Turkuvaz Medya tarafından düzenlenen 4'üncü Finansın Geleceği Zirvesi'nde "Bankacılığın Geleceği" paneli gerçekleştirildi. Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı Alpaslan Çakar'ın moderatörlüğünde yapılan panelde, Vakıfbank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih, Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, Akbank Genel Müdürü Kaan Gür ve Garanti BBVA Genel Müdürü Mahmut Akten bankacılık sektörünün 2024 yılını değerlendirirken, 2025 yılı beklentilerini masaya yatırdı. 2024'te finans sektörünün Orta Vadeli Program (OVP) çerçevesinde hareket ettiğini aktaran sektör oyuncuları, "2024 enflasyon, yüksek faiz ve jeopolitik ortamda yaşanan savaşların da etkisiyle zor bir yıldı. Yine de bir büyüme yakaladık. 2025 daha iyi bir yıl olacak. Bireysel borçlanma ve iç tüketimle değil, üretim ve ihracat odaklı bir büyümeyle devam edeceğiz" diyor.
SEKTÖR 30 TRİLYON TL'Yİ AŞTI
Turkuvaz Medya'nın düzenlediği zirvenin sektöre her sene yeni bir vizyon sunduğunu belirten TBB Başkanı Alpaslan Çakar, panelde bankacılık ve finans sektörüne dair değerlendirme yaptı. Yeni OVP'nin dört temel unsur üzerine inşa edildiğini anlatan Çakar, "Bunlar, finansal istikrar, bütçe disiplini, sürdürülebilir cari açık ve yapısal reformlar. Bankacılık sektörü olarak özellikle birinci maddeden yani finans ve fiyat istikrarı üzerinden bütün politikalarımızı o çerçevede oluşturduk" dedi. Yürütülen politikalar ve atılan adımların başarılı sonuçlar verdiğini anlatan Çakar, "Bugün gelinen nokta itibarıyla Merkez Bankası rezervi 160 milyar dolara ulaştı. CDS'ler 253 civarında. Derecelendirme kuruluşları Türkiye'nin notunu artırdı. Türkiye gri listeden çıktı. İç talep yerine dış talep kaynaklı bir büyüme söz konusu, cari açığa bakıldığında yüzde 1'in altına düşmüş durumda" diye konuştu. Bankacılık sektörünün 30 trilyon TL'lik bir büyüklüğe ulaştığını anlatan Çakar, şöyle devam etti: "Toplam gayri safi milli hasılaya baktığımızda bankacılık sektörünün büyüklüğü yüzde 76'ya ulaştı. 18.2 trilyon seviyesinde mevduata sahibiz. Bugün itibarıyla bilanço içerisindeki payı yüzde 60'lar seviyesinde. 15 trilyon TL'lik bir kredi hacmine ulaştık. Toplam bilanço üzerinde yüzde 51 paya sahip. Rasyonel olarak bakıldığında yeterlilik rasyomuz yüzde 18 gibi sektörün sağlıklı bilanço dengesini sağlayabilecek yapıda. Bankacılık sektörü sağlıklı sürdürülebilir ve dengeli bir yapıya sahip."
BIRIKIM ARTMALI
Selektif krediden bahseden Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, "OVP'nin çerçevesini çizdiği selektif yani seçici kredi yatırımı, üretim, ihracat, istihdam ve en nihayetinde de cari açığın azaltılmasına katkı sağlayacak bir anlayışı ifade ediyor. Türkiye'de bankacılık sektörü Avrupa'da ya da Amerika'da büyük bir bankanın aktif büyüklüğüne ulaşamadı. Finans sisteminin büyümesi lazım ama bu büyümeyi reel sektörü büyüterek yapmak çok önemli. Aksi halde kaynaklar ve finans yönetimi belli bir kesimin elinde toplanıp yönetilir hale geliyor. Bu durumda da ülkemizin kaynakları iş yapmaya ve istihdamı artırmaya hevesli kişilerden kayma noktasına gelebiliyor. Son yıllarda önemli adımlar atmış olsak da kredi limitleri bilançoların düştüğü kredi ihtiyacı olmayan firmalara da verilebiliyor. Seçici kredi algısında kaynaklar paradan para kazanmaya yönelik enstrümanlara yönelmekten ziyade gerçekten paraya ihtiyacı olanlara ya da ihracattan para kazanmaya odaklanan kişilere yönlendirmemiz gerekli" diye konuştu. Türkiye'de sermaye birikiminin henüz istenilen seviyede olmadığını aktaran Arslan, sermaye birikiminin gelişmiş ülkelerde yüzde 40'lara çıktığını ancak ülkemizde yüzde 10'larda olduğunu kaydetti. "Ekonomiyi büyütmek için dış dünyanın tasarruflarını ülkemize çekecek bir finans modeli geliştirilmeli" diyen Arslan, bunun da başta turizm ve ihracata yönelik katma değeri yüksek olan üretim ve yatırımları desteklemekle mümkün olduğunu ifade etti. Dünyada ciddi bir para ve tasarrufun olduğunu anlatan Arslan, "Bunu ülkemize çekerek bireyleri borçlandırıcı tüketimi artırıcı bir modelden ziyade geliri artırıcı zenginleşme modeline gitmeliyiz. Girişim eko sistemini büyütmemiz gerekiyor. Gençler ve kadın girişimcileri desteklemeliyiz" ifadelerini kullandı.
600 ŞEHIR DÜNYADA ORTADAN KALKACAK
AKBANK Genel Müdürü Kaan Gür, iklim değişikliği ile ilgili 2050 yılına kadar yapılan hesaplamanın detaylarını aktardı. "İklim değişikliğine ilişkin atılması gereken adımlar atılmadığı takdirde dünya GSMH'nın yüzde 60'ı bize maliyet unsuru olarak dönecek. İnsanlığı nasıl etkileyecek diye baktığımızda 1 milyara yakın ekolojik göç olacak. Tarımda mısır, buğday ve pirinç rekoltesinde yüzde 12 ile 25'e kadar azalacak. Dünyada 600 şehir dünyada ortadan kalkacak" diyen Gür, bu tablo karşısında sürdürülebilirliğin bankalar açısından bir tercih değil zorunluluk olduğunu kaydetti. Sürdürülebilir finansmanda kaynakların önemine dikkat çeken Gür, "Biz yola ilk çıktığımızda 200 milyar lira civarında sürdürülebilir finansmana ulaşmalıyız demiştik bugün itibarıyla bu rakam 350 milyar TL'yi geçti. Kendimize 800 milyar TL hedefi koyduk" açıklamasında bulundu.
KAYNAK GİRİŞİ HIZLANACAK
2024'ün enflasyona odaklanılan bir yıl olduğunu belirten Vakıfbank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih, "Kredi büyümeleri bu politikalarda gelişti. 2025'in faizlerin düşmeye, selektif kredilerin de büyümeye başlayacağı bir yıl olacağını öngörüyoruz" dedi. TL kredilerinde yüzde 20'leri aşan bir büyüme öngördüklerini aktaran Üstünsalih, "2024'te TL kredilerinde enflasyonist olmayan yatırım, imalat ve ihracat odaklı sektörlerde büyüme oldu. 2025'te bu iştah devam edecek" diye konuştu. Üstünsalih, 2024'te yurtdışından temin edilen kaynak tutarının 33 milyar doları aşarak rekor kırdığını söyledi. Kaynak çeşitliliğinde çok önem verdiklerini belirten Üstünsalih, şunları anlattı: "2025'in ilk çeyreğinde de kıta ülkelerindeki kalkınma bankalarının da Türkiye'ye olan iştahını görüyoruz. Biz de 2025'in ilk çeyreğinde ciddi bir kaynak girişi sağlayacağız."
TÜRK BANKALARI ÇOK GÜÇLÜ
Garanti BBVA Genel Müdürü Mahmut Akten, sermaye yeterliliği açısından Türk bankacılık sektörünün çok güçlü bir yapıya sahip olduğunu belirterek, "ABD'de bankaların battığı bu dönemde Türkiye'deki bankaların duruşu sektörün gücünü gösteriyor" dedi. 8-10 yıldır kovid, enflasyon, jeopolitik riskler gibi faktörlerden bankacılık sektörünün diğer sektörlere göre daha fazla etkilendiğini belirten Akten, "Sektör, enflasyona göre daha düşük bir kârlılık sağladı. Geçen sene ilk 10 ayda 408 milyar dolar olan gelir bu sene 308 milyar dolara düştü. Ama büyüyen ve güçlenen bir sektörden bahsediyoruz. BDDK ve Merkez Bankası sektörümüze tüm desteği sağlıyor. Kademeli bir faiz düşüşü ile birlikte bankacılık sektörü de bundan faydalanacak" diye konuştu. Garanti BBVA olarak 2 trilyon TL'nin üzerine nakdi ve gayri nakdi destek sağladığını anlatan Akten, "Biz gelecek için pozitifiz. Tüm dünyada yükselen enflasyon ortamında biz ayrışacağız. Ülkemizin konumu ve dinamik nüfus yapımız Avrupa ve ABD'den ayrıştırıyor. Türkiye yatırım çeken bir ülke. Sürdürülebilirlik ve iklim değişikliğinde attığımız adımlarla çok daha iyi yerlere geleceğiz" dedi.