Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü Hava Yönetimi Daire Başkanı İrde Gürtepe, 5. Uluslararası Jeotermal Enerji Kongresi ve Fuarında (IGC Türkiye 2022) hava kirliliğiyle mücadele için bakanlık olarak 81 ilde 360'dan fazla istasyonla vatandaşın soluduğu hava kalitesini yakından takip ettiklerini söyledi.
Özellikle sanayi, ulaşım ve ısınma gibi tüm kirletici kaynakları şeffaf bir veri tabanında yönettiklerini kaydeden Gürtepe, bu kirliliğin şehirleri ne kadar etkilediğini görmek için hava kalitesi modelleri ve haritaları oluşturduklarını ifade etti.
Gürtepe, elde ettikleri verilerin kirlilikte özellikle ısınma kaynaklarının tüm şehirlerde başı çektiğini gösterdiğini vurgulayarak, "Bütün şehirler için ısınma, hava kirleticileri ve sera gazları açısından oldukça ciddi bir problem. Bunun yönetimi açısından ulusal mevzuatı güncelliyoruz. Özellikle ısınma konusunda kış sezonuna da başlıyoruz. Şehirlerin ısı kaynaklarının oldukça verimli kullanılması noktasında adımlar atmaya çalışıyoruz. Özellikle jeotermal enerjiye baktığımızda diğer tüm fosil kaynaklara nazaran emisyonlar açısından neredeyse sıfır emisyon dediğimiz bir kaynağımız" değerlendirmesini yaptı.
Bu kapsamda kongre kapsamında düzenlenen ısıtma konulu oturumlarını yakından takip edeceklerini ifade eden Gürtepe, özellikle jeotermal kaynakların farklı alanlarda kullanılmasının önemli bir avantaj olduğunu vurguladı.
"TÜRKİYE BİLGİ BİRİKİMİNİ İHRAÇ EDER HALE GELDİ"
Jeotermal Enerji Derneği (JED) Başkanı Ali Kındap da jeotermal enerji sektörünün geleceğinin oldukça parlak olduğunu ve şu an Türkiye'de kurulan tesislerin dünya çapında örnek tesisler bulunduğunu belirtti.
Bu sebeple jeotermal enerjide Türkiye'nin bilgi birikimini dışarıya taşıyan ve ihraç eden bir hale geldiğinin altını çizen Kındap, "Bugün şirketlerimiz Endonezya'da, Kenya'da, Balkan ülkelerinde aktif olarak çalışmakta" dedi.
Kındap, hidrokarbon kaynaklarından, hem iklime etkileri hem de bir politik tehdit aracı haline gelmesi nedeniyle, hızla uzaklaşılması ve yerli kaynaklara dönülmesi gerektiğine işaret ederek, "2053 senesine baktığımız zaman 881 bin gigavatsaat gibi bir enerjide ilave taleple karşı karşıyayız. Bunu karşılayabilmek için yapacağımız önemli adımlardan bir tanesi yenilenebilir kaynakların hızla hayata geçmesi" diye konuştu.
"TÜRKİYE'NİN JEOTERMAL SANAYİSİNDE YARATICI GİRİŞİMCİLER OLMALI"
Transmark Renewables Üst Yöneticisi (CEO) Frederik Kam ise "Türkiye jeotermal enerji sektörünün sunduğu fırsatlardan haberdarız ve Türkiye nitelikli bir jeotermal enerji kapasitesine sahip belki dünyanın en iyi ülkelerinden biri" ifadelerini kullandı.
Ancak hala geliştirilebilecek alanlar olduğuna, madencilik ve petrol alanından alınacak dersler olduğuna değinen Kam, şunları söyledi:
"Türk jeotermal enerji sektöründe patlamayı ve büyümeyi sağlayan ilk unsur tabii ki makul bir jeolojik yapıya sahip olması. Ama tabii ki dünyada başka benzer özelliklere sahip yerler de var. Dolayısıyla bundan daha önemlisi Türkiye'de istikrarlı bir politikanın olması ve enerjinin ülkenin geleceğinin garantiye alınması için değerlendirilmesi. Buradaki kilit rolü oynayan şey ise jeotermal sanayisindeki kişilerin çok yetenekli, nitelikli, çalışkan, girişimcilik ruhuna sahip ve yaratıcı insanlar olmaları."