Eti Burçak ve WWF-Türkiye işbirliğiyle hazırlanan raporda Türkiye'nin tarım ve gıda üretim yöntemlerine ilişkin sürdürülebilir yaklaşımlar yer alıyor. Küresel iklim kriziyle mücadele ve doğaya uyum konusunda toprak önemli bir role sahip. Türkiye'de yaklaşık 5 milyon hektar arazi tarıma elverişli değil. Tarım topraklarının yüzde 88'i sağlıksız. Organik madde oranı düşük, değeri yüzde 2'nin altında… Sulu tarım alanlarının yüzde 20'si hatalı ve fazla sulamadan ötürü aşırı tuzlandı. Dünya ortalamasının iki katı erozyon yaşanıyor. Oysa toprak, sağlıklı ve üretken ise sürdürülebilir.
Eskişehir'de pilot çiftliklerde toplam 50 dekar tarım arazisinde gerçekleştirilen uygulamaları Eti Gıda İcra Kurulu Başkanı Hakan Polatoğlu, Eti Gıda Pazarlama Grup Başkanı Zeynep Dipçin Akdoğan ve WWF-Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli'nin katıldığı bir basın toplantısıyla tanıtıldı. Çifteler ilçesi Belpınar ve Yıldızören köylerinde toplam 50 dekarlık alanda gerçekleştirilen pilot uygulamada çiftçilere "işlemesiz tarım" tanıtıldı.
Polatoğlu, "Küresel iklim krizi günümüzde tüm gerçekliğiyle karşımızda duruyor. Gezegenimiz ve insanlığın geleceği için iklim değişikliği ile mücadele ederken, aynı zamanda sürdürülebilir bir yaklaşımla gıda güvencesini de sağlamak zorundayız" dedi. Akdoğan "İklim değişikliğinin hem ekolojik hem de ekonomik olarak yıkıcı etkilerini her geçen gün daha fazla görmeye başladığımız bu kritik dönemeçte artık fazla zamanımız kalmadı. Binlerce yıldır bizleri besleyen bu yorgun toprakları korumak ve iyileştirmek için doğanın çalışma ilkeleriyle uyumlu sistemler kurup uygulamaktan başka çaremiz yok. Güzel haber ise topraklarımızı korumamız ve yenilikçi yaklaşımlarla yeniden canlanmasını sağlamamız mümkün" diye konuştu.
Pasinli ise şöyle dedi: Bugün sizlerle, gitgide artan tüm dış etkenlere göğüs geren ama artık yorgun ve yıpranmış olan, gıdamızın kaynağı toprağımız için bir aradayız. Gerek doğal sebepler gerekse de insan müdahalesiyle bize besinlerimizi sunan üst toprağımızı neredeyse sonuna kadar kaybettik. Yanlış uygulamalar sonucu, canlı, yaşayan bir topraktan, ölü ve uçuşan bir toza dönüşmekte topraklarımız. Vakıf olarak benimsediğimiz ve yaygınlaşması için çalıştığımız onarıcı tarım uygulamaları ise toprağımızı korumayı önceliklendiriyor. Bu sayede rüzgarla, yağışla kaybettiğimiz topraklar yerine; yaşayan, bereketli topraklara tekrar kavuşmak, toprağımızın sağlığını sürdürülebilir kılmak mümkün.
İŞLEMESİZ TARIM
· Toprakta su tutumunun artırılması: Toprağın geçirgenliğinin yüksek kalmasını sağladığı için toprak yağmur sularını daha iyi emer. Anız toprağın üstünü örttüğü için de toprağın nemi korunmuş olur. Ayrıca toprak aşırı iklim olaylarından korunur.
· Erozyonun önlenmesi: Anız köklerinin toprağı tutmasıyla yağışların ve rüzgârın toprak yüzeyine verdiği zararı azaltır. Su ve rüzgâr erozyonunun önüne geçer.
Pasinli, Polatoğlu, Akdoğan (Soldan Sağa)
· Toprağın yapısının iyileşmesi ve karbon tutumu: Anız zamanla çürüyerek toprağa gübre olur. Toprak altındaki biyolojik aktivite artar ve organik maddenin inorganik maddeye dönüşüm hızında yavaşlama meydana gelir. Böylelikle toprakta bulunan organik madde miktarı ve karbon tutumu zamanla artar. Bu da toprağın verimliliğini arttırır ve yeni ekilen ürün için avantaj sağlar.
· Ekonomik ve çevresel faydalar: Doğrudan ekimde gübre ve kimyasal ilaç kullanımı azalır. Daha az işleme yapıldığı için işgücü ihtiyacı ve yakıt tüketimi düşer. Ekim tek seferde yapılabildiğinden daha erken yapılabilmesi için zaman kazanılır.