Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mehmet Ali Akben, 16 Mart'tan başlayarak 50'ye yakın aksiyon ve tedbiri hayata geçirdiklerini belirterek, "Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını, sağlam bir bankacılık sektörüne sahip olmanın önemini hatırlatması açısından da oldukça manidardır. Yaşanan bu süreç, bankalarımızın ekonominin çarkları içinde ne kadar önemli bir yerde durduklarını, ülkemizin ekonomik refahın sürdürebilmesi noktasında kilit rol oynadıklarını bir kez daha göstermiştir." dedi.
Akben, Türkiye Bankalar Birliği'nin (TBB) 63. Genel Kurul Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, küresel ölçekte oldukça yoğun gündeme sahip bir dönemden geçildiğini söyledi.
Yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) yalnızca bir sağlık sorunundan ibaret kalmadığını vurgulayan Akben, salgının, ekonomiden siyasete birçok alanı uluslararası boyutta derinden etkilediğini kaydetti.
Akben, salgına ilişkin gelişmeler ve belirsizliklerin, küresel risk iştahının gerilemesine ve uluslararası piyasalarda oynaklığın artmasına neden olduğuna işaret ederek, "Ülkemizin mücadele sürecinde kaydettiği gelişmeler, hem sağlık hem de ekonomik görünümde bizleri pozitif ayrıştırmış, geldiğimiz noktada hepimizin geleceğe umutla bakmasını sağlamıştır." dedi.
BDDK'nin; bugüne kadar olduğu gibi Kovid-19 sürecinde de mücadeleye proaktif katılım sağladığını, bankacılık sektörünün yerel ve uluslararası düzeyde güven duyulan yapısını muhafaza etmek için azami gayret gösterdiğini ifade eden Akben, şunları kaydetti:
"İstikrarlı olarak büyüyen ve risklerini en gelişmiş yaklaşımlarla yöneten bankalarımızın uluslararası standartlara uygun bir ortamda faaliyet göstermeleri, finansal otorite olarak en öncelikli görevimiz olmaya devam edecektir. Nitekim Bakanlığımız ve diğer kurumlarımızla pandemi sürecinde uyguladığımız mikro ve makroihtiyati tedbirler, finansal sektörümüzde olumlu gelişim patikasını muhafaza etmeyi başarmıştır. Ülkemiz finansal mimarisinin neredeyse yüzde 90'ını oluşturan bankacılık sektörü; son 18 yıllık dönemde sadece niceliksel değil, niteliksel olarak da önemli bir değişim ve dönüşüm geçirmiştir. Sektörün 2002 sonunda 213 milyar TL seviyesinde bulunan aktif büyüklüğü, 2015'te ilk kez milli geliri aşmış ve son bir yıllık dönemde yüzde 21,9 büyüme kaydederek Nisan 2020 döneminde 5,2 trilyon TL'ye ulaşmıştır."
"KREDİLERİN TAKİBE DÖNÜŞÜM ORANI VE LİKİDİTE GÖSTERGELERİ MAKUL DÜZEYLERDE
BDDK Başkanı Akben, 33 mevduat, 14 kalkınma ve yatırım ve 6 katılım finans kuruluşu olmak üzere toplam 53 bankanın 203 bin 865 personel ve 11 bin 335 şubeyle faaliyetlerini sürdürdüğünü, bu yönüyle istihdama da önemli bir katkı sunduğunu söyledi.
Geçen yılın üçüncü çeyreği sonrası iyileşen enflasyon verileri ve fonlama maliyetlerindeki düşüşün, diğer yapısal tedbirlerle birlikte bankaları kredi vermeye daha istekli hale getirdiğine dikkati çeken Akben, "Bu çerçevede, sektörün kredi hacmi son bir yıllık dönemde yüzde 26,5 artışla 3,2 trilyon TL seviyesine ulaşmıştır. Geleneksel olarak mevduat ağırlıklı kaynak yapısına sahip sektörümüzün mevduat hacmi ise son bir yıllık dönemde yüzde 31,4 artışla altın mevduatı dahil 3 trilyon TL'ye yükselmiş durumdadır." dedi.
Akben, bankacılık sektörünün öne çıkan özelliklerinden birisinin güçlü öz kaynak yapısı olduğuna vurgu yaparak, şunları kaydetti:
"Nisan 2020 itibarıyla 511 milyar TL'ye ulaşan ve kaliteli unsurlardan oluşan banka öz kaynakları, yüzde 18,7 sermaye yeterliliği oranıyla gücünü korumaya devam etmektedir. Banka karlarının bünyede tutulmasına yönelik kurumumuzca sürdürülen politikaların olumlu etkisi, böyle dönemlerde daha net anlaşılmaktadır. Sektör, sağlam ve güven veren yapısıyla 1980'li ve 1990'lı yılların aksine Türkiye ekonomisi için önemli bir istikrar çıpası haline gelmiştir. Kredilerin takibe dönüşüm oranı, likidite göstergeleri, yabancı para pozisyonu ve kaldıraç oranı makul düzeylerde seyretmekte, sermaye yeterliliği rasyosu uluslararası standartların öngördüğü asgari düzeyin oldukça üzerinde bulunmaktadır."
"50'YE YAKIN AKSİYON VE TEDBİRİ HAYATA GEÇİRDİK"
Mehmet Ali Akben, bankacılığın, tüm dünyada ve Türkiye'de en detaylı şekilde düzenlenen ve denetlenen sektörlerin başında geldiğini vurguladı.
Bankacılık sisteminin kriz ve şoklara müdahale konusunda uluslararası normlarla uyumlu, proaktif düzenleme yaklaşımı ve denetim metodolojisiyle donanımlı bir düzenleyici otoriteye sahip olduğunu belirten Akben, "Bugün tek başına bir halk sağlığı problemi olmaktan çıkıp küresel ekonomik mücadelenin birincil konusu haline gelen Kovid-19 salgınında yaşanan süreçten de takip edileceği üzere, bu donanım sayesinde salgının etkilerinin görülmeye başlandığı ilk günden itibaren hem bankalarımız hem de tasarruf sahipleri için gerekli tedbirler ivedilikle ve ileriye dönük bir yaklaşımla alınmıştır." ifadesini kullandı.
Akben, salgın döneminde gerekli esnekliklerin sağlandığına, piyasanın ve ekonominin bu süreci az hasarla atlatmasına katkı sağlanmasının amaçlandığına değinerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Süreci önceden ve yerinde bir düzenleme yaklaşımıyla yürütmenin sağladığı esneklik ve hızlı hareket edebilme kabiliyetinin finansal sistemimiz üzerindeki riskleri sınırlandırmada kritik öneme sahip olduğunun farkındayız. Bu anlayışla 16 Mart'tan başlayarak 50'ye yakın aksiyon ve tedbiri hayata geçirmiş bulunuyoruz. Mart ayından bu yana geçen 3 aylık sürede aldığımız onlarca aksiyon ve tedbir, iş dünyamızın ve vatandaşlarımızın Kovid-19 salgını sürecini en az hasarla atlatabilmesi içindir. Kovid-19 salgını, sağlam bir bankacılık sektörüne sahip olmanın önemini hatırlatması açısından da oldukça manidardır. Yaşanan bu süreç, bankalarımızın ekonominin çarkları içinde ne kadar önemli bir yerde durduklarını, ülkemizin ekonomik refahın sürdürebilmesi noktasında kilit rol oynadıklarını bir kez daha göstermiştir. Ancak yaşadığımız dönemde artık stratejik öneme sahip, yüksek katma değerli ürünler üreten, ihracat, teknoloji, bilgi ve siteme dayalı üretimi önceliklendiren ve destekleyen, büyüme ve istihdama pozitif katkı sağlayan sektörler oyunun kurallarını belirlemeye başladı. Bu gelişme hiç şüphesiz bankalarımıza da yeni sorumluklar getirdi. Zira kaynaklarımızı ne kadar çok bu sektörlere yönlendirebilirsek pandemi gibi dış olumsuz etkenler bizleri o kadar az etkileyecektir. BDDK olarak gelişmiş ilk 10 ekonomi arasında yer alma hedefi doğrultusunda ülkemizin refahına katkı sağlarken, sizlerin yanında olduğumuzu bilmenizi, sizlerin de asli fonksiyonunuzun bir gereği olarak aynı bilinç ve şevkle inisiyatif almanızın ülkemiz kalkınmasında çok değerli olduğunu belirtmek isterim."
BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben, konuşmasının sonunda TBB'nin 63. Olağan Genel Kurulu'nun hayırlara vesile olması temennisinde bulundu.
Konuşmaların ardından gerçekleştirilecek toplantının basına kapalı bölümünde, TBB'nin faaliyet raporu, finansal tabloları, 2020-2021 faaliyet dönemi bütçesinin görüşüleceği ve yönetim kurulu seçiminin yapılacağı bildirildi.
TBB YÖNETİM KURULU BAŞKANI AYDIN
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Aydın da yaptığı konuşmada, sosyal ve ekonomik hayatı her yönüyle etkileyen bir dönemin yaşandığını, böylesi daha önce tecrübe edilmemiş olan bu sorunun ekonomik yansımaları ile baş edebilmek ve ekonomik faaliyeti desteklemek için ülkelerin bilinen araçlarla para ve maliye politikalarını seferber ettiğini söyledi.
Türkiye'de de benzer uygulamaların tecrübe edinildiğini, toplum sağlığını ve istihdamı korumaya yönelik önlemlerin belirleyici olduğunu dile getiren Aydın, "Ekonomide, destekleyici ve kapsayıcı nitelikte karma bir maliye, para ve kredi politikası uygulandı. Maliye ve kredi politikasında hareket alanımız vardı. Makro dengenin sürdürülebilir olması yanında düzenlemelerde yapılan esnekliklerin de olumlu etkisiyle bankalar, bu sürecin başarıyla yönetilmesine destek oldu." diye konuştu.
Bankaların, bireysel ve kurumsal kredi ihtiyacı yanında pandeminin doğal bir sonucu olarak kamunun artan borçlanma ihtiyacının finansmanına da katkı sağladığını aktaran Aydın, "Bankacılık hizmetleri ve ödeme sistemi kesintisiz olarak çalıştırıldı. Bu sayede çek, senet ve kredi kartları gibi araçlarda tahsilat oranı makul düzeylerde seyretti. Bankalar, sorunlu kredide iyi bir yönetim sergiledi. Yapılandırma ve yeniden vadelendirmeye hız verilerek aktif kalitesi yönetimindeki etkinlik daha da artırıldı." değerlendirmesinde bulundu.
"SEKTÖRÜN BİLANÇO VE KREDİLERİ DAHA HIZLI BÜYÜME TRENDİNİ SÜRDÜRÜYOR"
Hüseyin Aydın, bankacılık sektörünün son dönemlerde büyümeye devam ettiğine işaret ederek, şunları kaydetti:
"Sektörün bilanço ve kredileri, milli gelire oranla sergilemekte olduğu daha hızlı büyüme trendini sürdürüyor. Bu dönemde bankacılık sektörü, iş yönetiminin en önemli bileşeni olan teknolojide üstün olduğunu gösterdi. Teknolojik altyapı ile müşteriye verilen hizmetleri şube dışı ve ağırlıklı olarak dijital kanallarla sunma konusunda maharetini göstermekle birlikte zorunlu haller dışında banka şubeleri açık tutuldu. Ancak bu tür dönemlerde daha belirgin görüldüğü üzere, kaynak talebi, finansal sistemin yüzde 90'ını oluşturan bankacılık sektörünün omuzlarında kalmaya devam etti. Bu çerçevede, bankacılık dışı finansal sektörün büyütülmesi, kurum ve araç çeşitliliğinin artırılması, sermaye piyasalarının, sigortacılık sisteminin geliştirilmesinin önemi bir kez daha ortaya çıktı. Finansal sistemin güçlenerek büyümenin finansmanına ve şokların yönetilmesine daha fazla katkı vermesine imkan sağlanması konusunda desteklerinizle bu yolda başlatılan çalışmaların daha da hızlandırılmasına ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz."
"ÜLKESİ OLMAYANIN BANKASI YA DA MÜŞTERİSİ DE OLMAZ"
TBB Yönetim Kurulu Başkanı Aydın, yakın dönem tecrübelerinin ekonomi büyüdükçe ve güçlendikçe bankacılık sektörünün daha sağlıklı çalıştığını, büyüdüğünü ve güçlendiğini gösterdiğini belirtti.
Aydın, devamla şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bankalar olarak, 3 bilançoya önem veriyoruz; müşterilerimizin, bankalarımızın ve ülkemizin... Sadece kendi bilançolarımızı değil, müşterilerimizin ve ülkemizin bilançosunu da dikkate alma konusunda her geçen gün daha fazla mesafe almakta olduğumuzu görüyorum. Ancak şu konuyu da dikkatlere getirmek istiyorum. Firma sahipleri ve ortaklarının da kendi kişisel bilançoları ile firmalarının bilançolarında aynı hassasiyeti göstermeleri gerektiğini düşünüyorum. Bu 3 bilanço içinde eğer birini tercih edeceksek küçük hesaplarla uğraşmadan ülke bilançosunu tercih edeceğimiz konusunda herkes emin olmalıdır. Ülkesi olmayanın bankası ya da müşterisi de olmaz. Bunun farkındayız ve faaliyetlerimizi bu yönde sürdürüyoruz. Sağlıklı bir ekonominin yanı sıra toplum sağlığının önemini bir kez daha hatırladığımız bu zor dönemin iyi yönetilmesinde hükümetimize ve emeği geçen herkese, siz meslektaşlarımıza ve çalışanlarımıza teşekkür ediyoruz."