Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, ekonomik sıkıntıların aşılmasında, öngörülebilirliği sağlamanın, serbest piyasa dinamiklerine güvenmenin, kararlı ve sabırlı duruşun anahtar olduğunu belirterek, "Ben bir güven artışı olduğunu ve ilk adımının gerçekleşmeye başladığını görüyorum" dedi. Bankanın 97. kuruluş yıldönümü dolayısıyla açıklamalarda bulunan Aran, kur ve enflasyon üzerindeki baskıyı kolaylıkla çözebilecek durumda olunmadığını söyledi.
ÖNEMLİ BİR TESTTEN GEÇİLDİ
Ekonomik zorlukları aşmanın reçetesini, öngörülebilirliği sağlamak, kararlı ve istikrarlı duruş, serbest piyasa dinamiklerine güvenmek olarak tanımlayan Aran, "Bu konuda da mesafe katetmeye başladığımızı büyük bir memnuniyetle görüyorum. Çünkü mart ve nisan ayları, her şeyin çok hızlı değiştiği bir dönemdi. O günden bugüne ekonomi politikası yönetimi açısından büyük bir değişikliğin olmadığı, sıkı para politikasının korunması suretiyle risklerin yönetilmesinin amaçlandığı bir dönem yaşadık. Buna aşılama konusundaki olumlu gelişmeler de eşlik etti. Okulların yüz yüze eğitime açılacağı konusu net ve güçlü bir şekilde ifade edildi. Cari dengenin daha olumlu seyrettiği bir konjonktürde Merkez Bankası'nın yeniden rezerv biriktirme fırsatı bulacağı bir periyoda geçeceğimizi düşünüyorum. 'Merkez Bankası Başkanı değişince acaba para politikasında bir gevşeme olur mu' endişesi yatıştı. Bu önemli bir test süreciydi, bu süreçten geçer not aldığımızı düşünüyorum. Dolayısıyla ben bir güven artışı olduğunu ve ilk adımın gerçekleşmeye başladığını görüyorum. Burada sabırlı duruşun devam etmesinin çok önemli olduğunun altını çizmek istiyorum" dedi.
FIRSATI KAÇIRMAMALIYIZ
Hakan Aran, enflasyondaki mevcut yüzde 19'luk seviyeye karşın TCMB tarafından yayımlanan Piyasa Katılımcıları Anketi'ne göre ağustosta 12 ay sonrasına ilişkin tüketici enflasyonu beklentisinin temmuza göre düşüş kaydederek yüzde 12.48 olduğunu hatırlattı. Bu iyileşmenin, çok sınırlı olmakla birlikte dikkate değer olduğunu vurgulayan Aran, "Mevcut duruşumuz bozulmaz devam ederse baz etkisinin de katkısıyla enflasyonu bu yılın sonunda yüzde 16, gelecek sene de yüzde 12-13 seviyelerinde görebiliriz. Beklemeden birtakım kararların alınması durumunda; o noktada artık kimse bir reçete veremez, reçete verilemeyecek yerlere gelebiliriz. Bu nedenle ben bu sınırlı iyileşmenin kıymetli olduğunu düşünüyorum. Evet, arzu edilen ölçüde olmayabilir ama sürdürülebilir ve dengeli büyüme ile istihdam yaratılması, faiz oranlarının gerilemesi, üreticinin desteklenmesi, finansman yükünün hafifletilmesi, yeni yatırımların önünün açılması ve olumlu bir iklime dönülmesi konusunda bir fırsat görüyorum. Umarım bu fırsatı bu kez kaçırmayız, iyi değerlendiririz. Fırsatı kaçırmamak, heba etmemek gerekiyor" dedi.
BANKACILIK İNSAN ODAKLI OLMALI
İş Bankası Genel Müdürü Aran, bankacılık sektörünün iyileştirilmesi gereken alanlarına ilişkin ise şu değerlendirmelerde bulundu: "Bankacılık anlayışı daha insan odaklı hale getirilmeli. Çalışanlarımızın ve müşterilerimizin refahını artırmak, istihdam azaltan değil, istihdamı artıran yaklaşımlar benimsemek, müşterilerin işlerinin gelişimine salt finansal açıdan değil, danışmanlık açısından da katkıda bulunmak konusunda bankalar olarak çok şey yapmamız gerekiyor. Bankacılığa, bankalara, bankacılara saygı duyulmasını sağlamamız gerekiyor." İş Bankası'nın, 26 Ağustos 2024'te 100. yılını kutlayacağını hatırlatan Aran, "100. yılda İş Bankası'nı nasıl hayal ettiğine" ilişkin de, "Ben 100. yılda İş Bankası'nı tüm kesimlerin gururla 'Benim Bankam" dediği, üreten, kazanan ve kazandığını toplumla paylaşan geniş bir aile olarak hayal ediyorum. Özel bankalar arasındaki liderliğimizi, bilanço gücümüzü koruyarak, pekiştirerek gelinecek bir 100. yılda, buna yakışır bir 100. yıl bilançosu açıkladığımız, 'Türkiye'nin Bankası' olmaya devam ettiğimiz, tüm paydaşlarımızın 'Benim Bankam' diye sahip çıktığı bir İş Bankası... 100. yıldaki hayalim bu" ifadelerini kullandı.
SORUNLU KREDİLERDE EK RİSK YOK
HAKAN Aran, bankacılık sektörünün aktif kalitesinde bir iyileşme olduğunu, sorunlu krediler tarafında ek bir bozulma ve ilave bir risk görmediğini vurguladı. Sorunların artmadığını, tersine sorunların çözüldüğünü ve o çözümlenen sorunlarla kredilerin yeniden yapılandırıldığını anlatan Aran, "Yapılandırılmış olan krediler, müşteriye işlerinin tekrar kârlı hale gelmesi konusunda önemli bir zaman kazandırıyor. Dolayısıyla vatandaşımıza, vatandaşımızın işine ve kârlılığına yansıması için gereken süreyi ödemesiz bir dönem olarak belirleyip, işinin iyileşme hızına göre taksitleri ayarlayıp, gerçekten sorunun kalmadığı bir noktada anapara ödemelerine başlayacağı bir modelin ortaya konabilmiş olması çok önemli" dedi.
ÖNCELİKLE ÜLKEMİZ KAZANMALI
"HEPİMİZİN menfaati, hepimizin çıkarı ülke ekonomisinin iyileşmesinden geçiyor" diyen Aran, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunun olmadığı durumda kazanan olmaz. Ülkenin kazanamadığı bir yerde, bireysel olarak kazanan birilerinin olacağını sanmıyorum. Bu ülkenin kazanması gerekir. Bunun için de her kurum öncelikle kendi üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeli. Bir banka ise finansman kaynaklarını bu amaçla kullanmalı, bu amaçla müşterisini desteklemeli diye düşünüyorum. Zaten her kurum vazifesini layıkıyla yerine getirirse resim kendiliğinden tamamlanır. İş Bankası olarak bu konuda örnek bir davranış sergilediğimize inanıyorum. Gerek ilk çeyrek bilanço sonuçlarımızda gerek ilk yarıyıldaki sonuçlarımızda bunun böyle olduğunu göreceksiniz."
YÜKSEK FAİZDEN BİZ DE ŞİKAYETÇİYİZ
SENE sonunda enflasyonun yüzde 16'ya ineceği beklentisinde olduklarını ve bunun Merkez Bankası'na faiz oranlarında indirim imkânı sağlayacağını vurgulayan Aran, "Yüksek faiz ortamından bankalar olarak bizlerin de şikayetçi olduğumuzun altını çizmek istiyorum. Biz kredilerimizi ortalama 3 yıl vadeli veriyoruz, öte yandan mevduatın vadesi 1-2 ay civarında" ifadelerini kullandı.