Muhalefetin döviz rezervleri üzerinden başlattığı algı operasyonuna Merkez Bankası ayrıntılı bir açıklamayla yanıt verdi. Başkan Şahap Kavcıoğlu, "Bilanço varlık yükümlülük denkliği açısından bakıldığında ortada kaybolmuş bir varlıktan bahsetmek mümkün değildir" dedi. Kavcıoğlu, döviz işlemlerinin, işlem platformları üzerinden o günkü piyasa koşulları ve fiyatları çerçevesinde gerçekleştirildiğini, kimseye ayrıcalıklı bir satış yapılmadığını belirtti.
OLAĞANÜSTÜ KOŞULLAR YAŞANDI
Koronavirüs salgını nedeniyle dünyadaki birçok ülkede olağanüstü tedbirler alındığını vurgulayan Kavcıoğlu, şöyle konuştu: "IMF çeşitli ülkelere toplam 110 milyar dolar acil yardımda bulundu. Ülkelerin salgın karşısında aldıkları mali tedbirlerin toplamı 16 trilyon doları, merkez bankalarının bilanço genişlemesi ise 10 trilyon doları buldu. Türkiye'de de son dönemde salgından kaynaklanan olağandışı koşullarda sermaye çıkışı arttı. Doğrudan yatırımlar azaldı, altın talebi hızla artarken, turizm ile ihracat gibi döviz kazandırıcı faaliyetler de durma noktasına geldi. Bunlar ekonomide yüksek tutarda bir döviz talebi yarattı. Buna jeopolitik riskler de eklendiğinde, makro finansal istikrarı sağlamak üzere ekonomide döviz likidite ihtiyacının karşılanması gerekti. 2019 ve 2020 yıllarında ülkemiz ekonomisinin içinden geçtiği zorlu süreçler sonucunda oluşan dış açık, turizm gelirlerinde yaşanan belirgin düşüşle beraber 30 milyar doları cari açık, 31 milyar dolar yabancı sermaye çıkışı, 50 milyar dolar tutarında reel sektörün yabancı para pozisyon azaltması ve hane halkının 54 milyar dolar tutarında döviz ve altına yönelmesi kurlar ile döviz rezervleri üzerinde yoğun baskı yarattı. Bunun sonucunda, finansal istikrarın korunması, ödemeler dengesi finansmanı ve döviz arz-talep dinamikleri kapsamında işlemler gerçekleştirilmiştir. Bu sayede ülkemiz ekonomisinin üretim, istihdam ve ihracat kapasitesi korunmuş, reel sektörün, finansal kesimin ve kamu kurumlarının döviz likiditesine erişim ve dış ödemeler noktasında herhangi bir sorunla karşılaşmaması için gerekli tedbirler alınmıştır."
2017'DE PROTOKOL İMZALANDI
Hazine Müsteşarlığı ile TCMB arasında 21 Şubat 2017'de imzalanan protokole işaret eden Kavcıoğlu, o tarihten itibaren ihtiyaç görülen durumlarda, kamu bankaları aracılığıyla döviz işlemleri yapılmaya başlandığını hatırlatarak, "Bu sayede sistemde sağlıksız fiyat oluşumlarının engellenmesi ile döviz piyasalarındaki arztalep dengesi ve likiditenin tesis edilmesine katkıda bulunulmuştur" dedi.
TEK TEK ANLATTI
➥2019-2020 yıllarında dış açık, turizm gelirlerindeki düşüşle beraber 30 milyar dolar cari açık, 31 milyar dolar yabancı sermaye çıkışı, 50 milyar dolar reel sektörün yabancı para pozisyon azaltması ve hane halkının 54 milyar dolar döviz ve altın talebi kur üzerinde baskı yarattı.
➥2017'de Hazine Müsteşarlığı ile yapılan protokol gereğince sağlıksız fiyat oluşumunun engellenmesine ve likidite tesisine katkıda bulunuldu.
➥Finansal istikrarın korunması, ödemeler dengesi finansmanı ve döviz arz-talep dinamikleri kapsamında işlemler gerçekleştirildi.
➥Döviz işlemleri, işlem platformları üzerinden o günkü piyasa koşulları ve piyasa fiyatları çerçevesinde yapıldı.
➥ Alıcı ve satıcı tarafın işlem gerçekleşene kadar bilinemediği otomatik işlem platformlarında, mevcut piyasa kotasyonları üzerinden işlemler yapıldı.
➥ Herhangi bir kesime, banka veya firmaya ayrıcalıklı döviz işlemi gerçekleştirilmesi söz konusu değil.
PİYASA FİYATLARINDA SATILDI
PİYASANIN işleyişini çok iyi bilmelerine rağmen, bazı uzmanların "Kime satıldı" dediğini hatırlatan Kavcıoğlu, şunları anlattı: "Döviz işlemleri, işlem platformları üzerinden o günkü piyasa koşulları ve piyasa fiyatları çerçevesinde gerçekleştirildi. Alıcı ve satıcı tarafın işlem gerçekleşene kadar bilinemediği otomatik platformlarda, doğrudan bir karşı taraf belirlenmeksizin mevcut piyasa kotasyonları üzerinden işlemler yapıldı. Dolayısıyla herhangi bir kesime, banka veya firmaya ayrıcalıklı döviz işlemi gerçekleştirilmesi söz konusu değildir. Otomatik işlem platformlarında gerçekleşen bu işlemlerin karşı tarafları yurtiçi ve yurtdışı piyasa yapıcı bankalardır. Anılan işlem platformlarında piyasa dinamiklerinden bağımsız olarak, piyasa dışı fiyatlardan belirli taraflar seçilerek işlem yapılması teknik olarak mümkün değildir."
DÖVİZ VERİLİRKEN TL ALINDI
DÖVİZ satışı karşılığında alınan TL'nin ne olduğuna ilişkin soruya da Kavcıoğlu, şu yanıtı verdi: "Döviz işlemleri çift taraflı işlemlerdir. Döviz verilirken TL alınır ya da tam tersi gerçekleşir. Döviz satım işlemleri ile piyasadan TL likidite çekilmesi nedeniyle bankaların TCMB'den fonlama yaptığı tutarlar aynı miktarda artış göstermiştir. Bu açıdan döviz satım işlemlerinin valör tarihi ile aynı gün olacak şekilde, söz konusu TL tutarı piyasadan çekilmiştir. Bu işlemler sonucu piyasadan çekilen TL likidite, TCMB tarafından açık piyasa işlemleri ve swap işlemleri yoluyla piyasaya fonlama olarak sağlanmıştır. Dolayısıyla Merkez Bankası'ndan çıkan ve dolaylı olarak bankacılık sisteminde yabancı para mevduata dönüşen dövizin büyük bir kısmı yine swap işlemleri yoluyla Merkez Bankası bilançosuna geri dönmüştür. Bilanço varlık yükümlülük denkliği açısından bakıldığında ortada kaybolmuş bir varlıktan bahsetmek mümkün değildir."
İTİBARI SARSMAYA ÇALIŞIYORLAR
TCMB'NIN bilgi ve verileri uluslararası standartlar dahilinde son derece şeffaf bir şekilde kamuoyuyla paylaştığını vurgulayan Kavcıoğlu, "Bu kapsamda günlük analitik bilanço açıklanmakta olup, TCMB rezerv seviyesinin gelişimine ilişkin piyasa katılımcılarına detaylı şekilde veriler duyurulmaktadır. Buna rağmen son dönemde kamuoyunda TCMB rezervlerine yönelik bankamız itibarını sarsıcı, yerli ve uluslararası yatırımcılar üzerinde güven kaybına ve risk primlerinde artışa yol açabilecek açıklamalar yapılmaktadır. Hakkımızda çıkan yanlış ve yanıltıcı haberler konusunda yasal haklarımızı saklı tutmaktayız" dedi