BİT
MEK tükenmek bilmeyen enerjisi ve yüzünden eksik olmayan gülümsemesiyle çocuklarının idolü; 1000 Çiftçi 1000 Bereket Programı'nın lider çiftçilerinden Ceylan Karaoğlan ile Dünya Kadın Çiftçiler Günü'ne özel bir söyleşi gerçekleştirdik.
Ceylan Hanım bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Bir iş gününüz nasıl geçiyor, gün içinde tarlada/evde neler yapıyorsunuz?
Tire'de çiftçilik yapıyorum. 16 yaşında evlendim. İki kız, bir oğlan çocuğum var. Büyük kızım İstanbul'da hemşirelik yapıyor. Küçük kızım ebe. Oğlum çiftlik işlerinde yardımcı oluyor.
Evlendiğimden bu yana eşimin rahatsızlığı nedeniyle işleri ben yürütüyorum.
Mısır yetiştiriyorum, aynı zamanda büyükbaş ve küçükbaş hayvanlarımla süt üreticiliği yapıyorum.
Ziraat odasına üyeyim ve üç yıl önce başlayan 1000 Çiftçi 1000 Bereket programında lider çiftçilik yapıyorum.
Kadın çiftçi olduğunuz için yaşadığınız zorluklar var mı?
Bizim buralarda kadın erkek demeden herkes işin ucundan tutar, tarlasını ekip biçer. Benim çiftliğimde işleri ben yürütüyorum, bütçeyi ben yönetiyorum.
Bu anlamda bir zorluk yaşamıyorum.
Yetiştirmeyi, ekmeyi, biçmeyi, toprağı seviyorum. Ben kendimi bir iş kadını olarak görüyorum ve işimi en doğru şekilde yapmak için piyasayı, tüm yeni gelişmeleri yakından takip ediyorum. Ziraatla ilgili haberleri, bilgileri en iyi şekilde takip etmek için Ziraat Odası üyesi oldum.
Orada devlet görevlileriyle, mühendislerle, diğer çiftçilerle bir araya geliyorum.
Konuşuyorum, anlatıyorum, sorunları gündeme getiriyorum. Kadın olduğum için 'sen yapma' diyen olmadı hiç. Hatta daha çok yardımcı olduklarını söyleyebilirim.
İnsan ne yapmak istediğini bilince, kararlı olunca, karşısında hiçbir şey duramıyor.
Biraz kendine güvenmekle, kendini öne çıkarmakla ilgili. Başka kadın çiftçilerle de konuşuyorum, bence sadece yapabileceklerine inanmadıkları için geride duruyorlar.
Cargill'in yürüttüğü 1000 Çiftçi 1000 Bereket programı kapsamında yeni teknolojilerden de faydalanıyor musunuz? Çiftçiliği kolaylaştırdığını düşünüyor musunuz?
Daha önceleri büyüklerimizden gördüğümüz gibi yapıyorduk işleri. En çok verim alan komşu ne yapmışsa biz de aynısını yapıyorduk. Ama sonra Cargill'in başlattığı 1000 Çiftçi 1000 Bereket programına katıldım. Program sayesinde çok şey öğrendim. Katıldığım eğitim programları çok faydalı oldu. Mesela Çiftlik Yönetimi eğitimi aldık.
Şimdi bir şirket gibi girdi çıktı ve kar zarar hesaplamalarını sene başında yapıyoruz. Bütçemizi ve harcamalarımızı buna göre ayarlıyoruz.
Program sayesinde teknolojik aletleri de ücretsiz olarak kullanıyoruz. Ekim zamanı tarlanın toprağını dijital olarak analiz ettiriyorum. Toprağın hangi gübreye, ne kadar ihtiyacı olduğunu öğrenip ona göre atıyorum. Bu sayede daha az gübre atar oldum. Ziraat mühendislerine de bir telefonla, bir mesajla ulaşabiliyoruz, sorunumuzu danışıyoruz. İki yıldır tarlamı cep telefonumdan izliyorum.
Susuzluk işareti görünce sulama yapıyorum.
Hastalık görünce mühendislere soruyorum, ona göre ilaç veriyorum. Bu sayede hem sudan hem ilaçtan bayağı tasarruf ettim. Hem daha az kullanıyorum hem de daha çok mısır elde ediyorum.
Teknolojinin çiftçiliği kolaylaştırdığını düşünüyorum. Tarımın ve çiftçiliğin gelişmesi için herkes elinden gelen desteği vermeli. Senede bir gün değil, her gün çiftçileri düşünen, destek olan şirketler çoğalmalı. Verimli topraklarımızı daha bilinçli bir şekilde işlemeliyiz. Bunun için de eğitim ve teknoloji çok önemli. Kadın erkek demeden hepimiz toprağımızı en iyi şekilde işlemeliyiz. Ben çocuklarımı, gelecek nesilleri de düşünüyorum. Bu topraklar bizi binlerce yıldır besliyor ama dikkat etmezsek, toprağımızı temiz tutmazsak, kaynakları tüketirsek daha ne kadar besleyecek?
Program sayesinde artık bunları daha çok düşünüyorum, buna göre üretim yapıyorum.