve sürdürülebilirlikle ilgili olduğunu gösteriyor. Orta-uzun vadeli risklerin en önemlilerinin iklim, çevre ve doğal kaynak odaklı görülmesi iş dünyası açısından ciddi biçimde ele alınması gereken bir konu. Hem finansman hem de küresel ihracat yapmak isteyen firmaların bu konulara önem vermesi gerekiyor.
GECİKME FATURAYI ARTIRIYOR
Dünya Ekonomik Forumu'nun raporuna göre, önümüzdeki 10 yıllık süreçte dünya ekonomisini etkilemesi beklenen risklerin ilk 4 sırasında çevre ve iklim odaklı riskler geliyor. Aynı şekilde, BM Çevre Programı tarafından yayınlanan 2022 Emisyon ve Uyum Raporları'nda da, küresel sıcaklık artışının sanayi öncesi döneme kıyasla (+) 2.4 derece seviyelerine çıkacağı, adaptasyon sürecindeki her gecikmenin de ihtiyaç duyulan finansmanın artışına yol açtığı vurgulanıyor.
SIFIR ATIK ÖRNEK ÇALIŞMA OLDU
Avrupa Yeşil Mutabakatı ile başlayan ve Avrupa Birliği ülkelerine yapılacak ihracatı etkileyen sınırda karbon düzenlemelerinin Almanya Dönem Başkanlığı'nda G7 ülkelerinde de iklim kulübü adı altında hayat bulacak olması küresel bazda düşük karbonlu kalkınmaya geçişi hızlandıracak adımlar olarak değerlendirilebilir. Türkiye 2053 net sıfır hedefini belirlemiş, bu hedefe de yeşil kalkınma vizyonu dahilinde ulaşacağını ilan etti. Bu çerçevede, sürdürülebilir çevre temel ekseninde politikalar geliştiriliyor. Sanayi, ulaşım ve enerji gibi birçok sektörde yeşil dönüşüm çalışmaları gerçekleştiriliyor. BM nezdinde kabul edilen "Uluslararası Sıfır Atık Günü" de örnek çalışmalardan biri oldu.