Bir diğer inanılmaz olay ise ülke çapındaki mağazalarında bilgisayar oyunları ve konsolları satan Gamestop isimli bir şirketin hisse senedi fiyatlarında gözlendi. Dijital oyun pazarının büyümesinden olumsuz etkilenen Gamestop'un hisse senetlerinin bazı risk fonu yöneticileri tarafından değer kaybedeceği yönünde spekülasyonlar yapılmaktaydı. Bu durumdan faydalanmak isteyen fon yöneticileri Gamestop hisse senetlerinde kısa pozisyon taşımaktaydı.
Başka bir ifadeyle bu hisse senetlerini açığa satarak yine bu senetler cinsinden borçlanmışlardı. Hisse senedinin fiyatının düşmesi durumunda borcunu kapatmak için alacağı hisse senedine daha az bir ödeme yaparak getiri elde etmeyi beklemekteydiler. Bir grup küçük yatırımcı, organize olarak bu fonları sıkıştırmak amacıyla Gamestop hisse senetlerinden alım yapmaya başladı ve hisse senedinin fiyatı 2020 yıl sonu fiyatı olan 17 dolardan 380 dolara kadar çıktı. 17 dolardan satarak borçlandıkları hisse senetlerini yerine koyabilmek için 300 dolardan fazla bir tutar ödemek zorunda kalan fonlar iflas riski ile karşı karşıya kaldılar. Bu geçen süre içerisinde açığa satış yapan spekülatörlerin 20 milyar dolar civarında zarar ettikleri tahmin edilmektedir. Gamestop'un dolaşımda 46.9 milyon hisse senedi varken, açığa satılan hisse senedi sayısı 14 Ocak 2021 itibariyle 61.8 milyon adete ulaşmıştı.
Tüm bu gelişmeler "Etkin Piyasa Hipotezi"ni hatırlatmaktadır. Etkin Piyasa Hipotezi, piyasada finansal varlıkların fiyatlarının, halka açık ve özel tüm bilgilerin ve haberlerin etkilerini içerdiğini savunur. Bu durumda varlıkların piyasa fiyatları makul değerlerine eşit olacaktır. Bu hipoteze göre yatırımcılar rasyoneldir, bilgilere hızla ulaşıp, doğru değerlendirirler ve bu nedenle piyasalara yeni gelen bir bilgi hemen yatırımcılar tarafından fiyatlara doğru bir şekilde yansıtılır. Bir hisse senedi ile ilgili olumlu bir haber geldiğinde fiyat hemen olumlu haberin etkisi ile yükselen makul değerine çıkacağından etkin piyasalarda yüksek getiri sağlayan bir yatırım fırsatı yakalamak mümkün değildir. Yatırımcıların önümüzdeki dönem getirilerini tahmin edememesi ya da aldıkları riske göre piyasadan daha yüksek getiri elde edememeleri, bu yaklaşımla piyasaların etkin olduğu savını doğrulamak için kullanılır.
Klasik finans modellerinin aksine davranışsal finans, yatırımcıların bilişsel hatalar ve önyargılar nedeniyle rasyonel davranmadıklarını ve bu nedenle piyasaların etkin olmayacağını savunmaktadır. Ancak gene de davranışsal finansa göre rasyonel yatırımcıların yanlış fiyatlamaları fark ederek yüksek getiri elde etmeleri mümkün değildir. Bu yaklaşıma göre piyasalar uzun süre irrasyonel davranabilir ve fiyatlar uzun süre makul fiyatlarından farklı kalabilir. Rasyonel yatırımcılar da her ne kadar fiyatların yanlış olduğunu düşünseler de piyasanın tersi yönünde hareket etmeyip, balonların daha da şişmesine neden olabilir. Yanlış fiyatlar nedeniyle piyasa ile aynı yönde hareket etmeyen fon yöneticileri kısa vadede irrasyonel bir şekilde artan fiyatlardan getiri elde edemeyecekleri için performansları kısa vadede piyasanın altında kalacak ve eleştirileceklerdir. Bu nedenle yanlış fiyatlara rağmen piyasa ile beraber hareket etmek zorunda kalabilirler.
Doğru karar vermesine rağmen oyuncuların kazanamayabileceğine güzel bir örnek Financial Times'ın 1997'de düzenlediği ve ödülü uçak bileti olan bir yarışmadır. Bu yarışmada katılımcıların 0 ile 100 arasında bir sayı seçmeleri istenmiş ve katılımcıların seçtiği sayıların ortalamasının 2/3'üne en yakın olan sayının uçak biletini kazanacağını belirtmişlerdir. Yarışmanın anlaşılabilir olması için açıklama metninde şöyle bir örnek verilmiştir:
"Yarışmaya 5 kişinin katıldığını varsayalım ve seçtikleri sayılar da 10, 20, 30, 40 ve 50 olsun. Bu durumda seçilen sayıların ortalaması 30 olacaktır ve 30'un 2/3'ü olan 20 sayısını seçen katılımcı ödülü kazanacaktır."
Bu basit varsayımsal hesaptan hareketle her katılımcı 20 sayısını seçecektir ve seçilen tüm sayıların ortalaması 20 olacaktır. Dolayısıyla bu durumda kazanan sayı aslında 20'nin 2/3'ü olan 14 olmaktadır. Ancak rasyonel bir oyuncu, diğer oyuncuların da bu sonuca varabileceklerini öngörerek herkesin 14 seçeceğini kabul eder ve kazanan sayı olarak 14'ün 2/3'ü olan 9 sayısına ulaşır. Yine rasyonel bir oyuncu olarak aynı savla bir adım ilerisine gidilebilir ve bu sefer de 9'un 2/3'ü olan 6 sonucuna varılır. Sonrasında aynı adımları defalarca kez takip ederek doğru cevabın seçilebilecek en küçük sayı olduğu sonucuna hükmedilir. Herkes bu şekilde rasyonel düşünecek olursa kazanan sayının oyunun kuralına göre 1 ya da 0 olması gerekir. Halbuki gerçek çok farklıdır; Financial Times'ın yarışmasını kazanan sayı 13 olmuştur. Bu sonuç, katılımcıların bir kısmının hata yapabildiğini ve bu hatalı katılımcıların yaptıkları eksik analizin oyunu doğru analiz eden oyuncuların kazanmasına engel olabileceğini gösteren güzel bir örnektir. Bu bağlamda finansal piyasalarda yatırımcıların hatalı yatırım kararları, varlıkların fiyatlarının makul değerlerinden farklı olmasına neden olabilir. Bu nedenle çok zor olmakla beraber doğru yatırım kararlarının diğer oyuncuların yapabilecekleri hataları da öngörebilmesi gerektirmektedir.
Referanslar:
Thaler, Richard. "Competition." Financial Times, Mayıs 9, 1997
Thaler, Richard. "Giving Markets a Human Dimension." Financial Times, June 16, 1997