Birevim'in yola çıkış hikayesinden bahsedebilir misiniz?
Birevim sektörün genç, dinamik ve vizyoner markası. 2016 yılında sektörün üçüncü oyuncusu olarak kuruldu ve kurulduğu günden bu yana tasarruf finansı sektöründe gerek regülasyon sürecinin başlatılması gerekse de tasarrufun finansal bir araç olarak kullanılabileceğine yönelik farkındalığın oluşturulması, bireysel tasarrufların tasarruf finansman çatısı altında ekonomik döngüye kazandırılması ve daha geniş kitlelere yaygınlaştırılması noktasında yürüttüğü çalışmalarla lokomotif marka konumunda diyebilirim. Bugün yaklaşık 1.200 çalışanımız ve 170 bine yakın tasarruf sahibimizle birlikte markamızdan ziyade sektörümüzü büyütmek, tasarruf finansını geniş kitlelerle buluşturmak ve tasarrufun bir finansman aracı olarak benimsenmesi ve farkındalığının oluşturulması noktasında çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Birevim'in rakiplerinden farklı olarak müşterilerine sunduğu bir avantaj var mıdır? Yoksa bile bu dönemde sunulan bir avantaj var mıdır?
Tasarruf finansmanı, faaliyetleri açısından ülkemizde 30 yıllık bir geçmişe sahip gibi gözükse de aslında tanım olarak yeni ve dolayısıyla kimliği yeni oturan bir kavram. Bu açıdan ele aldığımızda sektörümüzün iletişim dilinin ortak bir kimliğe büründürülmesi ve bu vesileyle daha geniş kitlelere ulaşma ve farkındalık oluşturma noktasında pek çok faaliyette bulunuyor, sektörümüze öncülük ediyoruz. Gururla söyleyebilirim ki Tasarruf Finansman kavramını sektörümüzde yürüttüğümüz bu çalışmaların katkısıyla kazandırdık. Bir iletişim profesyoneli olarak altını çizmek isterim; anlaşılmayan hiçbir hizmet/ürün, kurumsal bir terminolojisi, ortak bir dili olmayan hiçbir sektörün ilerlemesi mümkün değil.
Birinci önceliğimiz konut ve araç ihtiyacı olan potansiyel kitlelerde kurumsal bir çatı altında tasarruf ederek, borçlanmadan finansman kaynağı oluşturabilecekleri farkındalığını sağlamak ve böylelikle tasarruf finansını daha geniş kitlelerle buluşturmak. Türkiye'nin ilk ve tek Tasarruf Finansında Uzaktan Müşteri Edinimi özelliği olan Birevim Mobil ve 100 şube yapılanmamızla finansman ihtiyacı duyan müşterilerimize erişim kolaylığı sağlıyoruz.
Tasarruf finansını dijitale taşıyan ilk marka konumundayız. Ocak ayında hayata geçirdiğimiz ve Birevim Mobil adını verdiğimiz uygulamamız sayesinde, şubeye gitmeden tasarruf planı oluşturabiliyorsunuz. Uzaktan müşteri edinimine olanak sağlayan uygulamamız sayesinde, tasarruf finansının daha geniş kitlelerle buluşmasını da sağlamış oluyoruz. Aslında rekabetten ayrıştığımız nokta da burada başlıyor. Amacımız daha fazla kişiye birlikte tasarruf yöntemini bir finansal enstrüman olarak benimsetmek. Hizmetlerimizi ve ürün çeşitliliğimizi de bu yönde geliştiriyoruz. Daha çeşitli, farklı yapılardaki hedef profillere ulaşabilmek, onların deneyimleyebileceği ürünler geliştirmek, temel hedefimiz.
Şubelerimizde ise, alanında yetkin Tasarruf Finans Uzmanlarımızla müşterilerimize birlikte tasarrufun imkanları ve mevcut birikimleri ile kendileri için en uygun finansal planlamayı nasıl yapabileceklerine yönelik danışmanlık hizmeti veriyoruz.
Birevim'in aldığı ödüllerin arkasında yatan stratejiden biraz bahseder misiniz? Burada özellikle uyguladığınız bir metot var mı?
Öncelikle ödül için özel bir çalışmamız olmadığını söyleyebilirim. Sadece mesleğimizin doğrularını en mükemmel şekilde uyguluyoruz. Öncelikli hedeflerimiz arasında sektörümüzün bilinmesi, tanınması ve tasarruf finansının bir finansal enstrüman olarak daha fazla kişi tarafından tercih edilmesi var. Sektörün büyümesi ve daha fazla insana erişmesi adına ürün ve hizmetlerimizi çeşitlendirmek anlamında inovatif bir yaklaşım sergiliyoruz. Bunlar da başarıları neticesinde farklı kategorilerde ödüllere layık görülüyor.
Pandemi birçok sektörü ve iş yapış şeklini değiştirdi. Bununla birlikte iletişim biçimlerini de değiştirdi. Bu süreçte Birevim'in kurumsal iletişimi ne gibi stratejiler izledi. Siz bu süreçte neler yaptınız?
Ezberlerin bozulduğu bir dönem yaşadık diyebilirim. Muhtemelen hayatımızda bir kere denk düşebileceğimiz nitelikte bir dönem yaşadık ve etkisi azalsa da bu dönemin getirdiklerini halen yaşamaya devam ediyoruz. Türkiye genelinde 100 adet şubemiz ve 1.200 çalışanımız var. Dolayısıyla önceliğimizi iç iletişime verdik. Herkesin hasta olmak ve nasıl iyileşeceğini bilememek gibi kaygıları vardı. Pandeminin insan hayatına etkileri üzerine yoğun bir iç iletişim çalışması başlattık. Her gün gündem ile ilgili bilgilendirici canlı yayınlar gerçekleştirdik ve çalışma arkadaşlarımızın yanında olduk. Çalışanlarımızın sağlıkları konusunda çeşitli destek paketleri hazırladık. Bununla beraber özellikle kapanma dönemlerinde müşterilerimize ve potansiyel tasarruf sahiplerine erişim için dijitalin nimetlerinden faydalandık. Çok hızlı bir şekilde, pandemi ilan edilir edilmez üç gün içerisinde kendi Ar-Ge'miz ile Görüntülü İletişim Sistemimizi hazırladık. GİS adını verdiğimiz bu sistem ile mevcut tasarruf sahiplerimize tasarruf planları ile ilgili bilgi verdik, yanlarında olduğumuzu hissettirdik. Potansiyel tasarruf sahipleriyle yürüttüğümüz çalışmaları ise, onların ve çalışanlarımızın sağlığını gözeterek görüntülü iletişim sistemi üzerine taşıdık.
Pandemi döneminde işten ayrılmak zorunda olanlar da oldu ve dolayısıyla gelir kayıpları da yaşandı. Bu noktada birçok tasarruf sahibimize özel kampanyalar hazırladık. Bütçelerini zorlamadan tasarruflarına devam etmelerine yardımcı olduk. Bu arada tasarrufu anlatmaya da devam ettik. Tasarrufun koşullardan bağımsız olarak yapılması gerektiğini anlatmaya çalıştık ve bu dönemde bunun faydalarını da görüyoruz.
Pazarlama iletişiminin değişen çehresi ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Dijitalleşme her alanda altı çok çizilen bir olgu, pazarlama iletişimi bağlamında bunun çok belirleyici etkileri ve dönüşüm kaynağı olduğunu belirtmek isterim. Hatta pandemiyle birlikte 10 yılda gerçekleşecek gelişimin iki yılda gerçekleştiğini görüyoruz. Bu alanda değişen çehre dijital bağlam olarak ele alınabilir.
Dijitalin etkisiyle pazarlama iletişimi alanında en kritik dönüşüm, hedef kitle tanımının derinleşmesinde ve çeşitlenmesinde gerçekleşti bana göre. Bu derinleşmeyle birlikte ürün ve hizmetlerin, geniş ve yüzeysel hedef kitle tanımlarına göre değil, daha mikro düzeyde kitle pazarlama ve iletişim stratejileri ile ele alınması gerekliliğini getirdi. Salt iletişim planlaması bağlamından irdelendiğinde, 2000'lerin başında bir kampanya planlarken televizyon mu ana mecra olsun, gazete mi ana mecra olsun, destek mecra radyo mu olsun soruları ile beraber daha yüzeysel ve sınırlı iletişim araçları ve tek bir iletişim mesajı ile geniş kitleleri hedefliyorduk., Bugün attığımız her bir iletişim adımının ölçümlenebildiği, daha mikro ölçekte hedef kitleleri seçtiğimiz ve onlara özel içeriklerle iletişim mesajlarını çeşitlendirdiğimiz kampanya kurguları hazırlıyoruz. Ölçümlemeyi çok daha gelişmiş bir şekilde yapıyoruz. Maliyet ve etkiyi çok daha sağlıklı analiz edebiliyoruz.
Bu yeni konjonktüre göre iletişim stratejilerimizi daha detaylı ve dijitale de önemli bir pay ayırarak planlamaya başladık. Burada artık insanlar herhangi bir markaya veya ünlü bir karaktere sosyal platformlar aracılığıyla doğrudan ulaşabiliyorlar. Bu durum insanların fikirlerini, görüşlerini, taleplerini ve daha da önemlisi tepkilerini daha kolay beyan etme ve buna yanıt bekleme konusunda talepkar olma eğilimlerini artırdı. Örneğin influencer diye bir kavram hayatımıza girdi ve neredeyse bir mecra gibi algılanıyorlar. Bugün dijital platformlarda varlık gösteren her birey için kalabalıklarla etkileşim kimi zaman bir hobi, kimi zaman bir kariyer yolculuğu hedefine dönüşebiliyor. Kişiler hem mecra hem hedef kitle haline geldi. Dolayısıyla bir markanın pazarlama ve iletişim stratejisini kurgularken kişilerin ilgi alanları, deneyimleri, hayata bakışlarını iyi anlamak ve markayla temas kurdukları her alanı yönetebilir olmak bizim için önemli hale geldi. Markanız hakkında ne kadar pozitif gündem oluşturursanız, organik bir biçimde konuşulmasını sağlarsanız pazarlama iletişiminde daha başarılı olursunuz.
Kendinizi tanıtabilir misiniz?
Kendim için reklam ve iletişim tutkunu diyebilirim. Üniversitede yaptığım reklam ve pazarlama iletişimi bölüm tercihiyle başladı her şey. Eğitim alarak başladığım yerden de mesleğimi deneyimle zenginleştirerek ve severek sürdürüyorum. 25 yıldır bu mesleğin içerisindeyim. İşin 'mutfak' diye tanımlanan ajans tarafında da çalıştım, kurumsal şirketlerde de önemli deneyimler edindim. Farklı pek çok sektörden ulusal ve uluslararası birçok markanın pazarlama iletişimi süreçlerinde sorumluluklar aldım. Havayolu, FMCG, perakende, finans, tekstil ve daha pek çok sektör ve iş kolunda marka yönetmek, iletişim süreçlerini tasarlamak, hedef profilleri derinlemesine anlamak hem kariyer yolculuğumu çok renkli hale getirdi, hem deneyimimi zenginleştirdi, hem de farklı konulara, zamanın getirdiklerine ve gelişmelere adaptasyon hızımı artırdı. Bu çeşitlilik bugün önümdeki herhangi bir konuyu daha kolay kavrayabilme ve ona özel çözümler üretebilme kolaylığı sağladı. Mesleğimi çok severek icra ediyorum.
Eklemek istediğiniz şeyler nelerdir?
Nisan ayında BDDK tarafından bizimle birlikte yalnızca altı şirkete lisans verilmesi aslında sektörümüz için yepyeni bir başlangıç. Artık tasarruf finansı şirketleri de tıpkı bankalar gibi denetleniyor. Bir anlamda sektör olarak en çok ihtiyaç duyduğumuz güven ve itibar bu lisanslama süreciyle birlikte sağlanmış oldu.
Artık sektörün daha doğru bilinmesi ve daha fazla insana erişmesi adına bize çok iş düşüyor. Bu yalnızca Birevim'in değil, sektördeki tüm markaların ortak amacı ve biz bunu marka hedeflerimizin bile ötesinde görüyoruz.
Tasarruf finansmanı yüzyıllardır uygulanan bir yöntem. Bugün başta Almanya olmak üzere Avrupa'da 12 farklı ülkede adı farklı olsa da bu yöntem kullanılıyor. Almanya'da yılda 1 buçuk milyon kişi tasarruf finans yöntemiyle birikimlerini gerçekleştiriyor. Yapı Tasarruf Sandığı sistemlerinde 29 milyon sözleşmeye ulaşmış durumdalar ve tasarruf sandığında 2021 yıl sonu itibarıyla 919 milyar Euro bulunuyor. Türkiye'de tasarrufa en çok ihtiyaç duyan genç nüfus oranının Almanya'ya hatta Avrupa'ya kıyasla daha fazla olması ve genç nüfus oranının Avrupa'da giderek azalması sebebiyle sektörümüz, ilerleyen dönemlerde Türkiye'de çok daha fazla gelişim gösterecek.
Üstelik tasarrufların kurumsal bir tasarruf yöntemi ile kayıtlı bir sisteme alınması aynı zamanda milli ekonominin güçlenmesine de çok büyük katkı sunacak. Tasarrufları güçlü olan ülkeler bugün finansal anlamda dışa bağımlılıkları olmayan ve kendi kendine yetebilen ülkeler. Bu noktada bizim de tasarruflarımızı kurumsal bir sistem içerisinde, bir hedefe yönelik ve sürdürülebilir bir biçimde yapmamız gerekiyor. Çünkü bireysel tasarruf hem sürdürülebilir değil hem de hedeften yoksun olduğu için birikiminize değer kaybettirebiliyor. Tasarruf finansman sistemi ise insanların bir araya gelerek, birlikte tasarruf ettiği bir yöntem olduğu için toplam vadenin yarı zamanından çok daha az bir sürede hedef tasarrufuna erişmiş oluyor. Birlikte tasarruf yöntemiyle, 120 aya varan vadelerde, 6. ay itibariyle hedeflenen gayrimenkul ya da araca sahip olunabiliyor.