Dünyayı sarsan küresel salgın ülkeler için tarım ve gıda güvenliğinin önemini net bir şekilde daha ortaya koydu. Turkuvaz Medya Grubu'nun amiral gemisi SABAH Gazetesi, 1. Türkiye Çiftçi Zirvesi'nde tarım sektörüyle ilgili tarafları bir araya getirerek bu süreçte oluşturulacak yol haritasına önemli bir katkı sundu. Tarım ve Orman Bakanlığı'nın himayesinde, Koza Altın İşletmeleri, Ziraat Bankası, Cargill, Aynes, Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) ve TARSİM'in sponsorluğunda gerçekleşen zirvede düzenlenen üç oturumda tarım sektörü tüm yönleriyle ele alınrak gelecek vizyonu ortaya konuldu. SABAH Gazetesi Ekonomi Müdür Yardımcısı, Köşe Yazarı Dilek Güngör ile SABAH Gazetesi Ankara Temsilcisi ve Köşe Yazarı Okan Müderrisoğlu'nun moderatörlüğünde düzenlenen özel oturumda soruları yanıtlayan Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli, Türkiye'nin tarımda geldiği son noktayı, pandemide atılan adımları, gıda güvenliği konusunda alınan önlemleri, orta ve uzun vadeli planlarını paylaştı.
IŞIKLARIMIZ HİÇ SÖNMEDİ
Pandemi döneminde çiftçilerimize yönelik hangi tedbirleri aldınız?
Son yüzyılın en büyük salgınını yaşadık. Tarım Bakanlığı'nın ışıkları bu dönemde hiç sönmedi. Türkiye gerçekten çok iyi sınav verdi. Avrupa, ABD ve birçok Asya ülkesinde market rafları boşaldı, yağmalandı. Bazı ürünlerde yüzde 1.500'lere varan talep artışları olmasına rağmen bir problem yaşamadık. Bu dönemde 106 tedbir aldık. Çiftçiye diplomatik pasaport verdik, istediği gibi dolaşarak üretimini, hasadını, ekimini yaptı. Dış ticaret destekleri ile ekstra tohum desteği verdik. Hazine arazilerinde çok ciddi çalışma başlattık. Yazlık ekim-dikim sezonunu kaçırmadık. Bu çalışmalar hem ekonomiye hem de gıda güvenliğine artı olarak döndü.
Bu yıl kuraklık üretimi olumsuz etkiledi. Bu konuda aldığınız tedbirler nelerdir?
2020'de de kuraklık vardı. Yağışlarda yüzde 50 düşüş oldu. Bu yıl da yağış rejiminde 2020'ye göre yüzde 25 gerileme var. Ancak son 20 yılda yaptığımız sulama yatırımları, meteorolojik kuraklığı tarımsal kuraklığa çevirmedi. Bu da depolama sistemlerimiz sayesinde oldu. Sulanmayan alanlarda sıkıntı oldu. Kuraklıktan etkilenen çiftçiye dekarda 151 liraya varan destek verdik. Ürün kaybettik ama üstesinden gelemeyeceğimiz kayıp değil. Stoklarımız ve dış ticaret tedbirleriyle Türkiye gıda güvenliğinde eksiklik yaşamayacak. Ancak değişen bir iklim dönemine girdik. Artık kuraklığı sürekli yaşayabiliriz. Bu konuda en büyük tedbirimiz sulama yatırımları. Bunları hızlandırdık. Son yıllarda sulama yatırım bütçesi 2.5 kat arttı. Gerekli tedbirler aldık. Önümüzdeki dönemde de Türkiye bir problem yaşamayacak. TMO'nun sanayiciye buğday teminini destekliyoruz. Bundan sonra da devam edecek, ekmek fiyatlarında aşırı artışlar olmayacak.
Bu süreçte çiftçilerimize yönelik yeni projeleriniz var mı?
Dünyada bitkisel üretimin yüzde 85'i sözleşmeli üretimle yapılıyor. İlk günden üretici ile alıcı el sıkışıyor. Bizim de sözleşmeli tarımla ilgili yasa tasarımız Meclis'te. Bu modele Türkiye'nin bir an evvel geçmesi lazım. Yasa sonrası ilk etapta yüzde 5-10 sözleşmeli tarıma geçecektir. Bu hem çiftçi, hem tüccar, hem de sanayici yani tüm üretim dengesi açısından çok önemli. Türkiye tarımsal üretimde dünyada ilk 10'da ama gıda üretiminde dünyada ilk 25'te bile değiliz. Sözleşmeli üretim bu sorunu çözecek ana uygulama olacak.
TOHUMDA İHRACATÇIYIZ
Bazı kesimler ithal tohuma bağımlı bir tarım sektörümüz olduğunu söylüyor...
Türkiye'de ortalama 1.000 tohum firmamız var bunun yüzde 940'ı yerli, 42'si yabancı 22'si de yerli-yabancı ortaklığı. Tarlada yerlilik oranı yüzde 96. Yani 100 dönüm tarlamız varsa bunun 96'sı yerli. Türkiye'nin 162 milyon dolarlık ihracatı var. Bu konuda çok başarılı bir ülkeyiz. Kendimizi geliştireceğimiz alanlar var. Anaç tohum geliştirmesinde biraz daha çalışmalıyız. Sebze tohumlarında ithalata bağımlılığımız var. Sebze tohumu için TÜBİTAK ile çalışıyoruz. Türkiye'de tohumla ilgili bir sorun yok, aksine tohum ihracatçısı bir ülkeyiz.
Tarımsal üretimimiz artıyor mu?
Geçen yıl bitkisel üretimde Cumhuriyet tarihi rekorları kırıldı. 11 çeyrektir tarımsa kesintisiz büyüme var. Hububat ve arpa, kayısı, fındık fiyatından memnun olmayan bir çiftçi yok.
TARIM STRATEJİK ÖNEME SAHİP
ZİRVENİN açılış konuşmasını yapan Sabah ve Daily Sabah Reklam Genel Müdürü, Yazılı Medya İcra Kurulu Üyesi Ceyda Uzman, tarım sektörünün stratejik bir öneme sahip olduğunu belirtti. SABAH Gazetesi'nin ülkemizin sürdürülebilir refahına ve başarısına katkıda bulunabilecek tüm çalışmalarda işbirlikçi olduğunu belirten Uzman, Bakan Pakdemirli'ye içinde buğdayın yer aldığı özel bir teşekkür plaketi takdim etti.
GENÇLER TOPRAĞIN ÖNEMİNİN FARKINDA
Gençlere ve kadınlara yönelik ne gibi projeleriniz var?
Dünyada çiftçi yaşı artıyor. Bizde
yaş ortalaması 55 ortalama. Batıda
67-68. Bizim gençlerimizi doğdukları
yerde kalmaya ikna etmemiz lazım.
Bunun için doğdukları yerde doymalılar.
Onları girişimci hale getirmeliyiz.
Gençler toprağın bilincinde.
Kadın ve gençlerin yerinde kalması
çok önemli. Pandemi bunu anlatabilmemiz
için bir fırsat oldu. Okumuş
ama şehirden kaçmayı düşünenler
oldu bu dönemde. Burada da bir fırsat
olduğunu düşünerek ciddi şekilde
yatırım rehberleri hazırladık. Hem
mevcut çiftçileri üretimini büyütme
konusunda motive edeceğiz hem
de yeni üreticileri işin içine katacağız.
En önemlisi belli yaşı geçmişlere
değil, genç ve girişimci olanlara destek
vereceğiz. 'Uzman Eller' projemiz
kapsamında meslek mensuplarına
100 bin lira hibe veriyoruz. Genç
girişim projelerine ilave destek sağlıyoruz.
SAMAN İTHALATINDA BOŞ MUHALEFET VAR
Saman ithal eden ülke durumuna geldiğimiz iddiaları için ne dersiniz?
Muhalefet sürekli saman ithal
edildiğini iddia ediyor. İhtiyaç olursa
yapılır ama hepi topu 2 bin ton ithal
etmişiz. 84 bin ton da ihracat var diğer
tarafta ona bakılmıyor. Bu yaklaşım
Türkiye'nin çiftçisine zarar veriyor.
Potansiyel çiftçi olmaya aday kişinin
kafasını karıştırıyorlar. Net ihracatçı
bir ülke olan Türkiye'de her yıl üretim
artmış. Biz üretimi daha da artırmalıyız.
Bugün sanayi tesislerini doldurup,
bunu ihraç etmek için getirilen hububat
dahi sorun oluyor. Hep Hollanda
örneği veriliyor. Hollanda'nın 67 milyar
dolarlık ithalatı var. Ama üzerine
koyuyor ve 100 milyar dolar ihracat
yapıyor. Orada böyle bir muhalefet
yok, boş muhalefet yapılmıyor.
Türkiye'de belli ürünlerde ithalat
yapabilir, bu kontrollü olduğu sürece
sorun yok. Türkiye üretimini sürekli
artırmalı. Her ürün kalemini üreten
bir ülke yok.
2020'DE TARIMSAL HASILA YÜZDE 20 ARTTI
BAKAN Pakdemirli, "2020'de tarım sektörü yüzde 4.8 büyüyerek son üç yıldaki en yüksek büyüme rakamına ulaştı. Tarımsal hasıla yüzde 20 artarak 333.3 milyar liraya çıkarken, Avrupa'daki liderliğimiz devam etti. Meteorolojik kuraklığa rağmen bitkisel üretim 9 milyon ton artışla, 126 milyon tona çıkarak, Cumhuriyet tarihi rekoru kırdı. Büyükbaş hayvan varlığı da 18.2 milyon başa ulaşarak yine Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine çıktı" diye konuştu.
TARLADAN ÇATALA TÜM SÜREÇ TAKİP EDİLMELİ
Tarım fiyatlarında fahiş artış tartışmaları yaşandı. Gıda fiyatlarının seyri ve bundan sonraki projeksiyon için neler söylersiniz?
Yapısal problemlerimiz var.
Sözleşmeli Üretim bu sorunu çözecek
ana uygulama olacaktır. Bir de
işin tüketici ve market tarafı var.
Kamuoyunda sorumluluk bizim alanımızda
görülüyor. Bizim tarladan
çatala kadar tüm süreci takip
etmemiz gerekiyor. Dijital tarım da
o nedenle çok önemli. Dijital tarımla
çok daha istikrarlı bir fiyatla ürünün
tüketiciye ulaşmasını sağlayabiliriz.
Gıda fiyatları genel itibarıyla
enflasyonun sebebi değil sonucudur.
Girdi fiyat endeksi artarsa gıda fiyatı
da artar. Gıda fiyatlarından zaman
zaman dalgalanmalar yaşanır. Bizim
açımızdan kış zor, yaz kolay geçer.
Gıda enflasyonu çekirdek enflasyonla
paralel ilerler. Pandemi döneminde
2-3 puan ileride ama AB'de de
benzer bir durum var.
2023 YILINA KADAR 150 BARAJ YAPACAĞIZ
Su kıtlığı konusu da önemini koruyor. Bu konuda neler söylerseniz?
Türkiye su fakiri değil ama su
stresi yaşayan bir ülke. Ancak önümüzdeki
20 yıl içinde iklim değişikliğinin
etkisiyle su fakiri bir ülke olacağımız
bir gerçek. O nedenle su
yağdığında bunu depolamak zorundayız.
Depolama sistemlerine yatırım
yapmamız şart. Cumhuriyet döneminden
2002'ye kadar toplam 275
baraj yapılırken, son 20 yılda 600
baraj, 276 milyar TL sulama yatırımı
yaparak toplam 875 baraja geldik.
Son üç yılda 41 milyarlık sulama yatırımı
yaptık. Kurak ülke olmaya aday
olduğumuz için kurak ülkelerin yaptığı
yeraltı barajlarını devreye almaya
başladık. 2023'e kadar 150 baraj
yapacağız. Bu yıl sonuna 50'sini bitireceğiz.
Kuraklık nedeniyle Su Şurası
yaparak sorunlar ve çözüm önerilerini
masaya yatıracağız. Şura sonucunu
Cumhurbaşkanımız ile birlikte
açıklayacağız.
TARIM FUTBOL KADAR KONUŞULAN BİR KONU
Tarımda orta ve uzun vadede gıda güvenliği ve sektörün tamamına yönelik bir planlama çalışmanız var mı?
Türkiye'de tarım futbol kadar
konuşulan bir konu. Gıda güvenliği
ise tarımın en önemli meselelerinden
biri. Önümüzdeki 20 yılda gıda ihtiyacımız
yüzde 50 artacak. Biz bu konu
için 2019'da bir tarım şurası yaptık.
Burada çıkan sonuçların eylem planı
haline getirdik. Ortak akıl çok önemli.
Biz dinleyen bir bakanlığız. Son
3 yılda tüm rakamlar iyiye gidiyor,
çünkü sahadayız. Ben görev sürem
boyunca üç yılda belki en az 5 kez
81 ili gezdim. Sahanın problemlerini
dinlemek, yerinde çözmek için çalışıyoruz.
Biz her şeyi öğrenmeye açığız.
Bize mantıklı gelen her şeyi de uygulamaya
alıyoruz. Orta ve uzun vadede
yol haritamız hazır. Bu şura sonuçlarının
25 yıla ışık tutması gerekiyor.
Ama her 5 yılda bir de günün şartlarına
göre revize edeceğiz.
SÖZLEŞMELİ TARIM ENFLASYONU DA DÜŞÜRECEK
Sözleşmeli üretimle hem üreticinin geliri artacak hem tüketiciler ucuz ürün tüketecek.
Çiftçi düşük maliyetle, pazar kaygısı duymadan üretim yapacak.
Planlı üretimle kaynaklar etkin ve verimli kullanılacak.
İhtiyaca göre üretimle, gıda enflasyonunun düşürülmesi sağlanacak.