Üretim, tüketim ve imha zincirinin kontrol altında tutulması gerektiğini belirten Kurum, BM çevre programı kapsamında 'Barselona Sözleşmesi' gibi sözleşme yapılmasının kaçınılmaz olduğunu kaydetti.
Akdeniz'deki kirlilik, biyoçeşitlilik kaybı, yabancı türlerin varlığı ve iklim değişikliğinin ele alındığı, 'Barselona Sözleşmesi' olarak isimlendirilen, 'Akdeniz'in Kirlenmeye Karşı Korunması Sözleşmesi'nin 22'nci Taraflar Konferansı'nda (COP 22) 3'üncü gün oturumları başladı. COP 22 Bakanlar Oturumu açılışında konuşan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, 2 gün önce başlayan toplantılarda, mavi Akdeniz'in geleceği adına birçok tematik kararı görüşüp, değerlendirdiklerini söyledi. Toplantılar sonrası Antalya Bakanlar Deklarasyonu'nun oylamaya sunulacağını açıklayan Bakan Kurum, gençlerin de bildirgeyle deklarasyona katkıda bulunduklarını kaydetti.
21 ÜLKE VE 520 MİLYON NÜFUS
Avrupa, Afrika ve Asya kıtalarıyla çevrili Akdeniz'in, yüzyıllar boyunca insanlık tarihinin buluşma noktası olduğunu, dünya tarihine yön veren önemli medeniyetlere beşiklik yaptığını anlatan Bakan Kurum, "21 ülke ve 520 milyon nüfusa ev sahipliği yapan Akdeniz, 11 bin 700'ü endemik olmak üzere 25 bin bitki türüne, 17 binden fazla deniz türüne yuva olmaya devam ediyor. Yüzyıllardır böylesi zenginliği yüreğinde saklayan Akdeniz'imizi iklim değişikliği ve çevre kirliliğine karşı korumak için bir aradayız" dedi.
Akdeniz Havzası'nın iklim değişikliği, kirlilik, biyoçeşitlilik kaybı ve yabancı türlerin baskısı altında olduğuna değinen Bakan Kurum, "Bu noktada, Akdeniz'de yaşanan bu sorunları çözmek için belirleyeceğimiz yol haritasının çok önemli olduğunu özellikle vurgulamak isterim. Bu anlamda alacağımız her karar, ortaya koyacağımız her fikir, Akdeniz'imiz ve ortak evimiz dünyamız için bir milat, bir dönüm noktası olacaktır" diye konuştu.
'EN KIRILGAN BÖLGELERDEN'
Bugün tüm devletlerin 4 temel meselede; kitlesel göçler, terör, pandemi, çevre ve iklim değişikliği sorunlarına çözüm bulma adına stratejiler geliştirdiğini ve hayata geçirdiğini dile getiren Kurum, "Akdeniz havzası, iklim değişikliği açısından en kırılgan bölgelerden biridir. Ülkelerimiz, iklim değişikliği nedeniyle sıklığı ve şiddeti giderek artan seller, orman yangınları ve kuraklık gibi büyük felaketler yaşıyor. İklim değişikliği nedeniyle yaşanılan bu olumsuzluklar ekonomik açıdan büyük kayıplara sebep oluyor" dedi.
'DENİZ SEVİYESİ 20 YILDA 6 SANTİMETRE YÜKSELDİ'
'Akdeniz Değerlendirme Raporu'na göre Akdeniz'de iklim değişikliğine bağlı olarak deniz seviyesinin, son 20 yılda 6 santimetre yükseldiğine işaret eden Kurum, şöyle konuştu:
"Deniz seviyesindeki bu yükselmenin kıyılara ve kültürel miras alanlarına zarar vereceği öngörülüyor. Deniz suyu sıcaklığındaki artış, deniz ekosistemlerini olumsuz etkiliyor. Nitekim ülke olarak, sadece 2021 yılında, iklim değişikliği nedeniyle 3 olay yaşadık. Bunlardan ilki, şu anda bulunduğumuz Antalya ve Muğla başta olmak üzere farklı bölgelerimizde çıkan orman yangınlarıdır. Bu yangınlarda 150 bin hektarlık ormanımızı, binlerce canlımızı kaybettik. Diğer ikisi, özellikle ülkemizin kuzey illerinde meydana gelen sel felaketleri ve Marmara Denizi'ni kaplayan müsilaj sorunudur."
'HERKESİN ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMASI ŞART'
Tablonun, Akdeniz özelinde iklim değişikliğiyle mücadele tedbirlerinin geliştirilmesinin önemini ve aciliyetini gösterdiğini anlatan Kurum, "Sadece Türkiye'nin değil tüm ülkelerin maruz kaldığı bu krizlerin sorumlusu bellidir. Son 200 yılda özellikle gelişmiş ülkelerin, havayı, suyu, toprağı hoyratça kullanarak büyümeleri ve aşırı tüketim nedeniyle bu krizlerle karşı karşıyayız. Küresel adaletin yeniden tesis edilmesi için, herkesin ama en başta dünyamızın içine düştüğü bu iklim krizine neden olanların elini taşın altına acilen, ivedi bir şekilde koyması şarttır" dedi.
Bakan Kurum, burada alınacak her karar ve birlikte yürütülecek her çalışmanın, sadece 21 ülkenin değil 192 ülkede yaşanan sorunlara birer reçete olacağını dile getirerek, "Bu noktada Türkiye'de, bir Bölgesel Aktivite Merkezi'nin kurulmasının, özellikle Akdeniz Çanağı'nın geleceği için olumlu katkılar sağlayacağına inanıyoruz. Biz buna talibiz. Bölgesel Aktivite Merkezi'nin kurulması için tüm dostlarımızın desteğini ve katkılarını bekliyoruz" dedi.
SIFIR ATIK PROJESİ
Türkiye'nin en büyük çevre hareketi olarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan himayesinde yürütülen 'Sıfır Atık Projesi'nin 2017'de başlatıldığını belirten Bakan Kurum, şunları söyledi:
"İklim değişikliğiyle mücadelemizin önemli bir ayağı olan bu projeyle bir taraftan doğal alanlarımızı korurken diğer taraftan ülkemizin ekonomisine katkı sağlıyoruz. 'Sıfır Atık Mavi Hareketi' ile deniz kirliliğiyle mücadele ediyoruz. Bu kapsamda yürüttüğümüz çalışmalarla 485'i Akdeniz'de olan mavi bayraklı plaj sayımızı 519'a çıkardık. İspanya ve Yunanistan ile birlikte en çok mavi bayraklı plaja sahip olan ülkelerden biriyiz. Ekolojik koridorlarımızla millet bahçelerimizle korunan alanlarımızla ve ormanlarımızla yutak alanlarımızı artırıyoruz. Bugün 19 Özel Çevre Koruma (ÖÇK) bölgemizden 12'si, dünyanın en güzel koylarının yer aldığı Ege ve Akdeniz bölgelerinde yer alıyor. Tüm bu alanlarda biyolojik çeşitliliğin korunmasına yönelik bilimsel çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz."
Akdeniz'deki flora-fauna ve habitatları, kıyı ve deniz ekosistemlerini korumak ve geliştirmek için daha fazla bilimsel çalışmalar yürütülmesi, çevreye duyarlı yönetim sağlanması gerektiğini belirten Bakan Kurum, özellikle Covid-19 sonrası değişen dünyada, tek kullanımlık ürün tüketiminden kaynaklı deniz çöpü artışıyla mücadelenin, büyük önem arz ettiğini de söyledi. Kurum, "Bu noktada üretim, tüketim ve imha zincirinin tümünü kontrol altında tutmamız gerekiyor çünkü ne yazık ki deniz çöpleri ve özellikle tek kullanımlık plastikler denizlerimizin, deniz canlılarımızın geleceğini tehdit ediyor" dedi.
BM'YE 'SÖZLEŞME' ÇAĞRISI
BM çevre programı altında, 'Barselona Sözleşmesi' gibi bir sözleşme yapılmasının kaçınılmaz gerçek olduğuna değinen Bakan Kurum, "Türkiye olarak tüm dünyanın taraf olacağı bu sözleşmenin hayata geçirilmesini destekleyeceğimizi hatta ilk taraf olan ülkelerden biri olacağımızı özellikle belirtmek isterim. Türkiye olarak, sözleşmenin sekretaryasına da İstanbul'da ev sahipliği yapmaya hazırız. COP 22 kapsamında, ülkemiz, 2 yıllığına Barselona Sözleşmesi'nin Sekretaryasının Büro Başkanlığı görevini İtalya'dan devraldı. Önümüzdeki 2 yıllık süreçte, hepimizin ortak değeri olan Akdeniz için çalışmalarımızı kararlı bir şekilde yürüteceğiz" dedi.
Bakan Kurum'un konuşması öncesinde de toplantıya katılanlar, aile fotoğrafında bir araya geldi.