AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, "İnşallah bu zor süreçleri en kısa sürede atlatacağız ve bu süreçleri bir fırsata çevirmek nasip olur. Diğer ülkelere nazaran Türkiye olarak sürece hazırlıklı yakalandık. Dün başlayan normalleşme sürecini doğru bir şeklide devam ettirileceğini düşünüyorum. "dedi.
Türkiye'nin sağlık altyapısının sağlam olduğunun görülmüş olduğunu anlatan Kurtulmuş, "Sağlık çalışanlarımızı şükranla selamlıyorum. Şehir hastanelerinin imdada yetiştiğini gördük. İspanya ve İtalya örneklerinde olduğu gibi yoğun bakım ünitelerinde bir felaketle karşılaşmadık. Sayılar da zaten giderek aşağıya düşüyor. Bilim Kurulunun tavsiyeleri doğrultusunda hangi adamın atılması gerekiyorsa onu atmaya devam ediyoruz. Dayanışma ile bu süreci bitirmeyi hedefliyoruz. Yurt dışından 50 bine yakın yurttaşımızı getirttik. Dünyadan gelen yardım çağrılarına sessiz kalmadık yardımlarınızı gönderdik." ifadelerini kullandı.
Salgın nedeniyle dünya ekonomilerinde ciddi bir küçülme yaşanacağını dile getiren Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Gelişmekte olan ülkeler kategorisinde bulunan Türkiye'de en mutedil küçülme tahminlerinin olacağı tahmin ediliyor. Benzer ülkelerle kıyaslandığında daha iyi bir noktada olduğumuzu görüyoruz. Dış borçluluk bakımından Türkiye kaldırılabilir bir noktada. Özellikle kamu borç yükü bakımından Türkiye'nin elinin rahat olduğunu görüyoruz. Önümüzdeki dönemde üretime ağırlık vermeliyiz. Türkiye'nin en önemli sorunu cari açıktır, cari açığı azaltmanın yolu da ihracattır. Şirketlerimizin ihracat yapabilmesi için içeride üretimin kuvvetli olması gerekir. Türkiye bu süreçte dayanışma içerisinde, ilave olumsuzluklar yüklemeden bu olumsuz olana tabloyu pozitife çevirmek için hep birlikte gayret içinde olmamız gerekiyor. Küresel tedarik zincirinde Türkiye'nin öneminin artacağına Türkiye'nin jeostratejik önemi beklediğimizden daha büyük imkanlar sunacaktır yeter ki biz hazırlıklı olalım."
"Türkiye'de belli çevreler Türkiye'nin teknolojik olarak gelişmesini hiç istemediler. Dışa bağımlı hale gelmesini istediler." diyen Kurtulmuş, katma değer ve marka ürün üretmekten başka isteklerinin olmadığını kaydetti.
"Hiçbir sektörde dışa bağımlı olmamak lazım. İHA ve SİHA'larda bunu çok iyi gördük." diyen Kurtulmuş, artık Türkiye'nin kendi üretimini yaptığını bunları terörle mücadelede, sahada etkin bir şekilde kullandığını belirtti.
TÜRKİYE - AB İLİŞKİLERİ
Türkiye'nin, ilişkilerde AB'den başından beri AB'den samimiyet beklediğini vurgulayan Kurtulmuş, "Türkiye-AB ilişkilerinin yeniden müzakere edilebilmesi için bir sürecin başladığını görüyoruz. Benim kanaatim öteden beri şudur; Türkiye ile AB ilişkilerinin nasıl gelişeceği kararı Türkiye'den daha çok Avrupa'nın vereceği karara bağlı." dedi.
AK Parti'nin demokrat, reformist, kuşatıcı ve Türkiye'nin yerli-milli değerleri üzerinden kalkınmayı hedefleyen bir siyasi hareket olduğunu söyleyen Numan Kurtulmuş, 2019'da çıkarılan yeni askerlik yasası ve son infaz düzenlemesinin de bir reform olduğunu kaydetti.
"Daha iyisi yapılabilir miydi? Tabii ki daha iyisi yapılabilirdi. İnfaz düzenlemesi Türkiye'nin şartları içerisinde infazda bir reform meselesiydi. Bu da çok fazla anlaşılamadı." diyen Kurtulmuş, yeni yargı reformu konusunda hem Adalet Bakanlığı hem de parti olarak çalışmaları sürdüreceklerini ifade etti.
"DİYANET İŞLERİ BAŞKANI KENDİ RESMİ VAZİFESİNİ YAPTI"
Numan Kurtulmuş, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın açıklamalarına bazı baroların tepki göstermesine ilişkin şunları söyledi:
"Türkiye'de herkes kendi fikri-siyasi tercihlerinde serbesttir. Herkes istediği şekilde istediği hayat tarzını da sürdürmekte serbesttir. Buna mani olan bir şey var mı? Ama kalkıp tam da ramazanın ilk günlerinde, Diyanet İşleri Başkanının bir hutbede söylediği iki cümle dolayısıyla tabiri caizse infaz edilmesi, itibar suikastıyla karşı karşıya kalması bir kere doğru bir şey değildir. Yani ne desin Diyanet İşleri Başkanı hutbede, 'ey insanlar Lutilik yapın, bu iyi bir şeydir' mi desin? Tabii ki bunun kötü bir şey olduğunu, zinanın da tüm dinlerde yanlış olduğunu anlatmak Diyanet İşlerinin vazifesidir. Bir grubun kendi tercihleri üzerinden Diyanet İşleri Başkanlığına saldırmasını, Diyanet İşleri Başkanını insanların fikir özgürlüklerini hiçe saymakla suçlamak, hakikaten izah edilebilir bir şey değildir. Diyanet İşleri Başkanı, burada kendi resmi vazifesini yaptı aslında."