Çevreci bir ulaşım ağı sağlamak amacıyla hazırlanan "Sürdürülebilir ve Akıllı Hareketlilik Stratejisi ve Eylem Planı" kapsamında "Hareketlilik Merkezi Tasarım Rehberi" oluşturulması için Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile YTÜ işbirliğinde 1 Nisan 2021'de çalışma başlatıldı.
Harita, ulaştırma ve çevre mühendislerinden oluşan 25 kişilik ekibin geçen yılın aralık ayı sonunda tamamladığı çalışmayla yenilikçi, çevreci, paylaşımlı ve elektrikli ulaşım araçlarının bir araya geldiği, bisiklet ve skuter yollarının entegre edildiği hareketlik merkezlerinin çerçevesi çizildi.
Rehberin; daha çevreci, entegre ve erişilebilir ulaşıma katkı sağlayarak başta yerel yönetimler olmak üzere ülke genelinde hareketlilik merkezlerini inşa edecek ilgili tüm kurum ve kuruluşların başvuracağı bir kılavuz olması amaçlanıyor.
Rehberin detaylarını paylaşan proje koordinatörü ve YTÜ Makine Fakültesi Endüstri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Umut Rıfat Tuzkaya, sürdürülebilirliği ve akıllı ulaşımı ön plana alan bir hareketlilik stratejisi belirlemeye ve eylem planı oluşturmaya karar vererek çalışmalara başladıklarını söyledi.
"ÇEVRE KİRLİLİĞİNİ AZALTMAYA DESTEK OLACAK"
Stratejileri belirlemek için birtakım alt başlıklar oluşturduklarını anlatan Tuzkaya, şunları kaydetti:
"İllerin mevcut durumlarını, hareketliliğe dair hangi durumda olduklarını bir indeks çalışmasıyla ölçtük. İlk başlığımız 'Sürdürülebilir ve Akıllı Hareketlilik İndeksi' çalışması oldu. Çağımızda paylaşımlı araçlar ve nesnelerin interneti birleşerek tek bir hizmete dönüştü ve çalışmalarımızın içinde ulaşım hizmetleri için 'Entegre Veri Yönetim Sistemi' dediğimiz bir başlık daha oldu. 'Stratejik Plan'ın kendisi üçüncü başlık. Son başlığımız ise 'mobilite hub' yani hareketlilik merkezleri."
Hareketlilik merkezlerinin çevrenin korunmasına doğrudan etki edebilecek bir mantıkta oluşturulduğunu belirten Tuzkaya, şöyle devam etti:
"İnsanlar imkanları varsa toplu taşımayı kullanmayıp kendi aracıyla daha konforlu bir yolculuk yapmaya çalışıyor. Biz bu hareketlilik merkezileriyle insanların 1-2 kilometre uzaklıktaki toplu taşıma noktalarına bisiklet, skuter gibi araçlarla ulaşmalarını, toplu taşıma araçlarını kullanmalarını ve indikleri noktada tekrar bir bisiklet ya da skuter gibi araçlarla gitmek istedikleri noktaya varmalarını sağlamak istiyoruz. Araçla bu noktaya gelip toplu taşımayla devam etmek de mümkün. Elektrikli araçları, paylaşımlı araçları, bunların hepsini bir araya getirebildiğimiz takdirde insanlar daha çevreci, sıfır emisyonlu ya da elektrik enerjisi ile çalışan araçları kullanarak çevre kirliliğini azaltmaya destek olacak."
3 FARKLI BOYUTTA HAREKETLİLİK MERKEZİ
Makro, mezo ve mikro olmak üzere 3 ana sınıfta, her birinin içinde de 2-3 alt sınıf bulunan hareketlilik merkezi tipleri belirlediklerini kaydeden Tuzkaya, makro ölçektekilerin yüksek aktivite, aktarma ve çekim merkezleri olduğunu, mezo ölçektekilerin koridor ve bağlayıcı merkezler fonksiyonunu yerine getirdiğini, mikro ölçektekilerin ise sadece belirli bir bölgenin, bir semtin, bir mahallenin ihtiyacı boyutunda planlandığını bildirdi.
Makro boyuttaki hareketlilik merkezlerinde otoparkların da bulunacağını vurgulayan Tuzkaya, "Aracımı park edeceğim, oradan toplu taşıma ya da mikro taşıma araçlarına geçeceğim. Bu, hastanenin civarı olabilir, stadyum olabilir, bir ilin içindeki merkez ilçe olabilir. Örneğin, İstanbul'da Üsküdar, Eminönü gibi yerlerde büyük ölçekli hareketlilik merkezleri olabilir." diye konuştu.
Yerel yönetimlerin, farklı ölçeklerdeki hareketlilik merkezleri için belirledikleri parametrelerin yer aldığı kılavuzdan yararlanabileceğini belirten Tuzkaya, rehberde, "hub" dedikleri noktaların ne şekilde kurulacağı, işletme modelinin nasıl olacağı ve içinde hangi donatıların yer alacağı gibi bilgilerin ve her türlü detayın bulunduğunu dile getirdi.
Hesaplamalarına göre, projeyle devreye alınan her bir hareketlilik merkezi sayesinde trafik kaynaklı hava kirliliği ve karbon salımından yıllık ortalama 50 bin ile 112 bin lira arasında fayda elde edilmesinin beklendiğini aktaran Tuzkaya, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bir hub içinde belirli bir otopark alanı yarattık, oraya insanlar akaryakıtla çalışan araçlarını bıraktı, toplu taşımaya geçti ve yoluna devam etti ya da aracına binip oraya gelmek yerine skuter ile geldi. Ortalama 100 araçlık bir otopark olduğunu düşündüğünüzde siz bu kadar aracı o gün 1-2 saat trafikten almış oluyorsunuz. Bu merkezlerle akaryakıtlı araçlara ciddi anlamda bağımlılığı azaltmış olacağız. Olay, mikromobiliteye, yaya ya da kısa mesafe araç kullanımına dönecek. Uzun mesafelerde raylı sistem ya da diğer toplu taşıma araçları kullanarak karbon miktarını azaltmaya ciddi anlamda katkı sağlayabileceğiz. Bunun sayısı çarpan etkisiyle daha da artmış olacak."