Bakan Varank, Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) tarafından Uluslararası Yatırım Zirvesi kapsamında düzenlenen panele katıldı.
AK Parti hükümetleriyle sağlanan makroekonomik istikrar, artan öngörülebilirlik, azalan risk ve belirsizliklerin Türkiye'de bir güven ortamı tesis ettiğini belirten Varank, küresel ve yerli yatırımların önemli ölçüde arttığını söyledi. Varank, "2002 yılı öncesinde çok düşük miktarlarda gerçekleşen doğrudan yatırım girişleri, son 18 senenin toplamında 222,5 milyar dolara ulaştı. Bu dönemde yıllık bazda 22 milyar dolarlara ulaşan doğrudan yatırım girişleri oldu." diye konuştu.
Son yıllardaki performansın istenilen seviyede olmadığına işaret eden Varank, şu ifadeleri kullandı:
"Pandeminin etkisiyle doğrudan yatırımların bu sene tüm dünyada yüzde 40 civarında daralabileceği tahmin ediliyor. Bu düşüş salgının seyrine göre 2021'de de devam edebilir. Aşı ve ilaç çalışmalarındaki gelişmeler, bu görünümü iyileştirme potansiyeline sahip ancak aslında küresel yatırımlar cephesinde ertelenmiş bir talep söz konusu. Küresel markalar bir taraftan üretim merkezlerini çeşitlendirmenin hesaplarını yaparken, diğer taraftan rekabet güçlerini artıracak ve uyum içinde çalışacakları yeni ortaklar arıyorlar. Olayı bu bakış açısıyla ele aldığımızda, önümüzde çok büyük bir fırsatın olduğunu görüyoruz."
Ekonomi yönetiminde yeni bir döneme geçildiğini anımsatan Varank, Hazine ve Maliye, Ticaret ile Sanayi ve Teknoloji bakanlıklarının tüm güçlerini birleştirdiğini dile getirdi.
Varank, bu süreçte izlenen stratejiyi anlatarak, "Serbest piyasa ekonomisi kurallarından taviz vermeden, şeffaf ve öngörülebilir politikalarla makroekonomik istikrarı odağımıza aldık. Tüm tarafları dinleyerek hazırladığımız ekonomi ve hukuk alanındaki kapsamlı yapısal reformları zaman kaybetmeksizin hayata geçireceğiz. Bu adımlar, Türkiye'ye olan güvenin hızlanarak artmasına katkı sağlayacak." değerlendirmesinde bulundu.
"STRATEJİMİZDE SON AŞAMAYA GELDİK"
Son dönemde sermaye akışındaki yönelime dikkati çeken Varank, şöyle devam etti:
"Türkiye son dönemde gelişen piyasalara yönelen sermaye akışından en fazla faydalanan ülkelerden biri oldu. Uluslararası portföy akımlarını incelediğimizde, hem hisse senedi hem de tahviller kanalıyla ülkemize girişlerin güçlü bir şekilde yeniden başladığını görüyoruz. Bu gerçekten önemli ve müspet bir gelişme. Benzer bir durumu, doğrudan yabancı yatırımlarda da görmemiz için hiçbir engel bulunmuyor. Önümüzdeki fırsatı çok iyi değerlendirmeliyiz. Buradan hareketle, daha katma değerli yatırımları ülkemize kazandırmak için Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ile iş birliği içinde ülkemizin ilk Uluslararası Doğrudan Yabancı Yatırım Stratejisi'ni hazırlamaya başladık. Bütüncül ve kapsayıcı bir yaklaşımla stratejiyi hazırlarken, küresel pazardaki eğilimleri, sahip olduğumuz avantajları ve ihtiyacımız olan 'nitelikli' yatırımları detaylı analiz ettik. Son aşamaya gelmiş durumdayız. Çalışmalarımızı aralık sonunda tamamlayıp, 2021'in başında Uluslararası Doğrudan Yabancı Yatırım Stratejimizi kamuoyuyla paylaşmayı planlıyoruz."
Varank, sürdürülebilir ve dengeli bir büyüme için üretim yapısında yüksek yurt içi katma değere odaklanan yapısal bir dönüşüm gerektiğine işaret ederek, bu dönüşümü gerçekleştirmek üzere uygulanmaya başlanan kapsamlı politikalara ilişkin bilgi verdi.
Sanayinin teknolojik ve dijital dönüşüm kabiliyetlerini hızlandırıp, girişimcilik ekosistemini güçlendirmeyi hedeflediklerini vurgulayan Varank, şöyle konuştu:
"Elbette bunu yaparken küresel iş birliklerinin sunduğu imkanlardan azami derecede faydalanmak istiyoruz ve faydalanacağız. Ülkemize yatırım yapan herkese, yerli veya yabancı ayırt etmeksizin eşit davranıyoruz, aynı imkanları sunuyoruz. Sanayi ve teknoloji politikalarımızın odağında bulunan inovasyon, dijital dönüşüm, girişimcilik, beşeri sermaye ve altyapı bileşenlerinin her birine yönelik eylemlerimizi hayata geçirmeye başladık. Küresel şirketler, bu başlıkların her birinde hızlandırıcı rol üstlenebilir."
"YENİLİKÇİ ÜRÜNLERİ TÜRKİYE'DEN ÇIKARABİLİRİZ"
Varank, doğrudan yabancı yatırımların rekabet gücü kazanma, istihdam oluşturma ve Ar-Ge ekosistemini besleme yönleriyle kritik öneme sahip olduğunu belirterek, "Ülkemizde bulunan ya da yeni yatırım yapmayı planlayan global şirketlerden öncelikli beklentimiz, çok güçlü olan tedarikçilerimizden en iyi şekilde faydalanmaları. Global şirketlerin, erken dönem girişimcilere sipariş vermesi ve onları teknoloji tedarikçisi olarak kullanması, aslında her iki taraf açısından da büyük avantajlar getiriyor." dedi.
Girişimcilik ekosistemindeki temel sorunlardan birinin finansa erişim olduğuna işaret eden Varank, bunun önüne geçebilmek için girişim sermeyesi fonları kurmaya başladıklarını hatırlattı.
Varank, küresel şirketlerin bu fonlara yatırım yapıp, start-up'ların ve scale-up'ların rekabet gücü kazanmasına katkı sağlayabileceğini ifade etti.
Sanayinin dijital dönüşümünü ve yalın üretimi teşvik etmek üzere, model fabrikalar açtıklarını ve çeşitli teşvik mekanizmalarıyla KOBİ'leri desteklediklerini aktaran Varank, "Bu noktada global firmalardan beklentimiz, ana merkezlerinde sahip oldukları teknolojik yetkinlikleri, Ar-Ge ve inovasyon kabiliyetlerini ülkemize taşımaları." diye konuştu.
Varank, Türkiye sanayisinin, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınında, zor zamanlarda nasıl inovatif çözümler üretebileceğini ispatladığına dikkati çekerek şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bu çözümlerin, uluslararası iş birlikleriyle çok daha başka bir seviyeye ulaşacağını düşünüyorum. Dünyanın konuştuğu teknolojileri, yenilikçi ürünleri Türkiye'den çıkarabiliriz. Önümüzde mutlaka değerlendirilmesi gereken bir fırsat penceresi var."
"KÜRESEL TEKNOLOJİ DEVLERİYLE İŞ BİRLİĞİ GELİŞTİRİYORUZ"
Türkiye'nin teknolojiyi sadece kullanan değil, tasarlayan, üreten ve ihraç eden bir ülke konumuna gelme hedefine işaret eden Varank, yüksek teknolojiye sahip global firmaların, Türkiye ekosisteminde yer almasının tedarikçi firmaların da kabiliyetlerini bir üst basamağa taşıyacağını dile getirdi.
Varank, bu durumun, tedarikçi altyapısını geliştirdiği gibi küresel inovasyon merkezi olma hedefine de katkı yapacağını ifade ederek, bu alanda sahip olunan imkan ve avantajları anlattı.
Küresel teknoloji devleriyle geliştirdikleri iş birliklerine de değinen Varank, şunları kaydetti:
"IBM ile yapay zeka alanında, kimya ve demir yolu sektörlerine yönelik iş birliği projeleri geliştiriyoruz. Bunun gibi iş birlikleri, insan kaynağımızın niteliklerini daha da ileri taşıyıp, yeni yatırımların ülkemize kazandırılmasında kritik rol oynayacak. Türkiye, güçlü altyapısı ve sürekli gelişen ekonomisiyle önümüzdeki dönemde küresel inovasyon merkezi olma yolunda hızla ilerleyecek."