ASO'nun Meclis, 2'nci ve 3'üncü OSB Müteşebbis Heyet Müşterek Toplantısı, Oda'da gerçekleştirildi. Toplantı öncesinde, Hacettepe Üniversitesi ASO 1. Organize Sanayi Bölgesi Meslek Yüksek Okulu Öğretim Üyesi Şener Karabulut, Odanın koordinasyonunda uygulanan Dijital Mesleki Eğitim Projesi (DigiVET) hakkında meclis üyelerine bilgi verdi.
Ardından toplantının açılış konuşmasını yapan Ardıç, yatırım ortamının iyileştirilmesine ihtiyaç olduğuna dikkati çekerek, para piyasalarında çok fazla düzenleme yapılmasının reel sektörün yatırım kararlarında belirsizliğe yol açtığını söyledi.
Türkiye'nin asıl meselesinin iktisadi gelişme olduğunu belirten Ardıç, "İktisat, kaynak tahsisi demektir. İktisadi gelişme, kaynakları verimli alanlara tahsis etmekle olur. Ülkemizde istikrarlı bir büyümeyi sağlamak için mutlaka verimlilik kavramını merkeze almamız gerekiyor. Türkiye ekonomisindeki birçok sorun verimlilik artışı ile giderilebilir. Günümüzde verimlilik artışının imalat sanayisindeki sürükleyicileri teknolojik ilerleme, dijitalleşme, Endüstri 4.0 dönüşümü ve nitelikli iş gücüdür." dedi.
Ardıç, uzun dönemli gelişme ve refah artışı için anahtar kavramların teknolojik ilerleme ve inovasyon olduğuna değindi.
Sanayicilerin üretmeye devam ettiğini dile getiren Ardıç, "İmalat sanayi üretim endeksi geçen yılın mart ayına göre yüzde 1,4 ve şubat ayına göre yüzde 5,5 yükseldi. Bu şüphesiz ki ülkemizde üreticilerin, biz sanayicilerin başarısıdır. Artan üretimle birlikte ihracatımızı da arttırdık. Son yıllarda gerçekleşen ihracat değerleri, ülkemizin büyümesine katkıda bulundu. Fakat madalyonun diğer yüzüne baktığımızda, ithalatımız da sürekli olarak artıyor ve büyük dış ticaret açıkları veriyoruz." diye konuştu.
Ardıç, Türkiye'nin imalat sanayinin toplam ihracattaki payının yüzde 95 olduğunu söyleyerek, "Bu oran, Cumhuriyet'in ilk yüzyılında tarım ağırlıklı bir yapıdan çıktığımızı, sınai üretimde kat ettiğimiz yolu gösteriyor. Fakat üretimimiz ve ihracatımız düşük ve düşük-orta teknolojili ürünlerde yoğunlaşmış durumda. Yüksek teknolojili ürünlerin ihracatında OECD ülkeleri içerisinde maalesef sonuncu sıradayız. Buradan anlıyoruz ki Cumhuriyet'imizin ikinci yüzyılında kat etmemiz gereken yol, teknoloji ve inovasyon alanındadır." dedi.
Dünya piyasalarının bir süredir canlı olmadığını dile getiren Ardıç, "Buna rağmen biz üreticiler, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletlerine ihracatımızı artırdık. Yeni pazarlara açıldık, ürün çeşitlerimizi arttırdık. Eğer AR-GE'yi de önemli ölçüde artırabilirsek, inovasyon performansımızı yükseltirsek, teknoloji yoğunluğu daha yüksek yerli ürünleri üretebilirsek, çok daha büyük başarılara ulaşacağımız açıktır." ifadesini kullandı.
Ardıç, yüksek teknoloji içeren ürünlerin üretiminde ve ihracatında Türkiye'nin de artış kaydettiğini belirterek, "Son aylarda yüksek teknoloji içeren ürünlerin üretiminde ve ihracatında biz de artış kaydediyoruz. Bu artışı hızlandırmak, teknolojik ilerlemeyi üretimin geneline yaymak için dijitalleşmeyi de sağlamak gerekiyor." diye konuştu.
Rekabetçi ve yenilenmiş bir yatırım stratejisinin süratle geliştirilmesi gerektiğine işaret eden Ardıç, "Bu noktada Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın tedarik zinciri yerlileştirme platformunun yaygınlaştırılması ve tanıtılması gerektiğine inanıyorum. Yatırım teşviklerinin her bir kaleminin etki analizleri yapılarak, gerekirse yeni baştan tasarlanmasını da gerekli buluyorum." ifadelerini kullandı.
Ardıç, yeni kurulacak hükümete, sanayiye katkı yapacak önerilerde bulunarak şunları kaydetti:
"Bunlardan ilki zora düşmüş, yatırımı tamamlayamamış ya da konkordato kararı almış şirketlerin, üretim faaliyetlerini sürdürebilmeleri için yeni mekanizmalar geliştirilmelidir. İkincisi, teknoloji firmalarının geliştirdikleri ürünlerin ticarileştirilebilmesi için gerekli fonların oluşturulmadır. OSB'lere tahsis edilen hazine arazilerinin bir kısmının hazine mülkiyetinde kalmasına devam edilmesi ve bu araziler için yapılacak altyapı harcamalarının kamu tarafından karşılanması suretiyle, kamunun yatırımcıya uzun vadeli kiralaması sağlanabilir. Örnek olarak da turizm yatırımları için hazine arazilerinin yatırımcılara tahsis edilmesi alınabilir. Üstyapı için de uzun vadeli konut kredisi gibi krediler sağlanarak yatırımcının yatırıma başlarken arsa ve bina için ayırdığı önemli bir miktar doğrudan üretime kaydırılmış olur. Bu suretle hem yatırımlar hızlanır hem de yatırım için gerekli işletme sermayesi arsa ve binaya harcanmamış olur. Organize sanayi bölgelerinin yüzde 10-15 gibi belli kısımları iş geliştirme merkezleri haline getirilip alt ve üst yapısı tamamlanmış, düşük kiralı işlikler olarak kendi işini yeni kuran ya da organize sanayi bölgesindeki büyük işletmelerin tedarikçisi olabilecek işletmelere tahsis edilebilir. Böylece bir taraftan yeni girişimciler ortaya çıkarken diğer taraftan da büyük işletmelerin daha uygun tedarik yapmaları sağlanacaktır."
BİLİŞİM VADİSİ'NİN ANKARA'DA DA KURULMASI ÇAĞRISI
Ankara'dan direkt uçuşların artırılması gerektiğine vurgu yapan Ardıç, "Ankara'dan kış aylarında direkt uçabileceğiniz sadece 9 ülke var. Ankara'nın üretme ve katma değer yaratma potansiyelinin çok yüksek olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu potansiyelin ortaya çıkması için ve dünya çapında rekabet gücüne kavuşmak için başkentimizi dünyaya bağlamak gerekiyor. Ankara'dan dünya metropollerine, özellikle Avrupa'ya artacak uçuşlar aynı zamanda Anadolu sanayisini de dünyaya bağlayacaktır." diye konuştu.
Bilişim Vadisi yer seçiminde Kocaeli'nin tercih edildiğinden bahseden Ardıç, "Ankara ülkemizin en iyi üniversitelerini, savunma, elektronik, makine sanayii gibi ileri teknoloji kullanan sektörleri, son derece faal teknokent ve teknoparkları ile Bilişim Vadisi için en uygun şehirdir. Yazılım sektörünün Ankara'da yoğunlaşmış olması, ayrıca nitelikli insan kaynağı, Ankara'nın bu kümelenme için en uygun il olduğunu göstermektedir. Bu kapsamada Bilişim Vadisi'nin Ankara'da da kurulması uygun olacaktır." ifadelerini kullandı.