Enerji ve Tabii Kaynaklar eski Bakanı Berat Albayrak, sondaj filosu kurarak Karadeniz, Doğu Akdeniz ve Ege'de doğal gaz ve petrol arama faaliyetlerini başlatmıştı. Albayrak döneminde satın alınan sondaj gemileri ile Türkiye Karadeniz'de büyük doğal gaz keşifleri gerçekleştirdi. Yine Albayrak döneminde hayata geçirilen 'Milli Enerji ve Maden Politikası Strateji Belgesi' kapsamında belirlenen birçok yerde yapılan çalışmalarla petrol, bor ve altın gibi keşifler yapıldı. Albayrak, Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin denklem dışında bırakılmak istenmesine de karşı çıkarak, Doğu Akdeniz'de hidrokarbon faaliyetleri için ülkelerle barışçıl çözüm görüşmeleri gerçekleştirmişti. Albayrak'ın temas kurduğu ülkelerden biri de İsrail'di. İsrail gazının Avrupa'ya Türkiye üzerinden aktarılması için görüşmeler yapılırken, daha sonra bu görüşmeler sekteye uğradı. Başkan Erdoğan, Körfez ziyareti dönüşünde, İsrail ile yeniden bu konunun görüşüleceğini söyleyerek, ilk adımın Berat Albayrak döneminde atıldığını hatırlattı. Erdoğan'ın işaret ettiği dönemi Berat Albayrak, 'Burası Çok Önemli' isimli kitabında satır satır anlatmıştı. İşte Albayrak'ın kaleminden İsrail ile yapılan görüşme ve milli enerji hamlesinin detayları...
3 KRİTER ÜZERİNDE ÇALIŞILDI
Albayrak, 'Burası Çok Önemli' isimli kitabında yer alan 'Enerji ve Maden Diplomasisi' başlıklı kısımda Türkiye'nin bölgedeki en uzun siyasi istikrara sahip ülke olduğuna vurgu yaparak, "Türkiye, Akdeniz'den Karadeniz'e, Ortadoğu'dan Orta Asya'ya dünyada hidrokarbon rezervlerinin yarısından fazlasının bulunduğu bir coğrafyanın merkezindeki konumuyla, güçlü enerji altyapısıyla, 7 doğalgaz ve 2 petrol uluslararası boru hattı, LNG, FSRU ve Gaz Depolama kapasitesiyle, doğal kaynakların tüketim noktalarına ve pazar ülkelere yakınlığıyla, dünyadaki en önemli ve en güvenilir iş ortağı konumunda bulunuyor." ifadelerini kullanıyor.
Albayrak, diplomasi yürütürken 3 kriter üzerinde durduklarını belirterek, o kriterleri şöyle sıralıyor:
- Enerji Arz Güvenliği'ne fayda sağlamalı
- İki ülkenin menfaatine olmalı
- Bölgesel barışa katkı sunmalı
ALBAYRAK'IN BASİT AMA ETKİLİ STRATEJİSİ: KAZAN-KAZAN
Albayrak, o dönem gerçekleştirdikleri tüm görüşmelerde basit bir yol izlediklerini belirterek, çözümün 'kazan-kazan' stratejisinden geçtiğini belirtiyor. Albayrak, "Ülkemize ve diğer paydaşlara fayda sağlamayacak hiçbir işbirliği ve proje içinde olmadık." diyor.
"AVRUPA'NIN VE BÖLGENİN ARZ GÜVENLİĞİ TÜRKİYE'DEN BAŞLAR"
"Avrupa'nın ve bölgenin enerji arz güvenliği Türkiye'den başlar." diyen Albayrak, Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon faaliyetlerinde Türkiye'nin denklem dışında bırakılmasını reddettiklerini belirtiyor. Albayrak, Türkiye'siz bir formülün yaşama şansı olmadığını kitabında şu ifadeler ile net şekilde ortaya koyuyor:
Türkiye yalnızca bir coğrafi bölge değil, aynı zamanda Doğu ve Batı'yı birbirine bağlamanın ötesinde çok daha büyük bir misyona ve vizyona sahip.
Türkiye, bölgedeki siyasi istikrarın da temel unsurudur. Dolayısıyla, diğer her konuda olduğu gibi enerji konusunda da ülkemizi dışarıda tutmaya çalışan, ülkemize yan roller biçen hiçbir denklem ve paradigma hem siyasi açıdan hem de ticari açıdan uzun vadede hayatta kalma şansına sahip değildir.
"TÜRKİYE, DOĞU VE BATI ARASINDA DOĞAL BİR ENERJİ KÖPRÜSÜDÜR"
Albayrak, Doğu ve Batı arasında Türkiye'nin konumundan daha güçlü bir konum olmadığını aktararak, "Türkiye, Doğu ve Batı arasında doğal bir enerji köprüsüdür. Diğer ülkeler kısa ve orta vadede farklı alternatifler ve farklı denklemler üzerinde çalışsalar da dönüp gelecekleri noktanın burası olduğunu çok net bir biçimde biliyorlar." şeklinde çarpıcı ifadeler kullanıyor.
"ENERJİ DİPLOMASİSİNİN TEMELİ: BARIŞ VE İSTİKRAR"
Albayrak, bölgedeki istikrarsızlığa dikkat çekiyor. Enerji çalışmalarının istikrarsızlığı daha fazla körükleyeceği fikrine karşı çıkarak, aslında barış ve istikrar için bir temel oluşturulmasının hedeflenmesi gerektiğini söylüyor.
Albayrak, 'Burası Çok Önemli' isimli kitabında bu konuya şöyle bir parantez açıyor:
Bölgemizde doğal kaynaklar açısından zengin ama siyasi olarak istikrarsız ülkeler var. Bu ülkelerdeki çatışmaları körüklemek ya da izlemek yerine çözüm odaklı işbirliğini ön planda tutan yaklaşımlar geliştirilmelidir.
Türkiye bu anlamda barışı ve istikrarın tesisini mümkün kılan yapılar inşa edilmesi için çaba sarf etmiştir.
Sonuç olarak yine aynı şeyi söylemek istiyorum: Yürüttüğümüz enerji diplomasisinin temelinde enerji kaynaklarının ihtilaf ve çatışmaların kaynağı değil, aksine barış ve istikrarın kaynağı olabileceği paradigması vardı.
BAŞKAN ERDOĞAN'IN, 'İLK ADIM BERAT BEY DÖNEMİNDE ATILDI' DEDİĞİ GÖRÜŞMELERİ ANLATTI
Başkan Erdoğan, Körfez ziyaretleri dönüşünde gazetecilerin, "İsrail medyası son günlerde Netanyahu'nun bu ziyaretine ilişkin değerlendirmeler yapıyor. Masada İsrail'in doğal gazının Akdeniz'den Türkiye üzerinden Avrupa'ya arzı söz konusu. Bu anlamda Türkiye ile bir anlaşma yapacaklarını söylüyorlar. Türkiye'deki doğal gaz sıvılaştırma tesisleri de onların bayağı ilgisini çekiyor çünkü kapasite çok yüksek. Türkiye'nin bu gazı Avrupa'ya ulaştırması, aynı zamanda onlar açısından, Avrupa açısından da önemli. Avrupa doğal gaz arzı noktasında Rusya ve İran istikrarsızlığı nedeniyle sıkıntı yaşıyor. Bunun bir avantaj olacağı, Türkiye açısından da bir avantajı olacağı İsrail medyasında gündemde. Buna ilişkin değerlendirmeniz olur mu?" şeklindeki sorusuna, "Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Berat Bey'in döneminde böyle bir adım atılmıştı. O adım kesintiye uğradı. Şimdi ise bu atacağımız adımla ilk defa Netanyahu ile bir temas kuruyoruz. Temennim odur ki bu gelişme, Türkiye-İsrail ilişkilerinde çok daha sıcak bir dönemin başlangıcı olsun." yanıtını vermişti.
Erdoğan'ın işaret ettiği İsrail ile ilk adım görüşmesini Berat Albayrak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı döneminde yapmıştı. Albayrak, o süreci şöyle anlatıyor:
Bakanlığımız döneminde bölgemizde enerji ticareti açısından en güncel ve önemli görülen konu Doğu Akdeniz'de İsrail tarafından keşfedilen doğalgazın Avrupa'ya taşınmasıydı. İki ülke arasındaki ilişkilerin durumu ve Rum kesiminin tutumu nedeniyle bu gazın Avrupa'ya taşınması için "Türkiye'siz" rotalar çalışılsa da, bu kapsamda toplantılar anlaşmalar yapılsa da, farklı rotalar üzerinden Doğu Akdeniz doğalgazının Avrupa'ya taşınması fikrinin başarıya ulaşmasının imkânsıza yakın olduğunu dönemimizde defaetle dile getirdik.
İLK GÖRÜŞME 23.DÜNYA ENERJİ KONGRESİNDE
Ekim 2016'da, 23. Dünya Enerji Kongresi'ne ev sahipliği yaptığımız dönemde kongre katılımcılarından İsrail Enerji Bakanı Yuval Steinitz ile yapmış olduğumuz görüşmenin ikili ilişkiler açısından önemli olduğuna inanıyorum. Bu görüşme normalleşme sürecinin başlamasının ardından iki ülke arasındaki bakanlar düzeyinde ilk resmi toplantı olmuştu.
Karşılıklı olarak iki ülke toplumunun ve vatandaşlarının yararına olacak projeleri somut hale getirmek için beyanlarımızı bildirdik. Başta enerji sektörü olmak üzere ekonomi alanındaki işbirliği başlıklarını da görüştük.
İSRAİL'DEN TÜRKİYE'YE DOĞAL GAZ İHRACATI KONUŞULDU
İsrail'den Türkiye'ye doğalgaz ihracatı konusunu konuştuk. Biz ve İsrail tarafı Doğu Akdeniz havzasında huzur ve refahın tesisi için enerji kaynaklarının önemli bir potansiyeli olduğunu vurguladık.
MISIR VE KIBRIS VURGUSU
Albayrak, Doğu Akdeniz'deki hakça dağıtım ve 'kazan-kazan' konusunda Kıbrıs'ı da savunmayı ihmal etmediklerini belirtiyor. Albayrak Mısır ve Kıbrıs konusuna vurgu yaparak, "İsrail gazının ardından, Mısır ile diyalog, Kıbrıs'ta sorunun her iki tarafın da menfaatine olacak şekilde çözümlenmesi, İsrail ile Türkiye arasında kurulması planlanan hatta, iki ülkenin doğalgazının da dâhil edilebileceği konularını konuştuk." ifadelerini kullanıyor.
ENERJİNİN OLİMPİYATLARINA EV SAHİPLİĞİ YAPILDI
Albayrak, Türkiye'nin enerji konusunda denklem dışı bırakılmaması ve hep merkezde kalması için enerji organizasyonlarının Türkiye'de düzenlenmesine de önayak olduklarını belirtiyor.
Albayrak, "Sektördeki tüm paydaşlarımız ve sivil toplum kuruluşlarımızın katkısı ile "Enerji'nin Olimpiyatları" olarak adlandırılan iki büyük organizasyonu Türkiye'de gerçekleştirdik. Bunlardan ilki 2016 yılındaki Dünya Enerji Kongresi'ydi. İkincisi ise 2017 yılında ev sahipliği yaptığımız Dünya Petrol Kongresi oldu. Çok sayıda devlet başkanı, onlarca bakan, dünyanın en büyük enerji şirketlerinin yöneticileri ve karar verici konumda olan profesyoneller enerjinin geleceğini, petrolün ve hidrokarbon kaynakların geleceğini İstanbul'da konuştu. Türkiye'nin enerjideki potansiyelini, hedeflerini, stratejilerini burada bizden dinlediler." diyor.
GÖRÜŞMELER MEYVELERİNİ VERİYOR
Albayrak, Türkiye'nin enerjideki stratejisi ve görüşmelerinin uzun vadede meyvelerini vereceğini kitabında da vurgulayarak şu ifadeleri kullanmıştı:
ABD'den Katar'a, Cezayir'den Nijerya'ya, AB'den Mısır'a, Güney Amerika'dan Özbekistan'a, Afrika'dan Pakistan'a birçok bölge ve ülkede enerji ve maden alanında ülkemizin ve paydaşlarımızın ortak menfaatine hizmet edecek çok sayıda görüşme ve işbirliğine imza attık. Bu manada ekilen tüm bu tohumların önümüzdeki yıllarda hem diplomatik hem de ekonomik anlamda çok güzel meyveler vereceğine tüm kalbimizle inanıyoruz.