Çalışma hayatıyla ilgili yasalarımızda işverenler de olduğu kadar işçiler için de çeşitli güvenceler bulunuyor. Yasal güvencelerden birisi de işçilerin çıkartıldıklarında işe geri dönme hakları. Yani işten çıkartılan bir çalışan belli şartlarda aynı işe geri de dönebiliyor, ya da bunun yerine tazminat kazanabiliyor.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 18. maddesine göre 30 ve üzeri işçi çalışan bir işyerinde en az 6 ay kıdemi olan bir işçi çıkartıldığında işe dönme hakkı kazanıyor eğer tekrar işe dönemezse 8 maaşa kadar tazminat da alıyor.
YÖNETİCİ ŞARTI VAR
Bu arada işe iade hakkı tanınanların belli yetkilerle donatılmış yönetici olmaması da isteniyor. Yasalar işyerlerindeki yöneticileri farklı statülerde tarif ediyor. İşveren vekili olarak çeşitli hukuki sorumluluklar üstlenen yöneticiler için bir sınır yok. Yani bir şirkette işveren adına hareket eden ve iş yerinin yönetiminde yer alan kimseler işveren vekili olarak tanımlanıyor. Buradaki tanım geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Yani işveren vekili olarak genel müdür de bu tanıma girerken bir fabrikadaki ustabaşı da vekil sayılıyor. Bu anlamda hukuki sorumlulukları olan işven vekillerinin iş güvencesi bulunuyor. Yani işten çıkartıldıklarında işe iade hakları var. Bu kişilerin eylem ve işlemlerinden patron da sorumlu oluyor.
TÜMÜ YÖNETMEMEK LAZIM
Fakat şirketin bütününü yöneten müdürler ile işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan aynı zamanda işyerinin bütününü yöneten işveren vekilleri için uygulama farklı oluyor. Diğer bir deyişle, bu tür imza yetkisine sahip yöneticiler ve müdürler iş güvencesinden yararlanamıyor ve çıkartıldıklarında işe iade davası açamıyor. Burada görev tanımları önem kazanıyor. Yani genel müdür olmasına rağmen işletmenin bütününü yönetme yetkisi bulunmuyorsa o zaman iş güvencesinden yararlanabiliyor. Ya da bir insan kaynakları müdürünün işe alma ve işten çıkartmaya yetkisi yoksa, o da yararlanıyor. Ya da bu insan kaynakları müdürünün işten çıkartma ya da alma yetkisi olmasına rağmen işyerinin bütününü yönetme durumu yoksa yine yararlanabiliyor. Şirket idarecilerine verilen sıfatlardan çok, yaptıkları iş ve yetkileri önem kazanıyor. Bu durum özellikle çok şubeli büyük şirketlerde ortaya çıkıyor. Örneğin bir bankanın taşrada bir şubesinin müdürü o şubenin tümünü sevk ve idare etmesine rağmen tek başına işten atma ya da alma yetkisi yoksa iş güvencesi hakkından yararlanabiliyor.