Faber, ABD'de hisse senetlerinin şubat ayında zirve yaptığını, şu anda gelişen piyasaların ABD'ye kıyasla son derece düşük seviyede olduğunu belirterek, "Bence Türkiye dahil olmak üzere düşük seviyede olan gelişen piyasalar (gelecek dönemde) hızlı bir şekilde yeniden yükselebilir. Piyasalarda mart ayından itibaren gereğinden fazla satış yapıldı. Yatırımcılar için gelişen piyasalarda gelecek 2-3 ay boyunca kazanma fırsatı var. Buna Türkiye de dahil." diye konuştu.
"ABD'NİN UYGULADIĞI MALİ VE PARASAL POLİTİKALAR SON DERECE TEHLİKELİ"
ABD dolarının uzun zamandır gelişen piyasaların para birimlerine karşı güçlü seyrettiğini ancak bu durumun değişebileceğini ifade eden Faber, şunları kaydetti:
"Bu zamana kadar ABD doları çok güçlendi, Brezilya reali ve Meksika pesosuna karşı yüzde 20 değer kazandı. Geçen yıl Türk lirası da ABD dolarına karşı yaklaşık yüzde 20 değer kaybetti. Bu yıl da devam ettiğini görüyoruz. Rus rublesi de dolar karşısında yüzde 20 değer kaybetti. Dolar çok güçlü seyretti. Fakat ABD'nin mali açığına ve para basmasına baktığımda, doların güçlü bir para birimi olmaya devam edebileceğine inanmıyorum. Uzun vadede ABD'nin uyguladığı mali ve parasal politikaların son derece tehlikeli, dolar için de negatif olduğunu düşünüyorum."
KRİZİN KAZANANLARI VE KAYBEDENLERİ
Marc Faber, koronavirüs salgınının ekonomiler üzerindeki olumsuz etkilerini değerlendirirken, "Hükümetlerin krize doğru ilerlerken uyguladığı programların ekonomik olarak ciddi bir etkisi olacak. Batı ekonomileri zaten koronavirüs öncesi ciddi şekilde zorlanıyordu. Fed, geçen yılın eylül ayında repo piyasasına müdahale etmeye başladı. Koronavirüs ile birlikte çok büyük parasal ve mali önlemler uygulandı. Birçok işletme yeniden açılmayacak, iflas edecek ve çok sayıda insan işsiz kalacak." ifadelerini kullandı.
Küresel ekonomi sisteminin koronavirüs salgınının kontrol altına alınmasının ardından ciddi şekilde değişeceğini ifade eden Faber, hava yolu şirketlerinin gelirlerinin yüzde 95 azaldığını, uçuşlar başlayınca bu durumun düzeleceğini ancak önceki yüksek seviyelere ulaşılamayabileceğini söyledi.
Faber, "Bazı insanlar 'seyahat etmemize gerek yok' diye düşünecektir. Bazı insanlar müşterilerini ziyaret etmektense Skype veya Zoom üzerinden görüşmelerini yapmayı tercih edecek. İnsanların davranış şekilleri değişecek." diye konuştu.
Yeni sistemin yeni kazananları ve kaybedenleri olduğunu belirten Faber, "Amazon, Netflix, Zoom gibi platformlar kazandı. Perakendeciler ise kaybedenlerden... Bazı büyük perakendeciler (karantina sonrasında) kepenklerini bir daha hiç açamayacak." dedi.
"İNSANLAR ŞEHİRLERDEN UZAKLAŞACAK"
İsviçreli yatırımcı Faber, perakende şirketlerinin yeniden yapılandırılmak zorunda olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Eğer işleyiş modellerini değiştirmezlerse operasyonel de olamazlar. Örneğin ofisler… İnsanların evden çalışması yönünde artan bir eğilim var. Belki çalışanları ile artık sadece haftada bir karşılıklı görüşecekler. Herkesin her gün ofise gitmesi gibi bir ihtiyaç artık yok. İnsanlar şehirlerden uzaklaşarak aileleri ile birlikte yaşayabilecekleri güvenli yerlere taşınacak. Belki evlerinin yanında küçük bir ofisleri olacak."
"ALTINLARIMI SATMAYI DÜŞÜNMÜYORUM"
Marc Faber, yatırımlarının; gayrimenkul, hisse senedi, tahvil ve kıymetli metaller olmak üzere 4 temel alanda bulunduğunu bildirdi.
Faber, bu yıl kıymetli metaller ve ABD'deki hazine tahvillerinin ABD dolarının güçlü olmasıyla iyi performans gösterdiğini ancak gelecek 2-3 hafta ya da 2-3 aylık dönemde ABD hazine tahvillerinin iyi performans göstermeyebileceğini söyledi.
Altının biraz fazla popüler olduğunu düşündüğünü ifade eden Faber, "Bu yıl altında bir düzeltme yılı olabilir. Öte yandan, altınlarımı satmayı düşünmüyorum. Onlar benim emeklilik fonum gibi..." dedi.