Para Dergisi tarafından düzenlenen 'Tarım Ormanın Geleceği' webinar serisinin üçüncüsü 'Katmadeğerli Üretim ve Geleceğin Tarım Uygulamaları' konularına odaklanıyor. Webinar, 2 Eylül Çarşamba (yarın) saat 11:00 de başlayacak.
Tarım ve Orman Bakanlığı himayesinde, Turkuvaz Medya Grubu ve Para Dergisi tarafından, önümüzdeki 10 yılda Türkiye Tarımı'nın yol haritasına katkı sağlamak amacıyla düzenlenen organizasyon ilk olarak Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli'nin katılımıyla başlamıştı. Bakan Pakdemirli zirvede şunları ifade etmişti:
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, AK Parti iktidarları süresince çiftçiye verilen desteklerin meyvesini verdiğini belirterek, "Son 2 yılda tarımsal hasılamızı yüzde 45 artışla 275 milyar liraya çıkardık. Bugün tarımsal hasılada Avrupa'da birinci, dünyada da ilk 10 içerisindeyiz. Bu vesileyle başta çiftçilerimiz olmak üzere bütün çiftçilerimizin eline, emeğine sağlık." dedi.
Pakdemirli, Turkuvaz Medya Grubu ve Para Dergisi'nin yeni 10 yılda Türkiye tarımının yol haritasına katkı sağlamak amacıyla düzenlediği "Tarım Ormanın Geleceği Webinar Serisi ve Zirve"sinde, tarım ve gıda güvenliği hakkında açıklamalarda bulundu.
Gıdanın değerinin yokluk günlerinde daha iyi anlaşıldığını ifade eden Pakdemirli, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) pandemisinin tarım ve gıdanın önemini tüm dünyaya yeniden hatırlattığını söyledi.
Pakdemirli, tarımın önemine ilişkin şu bilgileri paylaştı:
"Genel olarak tarım yapılabilir 50 santimlik bir toprak ortalama olarak 20 bin yılda, yani 7,3 milyon günde oluşuyor ama besin kaynaklarımızdan birisi olan buğday 9 ayda, yani 270 günde hasat ediliyor. Ancak bir insan açlığa su varsa 56 gün, su yoksa 14 gün dayanıyor.
Gıda üretim kaynakları milyonlarca günde oluşurken, üretim yüzlerce günde yapılırken insanoğlu gıdasızlığa sadece birkaç gün dayanabiliyor. Biz gıdanın ortaya çıkış öyküsünü ne kadar iyi bilirsek elimizdekinin değerini o kadar iyi anlarız."
"DÜNYADA TOHUMDA EN BÜYÜK 10 FİRMANIN PAZAR PAYI YÜZDE 73"
Bakan Pakdemirli, dünyada tarımsal hasılanın Ar-Ge'nin de etkisiyle son 50 yılda 11 kat artışla 3,4 trilyon dolara ulaştığını söyledi. Bununla birlikte tarımsal üretim kaynaklarının azaldığını, toprakların kirlendiğini ve arazilerin tahrip olduğunu anlatan Pakdemirli, dünyada su tüketiminin yüzde 70'ini tarımın kullandığını kaydetti.
Tarımda son 50 yılda artan üretim nedeniyle tarım kaynaklı sera gazı salınımının da arttığını aktaran Pakdemirli, "Son 10 yıl tüm zamanların en sıcak dönemi oldu. Bu durum en fazla tarımı etkiledi. Gıda ve tarım ürünleri son 50 yılda küresel ticaretin daha fazla ilgisini çekti. Son 40 yılda tarım ve gıda ürünlerinin dış ticaret hacmi 7 kat artışla 1,6 trilyon dolara ulaştı. Tarımda girdi ve ürün fiyatları az sayıda güçlü uluslararası firmanın kontrolü altına girdi. Tarımsal ürün ticaretinde 10 firmanın pazar payı yüzde 90. Gıda ve içecek işlemede 10 firmanın pazar payı yüzde 90, bitki koruma ilaçlarında 5 firmanın pazar payı yüzde 84, tohumda en büyük 10 firmanın pazar payı yüzde 73." bilgilerini verdi.
Tarımda yaşanan küresel kartelleşmenin ülkelerin gıda bağımsızlığını tehdit etmeye başladığını anlatan Pakdemirli, şöyle konuştu:
"Paylaşmanın ve israfın önlenmesinin bizim dinimizde, kültürümüzde ayrı bir yeri var. Biz soframızı kardeşleriyle paylaşan, yerdeki ekmeği öpüp kenara koyan bir milletiz. Maalesef dünyada gıda paylaşımındaki adaletsizlik son 50 yılda giderek büyüdü. İsraf artmaya devam etti, dünyada üretilen gıdanın her yıl 3'te1'i kayıp veya israf oluyor. Dünya nüfusunun yüzde 26'sı aşırı beslenme sorunu yaşarken diğer taraftan nüfusun yüzde 26,4'ü beslenme eksikliği çekiyor. Dünyada herkes için gıda var ancak bu adaletsizlik 821 milyon kişinin yatağına aç girmesine neden oluyor."
"KISA DEĞER ZİNCİRLERİ GELECEK 10 YILDA GÜNDEMDE OLACAK"
Dünya nüfusunun 2050'ye kadar yüzde 30 artmasının beklendiğini aktaran Bekir Pakdemirli, gıda talebinde ise yüzde 60'lık bir talep artışının yaşanmasının beklendiğini anlattı.
Gıda tedarik zincirinin tohumdan üretime, hasattan nakliyeye, depolamadan pazarlamaya kadar birçok unsuru içinde barındırdığını ifade eden Pakdemirli, "Bu sistemi basitleştirmek ve üretici-tüketici arasındaki kademeleri azaltmak için gıda tedarikinde kısa değer zincirleri (Short Value Chains) gelecek 10 yılda gündemde olacak konulardandır." dedi.
Pakdemirli, "yeşil büyüme" ve "yeşil ekonomi" kavramlarının 2010'dan sonra ortaya çıktığını ve etkisini günden güne artırdığını ifade ederek, tüm dünyanın artık tarım üretiminde sera gazını azaltan yöntemleri kullanmaya başladığını söyledi.
İklim değişikliğinin en fazla tarımı etkilediğini aktaran Pakdemirli, önümüzdeki yıllarda üreticinin daha az zarar görmesi için tarım sigortasına daha fazla rağbet göstereceğini kaydetti.
"TARIMSAL HASILADA AVRUPA'DA BİRİNCİ, DÜNYADA İLK 10 ARASINDA YER ALIYORUZ"
Pakdemirli, Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde 18 yıl boyunca tarım ve orman sektöründe büyük işler yaparak altyapıyı güçlendirdiğini kaydetti.
Son 2 yılda Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile gelişen altyapının daha da sağlamlaştırıldığını söyleyen Pakdemirli, tarım ve gıdanın gelecek 10 yılına hitap eden pek çok projeyi hayata geçirdiklerini anlattı.
Pakdemirli, şu bilgileri verdi:
"Dünyada ekilen tarım alanı toplam tarım alanının yüzde 32'si iken Türkiye'de bu oran yüzde 61 seviyesinde. Yani dünya ortalamasına göre iki kat daha iyi durumdayız. 23,1 hektar ekilebilir tarım arazimizle dünya genelinde 17. sıradayız. Yine son 18 yılda orman alanımızı yaklaşık 2 milyon hektar artışla 22,7 milyon hektara ulaştırmamıza rağmen bu alanda dünyada 47'nci sıradayız. Diğer yandan 14,6 milyon hektar mera varlığımızla dünyada 44'üncü sıradayız. Dolayısıyla toprak, orman ve su varlığı imkanlarımızı doğru okumalı ve mevcut potansiyelimizi daha etkili kullanacak çalışmalara ağırlık vermeliyiz.
Ülkemiz coğrafi konum açısından büyük avantajlara sahip. 12 binden fazla bitkiye ev sahipliği yapan nadir biyoçeşitliliğe sahip ülkelerden birisiyiz. 4 saatlik bir uçuş mesafesi ile dünya nüfusunun yüzde 40'ına ulaşma imkanımız var. Ülkemiz bulunduğu konum itibarıyla 1,9 trilyon dolarlık tarımsal ticaret hacmine sahip bir bölgede. Ülke olarak Avrupa'da 55,1 milyon küçükbaşla 1. sırada, 18,7 milyon büyükbaşla 2. sıradayız. Süt üretiminde 3. sıradayız. Tarımsal alan bakımından dünyada 17'nci sırada olmamıza rağmen tarımsal hasılada Avrupa'da birinci, dünyada ilk 10 arasında yer alıyoruz."
"4,6 MİLYAR FİDANI TOPRAKLA BULUŞTURDUK"
Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli, son 18 yılda AK Parti iktidarları döneminde bakanlığın yaptığı yatırımlar ve destekler ile Türkiye'nin güçlü bir tarım ve orman altyapısı kazandığını belirterek, "Tarımsal hasılamızı 7,5 kat artırarak 275 milyar liraya çıkardık. 310 milyar lira tarımsal destek verdik, 585 baraj inşa ettik, 6,6 milyon hektar araziyi sulamaya açtık. 4,6 milyar fidanı toprakla buluşturduk, tohumluk üretimimizi 8 kat, tohumluk ihracatımızı 10 kat artırdık. Son 18 yılda 220 milyon dolar tarımsal ihracat yaptık, 75 milyar dolar dış ticaret fazlası verdik." bilgilerini verdi.
Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi ile verilen desteklerde muazzam bir artış görüldüğünü aktaran Pakdemirli, son iki yılda tarımsal desteği yüzde 52 artışlar 22 milyar liraya çıkardıklarını söyledi.
Bakanlığın bütçesinin yüzde 55'ini tarımsal desteklere ayırdığını anlatan Pakdemirli, "Tarımsal desteklerin bugün itibarıyla yüzde 77'si, yani 17 milyar lirası çiftçilerimizin hesaplarına yattı. Verdiğimiz destekler üretime ve tarımsal hasılaya büyük ivme kazandırdı. Son 2 yılda tarımsal hasılamızı yüzde 45 artışla 275 milyar liraya çıkardık. Bugün tarımsal hasılada Avrupa'da birinci, dünyada da ilk 10 içerisindeyiz. Bu vesileyle başta çiftçilerimiz olmak üzere bütün çiftçilerimizin eline, emeğine sağlık." diye konuştu.
"GELECEĞİ ÇOK DAHA İYİ PLANLAMAMIZ GEREKTİĞİNİ GÖRDÜK"
Pandemi süresinde pek çok ülkede market raflarının boşaldığını anlatan Bakan Pakdemirli, Türkiye'de perakende zincirlerinin yönlendirilmesiyle böyle tabloların görülmediğini, tarımsal üretimin de kesintisiz devam ettiğini söyledi.
Pakdemirli, sözlerine şöyle devam etti:
"Tarımsal desteklerin yüzde 77'sini 7 ay içerisinde ödedik. Nisan, mayıs aylarının tarımsal kredi borçlarını da erteledik. Tohumun yüzde 75'ini çiftçimize hibe vererek ekilmeyen hazine arazilerini üretime kazandırıyoruz. Ayrıca hazine arazilerini çiftçilerimize tahsis ederek ekilmedik bir karış toprak dahi bırakmamak niyetindeyiz. Bu süreci 18 yılda oluşturduğumuz güçlü altyapımız sayesinde alnımızın akıyla gıda tedarikinde sorun yaşamadan atlattık ancak geleceği çok daha iyi planlamamız gerektiğini gördük."