Canikli yaptığı yazılı açıklamada, "Normalde, yüksek enflasyon ortamlarında ekonomik büyüme yavaşlar, istihdam imkanları daralır, gelir dağılımı kötüleşir. Çünkü yüksek enflasyon yüksek faizleri beraberinde getirir. 2)Yüksek faizler yatırım kararlarını olumsuz etkiler, yatırıma gitmesi gereken kaynaklar risksiz faiz geliri elde etmek için kullanılır. Şirketlerin 'faaliyet dışı gelirleri' büyür. Yatırımlar azalır, büyüme yavaşlar, işsizlik artar. Kendi gelirlerini kendilerinin belirleme imkanı olmayan, toplumun en büyük bölümünü oluşturan dar gelirli ve ücretli kesimin milli gelirden aldığı pay küçülür, gelir dağılımı bozulur. Bunun sonucunda sosyal çalkantılar meydana gelir ve toplum her türlü toplumsal mühendislik operasyonlarına hazır hale getirilmiş olur. Geçmişte Türkiye'de ve bir çok ülkede, enflasyonun yükseldiği dönemlerde yaşanan sosyal ve siyasi kargaşanın nedeni budur" dedi.
YILDIZLI BÜYÜME DEVAM EDİYOR
Canikli, büyümeye ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bugünlerde yüksek enflasyon yaşayan gelişmiş ekonomilerde, daralmayı ve gelir dağılımındaki bozulmayı engelleyemedikleri için hükümetlerin ayakta kalması zorlaşmaktadır. Türkiye ekonomisi, yüzde 80'lere ulaşmış enflasyona rağmen yüksek büyüme trendini istikrarlı bir şekilde sürdürmektedir. 2022'nin 2. çeyreğinde ortaya çıkan yüzde 7.6 oranındaki büyüme oranı, Dünyadaki en yüksek büyüme oranlarından birisidir ve ortaya çıkışı tesadüfi değildir. Türkiye yatırımın finansmanında kullanılan kaynağın (paranın) maliyetini, yani faiz oranını düşük tutarak, yatırımlardaki muhtemel düşüşü engellemiş, Türkiye Ekonomisi yıldızlı büyümesine devam etmiştir. Diğer taraftan, emekliler, ücretliler ve diğer dar gelirli, marjinal tüketim eğilimi yüksek olan gruplara yönelik büyük oranlı maaş artışları yoluyla milli gelirden önemli miktarda kaynak aktarılmıştır. Ayrıca, fiyatı Devlet tarafından belirlenen tarım ürünü fiyatlarındaki reel artışlar, çiftçileri yüksek enflasyonun olumsuz etkilerinden korumuştur. Bu durum aynı zamanda, talep yönlü büyümeyi tahrik eden belirleyici faktörlerden birisi olmuştur. Sonuç itibariyle, ekonomide, teorisi ve pratiği olmayan kısa vadeli yeni bir denklem oluşturulmuş, yüksek oranlı enflasyona rağmen güçlü büyüme performansı kesintiye uğramamış ve gelir dağılımında dar gelirli gruplar aleyhine bir bozulma yaşanmamıştır. Milli gelirdeki artış ve ekonomik büyüme, gelir dağılımı dengesinin sağlanmasını kolaylaştırmıştır."