2020, kolay unutamayacağımız, tarihe iz düşülen bir yıl oldu. Son yüzyıldaki en büyük salgını yaşadık. Salgın tüm dünyada sosyal ve ekonomik hayatı her yönüyle etkiledi. Dünya ekonomisi küçüldü, ticaret hacmi daraldı, turizm ve ulaştırma yavaşladı. Salgının ekonomideki olumsuz etkilerini sınırlandırmaya yönelik çok yönlü ve genişleyici politikalar geliştirildi. Ülkemizde de bu politikaların uygulamasında bankacılık sektörü çok önemli bir rol üstlendi. Bankalar, şube ağlarını, operasyon ve dijital alt yapı imkanlarını da kullanarak mevduat, kredi ve ödeme hizmetlerini kesintisiz sürdürdü, ödeme sistemleri sağlıklı olarak çalıştırıldı. Ekonomik daralmanın kredi programları ve paketleriyle desteklenerek en aza indirilmesini teminen güçlü bir çaba sarf edildi. Şirketlerin ve bireylerin acil likidite ve kaynak ihtiyaçları uygun imkânlarla karşılandı. Nakit akış döngüsünde aksaklık olmaması için çaba gösterildi.
KREDİLERDE % 40 BÜYÜME
Bankacılık sektöründe rakamsal olarak yaşanan gelişmelerden öne çıkanlar şu şekilde özetlenebilir:
Bilanço toplamı 6 trilyon TL'yi geçti. Toplam aktiflerin milli gelire oranı son 9 yılda 21 puan artarken, son bir yılda 22 puan artışla yüzde 127'ye ulaştı.
Krediler yıllık bazda yüzde 40 oranında büyüdü.
Kredilerin milli gelire oranı 12 puan artarak yüzde 74 oldu.
Bilançoda, kredilerin payı yüzde 59, mevduatın payı yüzde 57.
Menkul değerler portföyü de dikkate alındığında ekonomiye sağlanan finansmanın bilanço içindeki payı yüzde 76'ya ulaştı.
TL İHTİYACI YÜKSEK KALDI
Mevduatın yüzde 46'sı, kredilerin yüzde 64'ü TL cinsinden. Dolayısıyla TL finansman ihtiyacı yüksek kaldı. TL krediler ile TL mevduat arasındaki fark Kasım sonunda 800 milyar TL'yi aştı.
TL'de artan finansman ihtiyacı önemli ölçüde çok kısa vadeli repo yoluyla veya swap yoluyla Merkez Bankası'ndan sağlandı.
Uluslararası para ve sermaye piyasalarından temin edilen kaynaklar, nette swap yoluyla TL finansmanında kullanıldı.
YABANCI GİRİŞİ SÜRECEK
Ağustos ayından itibaren ekonomi politikası araçlarında ve uygulamasında değişikliklere gidildi. Makro dengelerin sağlıklı olarak kurulması ve istikrarın tesis edilmesi, öngörülebilirliği artıracak, ekonomik kararların daha sağlıklı verilmesi için uygun bir ortamın oluşmasına katkı sağlayacak, TL tasarruf araçlarına talep artacak. Yurtdışından, ülkemizin potansiyeline yatırım yapmak isteyen uzun vadeli yatırımcılar gelmeye devam edecek. TL talebinin artması ve mevduatın vadesinin uzaması sayesinde bankaların ve diğer finansal kuruluşların finansman imkânları artacak, iyileşecek, riskler daha iyi yönetilebilecektir. Mevcut durumda;
Kredilerin ortalama vadesi 1 yıldan uzun, mevduatın vadesi 3 aydan az, Merkez Bankası fonlaması ise çok daha kısa.
Varlıkların yüzde 57'si, kaynakların ise yüzde 49'u TL.
Tasarruf mevduatının sadece yüzde 42'si TL.
TL tasarruf mevduatının yüzde 93'ü de bireysel kredi olarak kullanıldı. Kalan yüzde 7 ile yatırım, üretim, ihracat ve ticaretin finansmanı yapılmakta.
SEKTÖR BÜYÜTÜLMELİ
Önemli bir konuda finansal sektörün büyütülmesi ve piyasaların çeşitlendirilmesi. Sermaye piyasasının da finans sektörüne katkısının artırılmasına ihtiyaç var. Ayrıca, özellikle katılım bankacılığının bankacılık sektöründeki payının artırılması, sağlıklı büyümeyi destekleyecek risklerin daha etkin yönetilmesine katkı sağlayacak. Bankacılık sektörü tüm imkânlarıyla üretimin, yatırımın, ihracatın ve ticaretin sürdürülmesini desteklenmeye, müşterilerimizin bankacılık hizmetlerini görmeye gayretli şekilde, ilgili kurumlarımızla koordinasyon ve paydaşlarla işbirliği içinde devam edecektir.
BASINIMIZIN ÖNEMLİ MARKASI SABAH
Türk basın tarihinde kendisine haklı bir yer edinen Sabah Gazetesi'nin 35. yaşını kutluyorum. Basınımızın önemli bir markası haline gelmesinde emeği geçen herkesi tebrik ediyor, başarılarla dolu yayın hayatının devamını temenni ediyorum.