DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, küresel ekonomideki gelişmeler, yeni ekonomi yönetiminin aldığı kararlar ve bankacılık sektörüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Küresel ekonomide resesyon endişelerinin devam ettiğini, küresel risk iştahının hala baskı altında olduğunu ve belirsizliklerin ekonomiler üzerindeki etkisinin sürdüğünü görüyoruz. Siz küresel tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Küresel ekonomi 2023 yılını son 40 yılın en yüksek seviyelerine ulaşan enflasyonla mücadele ederek geçirdi. Bunun arkasında COVID-19 salgını, sonrasında gelen arz şokları, Rusya-Ukrayna savaşı sebebiyle yükselen enerji fiyatları gibi birçok etken vardı. Enflasyonla mücadelede faiz artışları en önemli araç olarak kullanıldı ve halen de kullanılıyor. Fed politika faizini toplamda 525 baz puan artırarak %5.25-%5.50 bandına getirdi, Avrupa Merkez Bankası da toplamda 450 baz puan faiz artışına giderek %4'e çıkardı. Sıkı para politikalarının etkisi ile son dönemde enflasyon oranlarında yavaşlamaya da şahit oluyoruz. Dolayısıyla merkez bankalarının parasal sıkılaşma döngüsünün sonuna geldiğini tahmin ediyoruz. Ancak enflasyonda belirgin yavaşlamaya rağmen küresel ekonomik aktivitenin gerektiği kadar gerilememesi ve enflasyonun halihazırda %2 hedefinden uzakta olması, politika faizlerinin bir süre daha yüksek seviyelerini koruyacağına işaret ediyor. Bu beklentiler küresel risk iştahını olumsuz etkilemekte ve finansal koşullar üzerinde ilave sıkılaştırıcı etki yaratarak büyüme beklentilerini aşağı çekmekte. Nitekim Uluslararası Para Fonu (IMF) son yayınladığı raporunda, küresel büyümenin 2023'de 0.5 puan gerileyerek %3'e yavaşlamasını bekliyor. 2024 yılında da yumuşak iniş senaryosu altında, sıkı para politikalarının gecikmeli etkileri ve Çin'de beklentilerin altında kalan toparlanmanın baskısıyla küresel büyümenin %3'ün altına gerilemesi muhtemel. Bu çerçevede, 2024 yılı sıkı para politikaları ile küresel ekonomik aktivitenin yavaşladığı, enflasyonun emtia fiyatlarında yaşanacak gerilemenin de desteğiyle kademeli şekilde gerilediği bir yıl olacak. Ayrıca jeopolitik gelişmelerin küresel enflasyondaki düşüş eğilimini sekteye uğratma konusunda risk faktörü olarak göz ardı edilmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Nitekim Rusya-Ukrayna savaşının devam etmesi ve son dönemdeki İsrail-Hamas olayları da bunun göstergesi.
Türkiye, 2023 yılını sizce nasıl geçirdi? Yeni ekonomi yönetiminin aldığı kararları nasıl değerlendiriyorsunuz? 2024 yılında nasıl bir Türkiye ekonomisi öngörüyorsunuz?
Türkiye ekonomisi, 2023 yılın ilk yarısında, Şubat ayında hepimizi derinden etkileyen deprem felaketinin olumsuz etkilerine rağmen, genişleyici politikaların desteğiyle yıllık %3.9 büyüdü. Yılın tamamını seçim sonrası uygulamaya konulan politikaların etkisiyle, yavaşlayarak da olsa %4'ün üzerinde bitirmemiz muhtemel. Seçim sonrası yeni ekonomi yönetiminin Ortodoks politikalara yöneldiğini ve Eylül ayında açıklanan Orta Vadeli Program'da (OVP) makroekonomik istikrarı sağlayacak hedefler için bir yol haritası ortaya koyduğunu gördük. Üçüncü çeyrekte açıklanan büyüme rakamları ve son çeyrekteki öncü göstergeler uzun süredir çok yüksek artışlar kaydeden özel tüketim harcamalarının yavaşladığını, büyüme kompozisyonunda yatırım katkısının arttığını, dolayısıyla OVP ile hedeflenen yönde olunduğuna dair sinyaller veriyor.
Yavaşlayan ekonomik aktivite ve ihracat pazarlarımızda beklenen zayıf büyüme sebebiyle 2024 yılında büyüme hızının düşmeye devam edeceğini bekleyebiliriz. Nitekim Merkez Bankası fiyat istikrarını tesis etmek için Şubat ayında %8.5 seviyesinde olan politika faizini kademeli şekilde %40 seviyesine çıkartmış durumda. Ayrıca, Merkez Bankası seçici kredi uygulaması ve kredi büyümelerine yönelik makro ihtiyati tedbirler de aldı ve TL mevduatın payını artırmaya çalışıyor. Atılan tüm bu adımların yansıması olarak, son dönemde enflasyonun ana eğiliminde yavaşlama olduğuna dair olumlu sinyaller geliyor. Enflasyonun 2023 yılını Merkez Bankası'nın tahmini ile uyumlu, %65 seviyelerinde tamamlayacağını; 2024 yılının ilk yarısında baz etkisi ile bir miktar daha arttıktan sonra üçüncü çeyrekle beraber belirgin düşüş kaydedeceğini öngörüyoruz. Olumlu sinyallere karşın enflasyonla mücadele zorlu bir süreç, hizmet enflasyonundaki yüksek yapışkanlık ve başta yönetilen/yönlendirilen fiyatlar olmak üzere geriye dönük fiyat artışları, enerji fiyatlarındaki artış ve maliyet baskıları enflasyon üzerinde yukarı yönlü riskler içeriyor.
Öte yandan finansal kırılganlıkların azaltılmasına yönelik politikaların, cari açık üzerinde de pozitif etki yarattığını göreceğiz. Cari açık, güçlü iç talep koşulları ve artan altın ithalatı sebebiyle 2023 yılı Mayıs ayında 60 Milyar Dolar'a yükselmişti. Yılın ikinci yarısında ise enerji ithalatındaki gerilemenin öncülüğünde Ekim ayı itibarıyla 50 Milyar Dolar'a kadar geriledi. Önümüzdeki dönemde de iç talepteki dengelenmenin etkisiyle cari açığın azalması yönünde eğilimin sürmesini bekliyoruz.
Yeni ekonomi yönetiminin aldığı kararların, yapılan düzenlemelerin, sıkılaştırma adımlarının sektör üzerinde nasıl bir etkisi var? Bu adımların devam edeceğini düşünüyor musunuz? Türk bankacılık sektörü açısından 2023 nasıl geçti? Sektörün yaşadığı zorluklar/kolaylıklar neler oldu? Türk bankacılık sektörünün 2024 yılına dair (kredi, mevduat, karlılık, şubeleşme, dijitalleşme vb. konularda genel eğilim, gidişat beklentisi) öngörüleriniz neler?
Seçimlerin tamamlanması ve siyasi belirsizliğin geçmesi risklerin azalmasına yardımcı oldu. Yeni ekonomi yönetiminin makroekonomik istikrara yönelik attığı adımların olumlu sonuçlarının görülmesinin, risklerin daha da azalmasına yardımcı olacağı kanaatindeyiz. 2023 yılının ikinci yarısında göreve başlayan yeni ekonomi yönetiminin attığı parasal ve miktarsal sıkılaşma adımlarının sektör üzerindeki etkileri, yılın üçüncü çeyreği itibarıyla hissedilmeye başladı. Bankacılık sektörü de, ekonomide Ortodoks politikalara geri dönüşe, dinamik yapısı sayesinde kolaylıkla uyum sağladı.
Rakamlarla 2023 yılına baktığımızda, bankacılık sektöründe büyümenin yavaşladığı bir yılı geride bırakıyoruz. İlk 11 ayda toplam kredilerdeki kur etkisinden arındırılmış yıllık artış %32 seviyesinde, enflasyonun oldukça altında kaldı. Faiz artışları ve seçici kredi politikaları ile birlikte kredi büyümesi yavaşladı. Bununla birlikte kredi büyümesi düşük olmasına rağmen NPL'i çok etkilemedi. NPL oranı aynı dönem itibarıyla yüzde %1.5. Önümüzdeki dönemde yüksek faizler ve kredi imkanlarındaki daralma sebebiyle NPL oranında bir miktar artış görülebilir. Bankalarımız da güçlü sermayeleri ve gelişmiş risk sistemleri ile bu süreci iyi yönetecektir.
Mevduat tarafında da rekabet devam ediyor. İlk 11 ayda kur etkisinden arındırılmış mevduat hacmi %41 arttı. KKM dönüşüm hedefleri ve TL mevduatı teşvik edici uygulamalar ile mevduatta artışın devam ettiğini görüyoruz. Özellikle KKM dönüşümünde TL mevduatın yükselen faizleri önemli bir etken. Enflasyonun yüksek seyretmesi ve buna bağlı olarak politika faizinin yüksek kalacak olması, mevduat faizlerinin önümüzdeki dönemde yüksek kalacağını gösteriyor.
Kredi hacmindeki azalma ve süregelen makro ihtiyati tedbirler şüphesiz sektörün karlılığını da etkileyecektir. Faizlerdeki normalleşmeye paralel kredi faizlerinin mevduat faizlerinin üzerine gelmesini olumlu karşılıyoruz. 2022 yılında bsektörünün sermaye karlılığı %40'ın üzerinde gerçekleşmişti, 2023'ün Eylül ayı itibarıyla %38. Dolayısıyla bu yıl da faiz dışı gelirlerin de desteği ile sektörün önceki yıla benzer bir performans sergilemesini bekliyoruz.
2024 yılında makro ihtiyati önlemler devam ettikçe büyümenin sınırlı olmasını öngörüyoruz. Regülasyonlarla gelen miktar kısıtlamaları hem ticari hem tüketici kredileri tarafında büyüme alanını kısıtlıyor. Yıl genelinde kredi büyümesinin enflasyonun altında kalmasını bekliyoruz. Buna rağmen firmalar işletme sermayesi ihtiyacı sebebiyle yüksek faizli de olsa kısa vadeli kredileri talep edecekler. Tüketici tarafında ise kredi kartı ve ihtiyaç kredisi tarafında artış bekliyoruz.
Önümüzdeki dönemde finansal istikrar ile parasal aktarım mekanizmasını güçlendirecek, seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma adımlarıyla birlikte kredi büyümesini dengeleyen ve mevduat tarafında TL'ye geçişi teşvik edecek adımların devam edeceğini düşünüyoruz.
KKM'deki erime devam ediyor. KKM'nin ne zaman sona ereceğini öngörüyorsunuz?
Kur korumalı mevduat (KKM) 2021 yılının Aralık ayında dolarizasyonu azaltmak ve kur üzerindeki baskıları hafifletmek amacıyla devreye alınmıştı. Ekonomi yönetiminin bu yılın Haziran ayında atmaya başladığı parasal sıkılaşma ve makro ihtiyati çerçevedeki sadeleşme adımları ile TL mevduat payının artırılmasına yönelik düzenlemelerin etkisiyle mevduat faizleri yükselişe geçti. KKM'ye getirilen kısıtlamalar, bankaların KKM'den TL'ye dönüşüme teşvik edilmesi ve en önemlisi TL mevduat faizlerindeki yükseliş, KKM'ye olan ilgiyi azalttı. 2023 yılının Ağustos ayında toplam mevduatın %30'unu aşan ve 3.4 Trilyon TL ile zirveye ulaşan KKM, 24 Kasım haftası itibarıyla yaklaşık 3 aylık süreçte 2.7 Trilyon TL seviyesine kadar geriledi. Bahsedilen dönemde KKM hesaplarında 670 Milyar TL (32 Milyar Dolar) azalış gerçekleşti. KKM bakiyesindeki azalışın TL mevduattaki artış ile ikame edilmiş olması ve YP mevduata yönelimin olmaması memnuniyet verici. Bildiğiniz gibi ekonomi yönetimi, KKM'den kademeli çıkış stratejisi uygulanacağını işaret ediyor. Son aylarda KKM'de yaşanan gerileme hızına da baktığınızda, 2024 yılı genelinde KKM de çıkışın devam etmesini bekliyoruz. TL mevduatın cazip olduğu ve finansal istikrarın tesisi sürecinde KKM'nin sona ereceğini öngörüyoruz.
Önümüzdeki dönemde bankacılık sektöründe yapay zeka, robotik endüstriler ve açık bankacılıkta ne gibi yenilikler/trendler göreceğiz?
Yapay zeka (AI), robotik endüstriler ve açık bankacılık gibi alanlarda göreceğimiz yenilikler, bankaları daha etkileşimli, hızlı ve müşteri odaklı yapılara; bankacılık lisanslı finansal teknoloji şirketlerine dönüştürecek. Finansal hizmetlerin erişilebilirliği ve güvenliği artarken, bankaların rolü, tek tuşla müşteri hayatının her alanında var olmaya doğru evrilecek. İnovasyon yapmak, insan ve teknoloji arasındaki köprü işlevini iyi özümsemek, rekaberlik ilişkisi içinde fintech ve girişimlerin çevik yapısından faydalanmak giderek daha fazla önem kazanacak.
Yapay zeka teknolojileri, müşteri hizmetleri ve finansal danışmanlık alanlarında önemli rol oynarken, AI tabanlı chatbotlar ve sanal asistanlar sayesinde müşteri hizmetlerinin kalitesi artacak. Bu teknolojiler, müşteri davranış analizleri yaparak, kişiselleştirilmiş finansal öneriler sunacak. Robotik teknolojiler ise, bankacılık işlemlerinin hızını ve operasyonel verimliliğini artıracak.
Diğer yandan, biliyoruz ki açık bankacılık kavramının yasal olarak hayatımıza girmesi ile bankaların sahip olduğu yetenekler API adı verilen teknoloji vasıtasıyla dışarı sunulabilir hale geldi. Fintekler ve diğer tüm teknoloji şirketleriyle iş birliği yapmanın önünü açtı. Biz de DenizBank olarak 3 senedir açık bankacılıkta uzak ara en geniş ve en fonksiyonel API setine sahip kurumuz. Aynı zamanda Deniz Akvaryum İnovasyon Merkezi, NEOHUB gibi inisiyatiflerimizle sektördeki teknolojik yatırımlara öncülük ediyoruz. Diğer yandan, insan unsuru ile teknolojinin beraber yürümesi gerektiğine inanıyoruz. Bu sebeple, uzaktan müşteri edinimi gibi dijitalleşmenin bize sunduğu faydaları hizmetlerimize hızla adapte ediyor ve bunlardan en verimli şekilde faydalanıyoruz.