"EŞYADA VARSA ELİMİZLE DOKUNUP AĞZIMIZA, YÜZÜMÜZE GÖTÜRÜNCE BULAŞ OLABİLİRİZ"
Koronavirüs salgınının ardından çoğu mağaza çeşitli kampanyalar başlattı ve sezon sonu indirimi yaptı. Tüketiciler de daha çok evde vakit geçirdikleri bu süreçte kampanyaların ve sezon geçişinin de etkisiyle alışverişe yöneldi. Fakat bulaşma hızı oldukça fazla olan koronavirüs, üzerinde virüs olan ürüne dokunan kişinin elini ağzına, burnuna ya da gözlerine değdirmesi yoluyla da bulaşabiliyor. Uzmanlar ise alışveriş oranının arttığı bu dönemde alınan ürünler aracılığıyla virüs bulaşma riskine karşı herkesin tedbirli olması gerektiğini ve el yıkamanın çok önemli olduğunu söylüyor. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa - Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Uzmanı Öğretim Üyesi Dr. Rıdvan Karaali koronavirüslü birinin hapşırması, öksürmesi ya da konuşması esnasında ürünlere virüs bulaşabileceğini ve başka birinin de o ürüne dokunduktan sonra ellerini yıkamadan ağzına, burnuna ya da gözüne götürmesi yoluyla virüs kapabileceğini söyleyerek, "Havaların ısınmasıyla birlikte insanlarımızın çeşitli alışveriş ihtiyaçları ortaya çıkıyor ve daha yoğun bir alışveriş dönemi başlıyor. Öncelikle koronavirüs bu alışveriş yollarıyla toplum içerisinde nasıl bulaşabilir diye özetlemekte fayda var. Koronavirüs ağızdan çıkan hapşırma, öksürme ya da konuşma esnasında çıkan damlacıkların çeşitli eşyaların üzerine bulaşması ve oradan elimizle ağzımıza, burnumuza, gözümüze götürme yoluyla bulaşıyor. Eldiven yalancı güven hissi oluşturuyor ve mesela gün içerisinde markette bir reyona bakan görevli sabah taktığı aynı eldivenle akşama kadar tüm görevini yapabiliyor. Onun dışında online alışverişle aldığımız bir üründen bize virüs nasıl geçebilir diye bakabiliriz. Kargo görevlisi maske ve eldiven takıyor ya da takmıyor. Bunu bizim her zaman kontrol etme şansımız yok. Getirilen paket üzerine görevlinin bir şekilde hapşırması, öksürmesi ya da konuşması esnasında virüs bulaşabilir. Direkt kutu üzerinden bize virüs bulaşma ihtimali yok, ancak bu kutu üzerine biz elimizle dokunduğumuz zaman elimizi yıkamadan ağzımız, burnumuza, gözümüze götürürsek bulaşabilir. Dolayısıyla böyle bir malzemeye dokunduğumuz zaman başka hiçbir yere dokunmadan elimizi yıkarsak, bulaş riskini tamamen ortadan kaldırıyoruz. Bir ürün aldık ve kullandık, bunu koşulsuz iade etme şansımız var. Bu ürünü iade ettiğimizde velev ki deneyen kişide koronavirüs olsa da bu ürünün iade edilip başka kişi tarafından alınmasıyla koronavirüs direkt bulaşmıyor, ancak o eşya üzerinde ciddi bir bulaş varsa yine elimizle dokunup elimizi yıkamadan ağzımıza, burnumuza, gözümüze götürürsek bulaş olabilir. Bunlara dikkat ettiğimiz zaman bu tür alışverişlerde bulaşı minimuma indirmiş oluyoruz" dedi.
"DOKUNDUĞUMUZ HER OBJEDE KORONAVİRÜS OLABİLİR"
Dr. Karaali pandemi sürecinde her eşyada koronavirüs olabileceğini ve dokunduğumuz ürüne bizden kaç saat önce koronavirüslü birinin dokunduğunu bilme şansımızın olmadığını belirterek, "Şu an toplumumuzdaki yaygınlığı da düşünürsek bir pandemi halindeyiz. Dokunduğumuz her objede, koronavirüs olabilir. Dolayısıyla dokunduktan sonra el hijyenini sağlayacağız. Aslında genel olarak deneme usulüyle alınan ürünlerde koronavirüsten bağımsız olarak da aldığımız ürünü yıkama ihtimali varsa yıkamak en doğru yoldur. Koronavirüs özelinde de konuşursak, örneğin bir gömlek aldık. Bizden önce de başka biri denedi ve biz aldık. Bu pamuklu yüzeyden geçiş ihtimali çok düşük. Yıkanabilen bir ürünse, onu kaç kişinin denediğini bilmediğimiz için yıkayıp giymekte fayda var. Bir kişi bir objeye dokunduğu zaman o objeye koronavirüs bulaştırsa da bu, oradan havaya karışarak gelmiyor. Bunun için bir aracı olması lazım, o da en doğalı olan elimiz. Biz olası objelerde koronavirüs varmış hareket edersek, elimizle dokunduktan sonra başka bir yere dokunmadan el hijyenini yaparsak eldiven kullanımına da gerek kalmayacak. Virüsün bir yüzeye bulaştığı zaman en yüksek bulaştırıcılık oranı 4 ile 6 saat içerisinde. 12 saatten sonra bulaştırıcılık hızlı bir şekilde azalıyor. 24 saatten sonra da teorik olarak yok denecek kadar az bulaştırıcılık oranına düşüyor. Bu dönemde bu saatleri bilme şansımız yok. Yani bizim dokunduğumuz ürüne bizden kaç saat önce koronavirüslü birinin dokunduğunu bilme şansımız yok. Dolayısıyla özellikle el temizliğine çok dikkat etmemiz lazım" ifadelerini kullandı.
"ALDIĞIM ÜRÜNDEN BULAŞMASINDAN KORKUYORUM"
Aldığı ürünleri virüs bulaşmasından korktuğu için yıkadığını söyleyen Mustafa Demir ise, "Aldığım üründen virüs bulaşmasından korkuyorum. Bir de küçük çocuklarım olduğu için daha çok korkuyorum. Gerçekten çok dikkat edilmesi gereken bir şey. İnşallah herkes böyle şeylere duyarlı olur. İnternet üzerinden alışveriş yapmıyorum, ihtiyacım olduğu zaman kendim gidiyorum. Gözümle seçip ona göre alıyorum. Bir de eve girmeden dışta lavabo var. Lavaboda yıkayıp eve o şekilde koyuyoruz. Ne kadar korunursan korun, sen korundan da karşı taraf duyarlı olmuyor. İnternetten olsun, kırtasiyeden olsun, marketten olsun aldığımız ürünleri iade etmeyelim. Biz hasta olabiliriz ve karşı tarafa bulaştırabiliriz ya da karşı taraf hasta olur ve bize bulaşabilir. Bunlara çok önem verelim, bunlar da dikkat edeceğimiz konular. Biz ne kadar önlemimizi alırsak daha erken atlatırız" dedi.
"KIYAFETİN ÇOK RİSKLİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM"
Kıyafet almanın bu süreçte riskli olduğunu düşünen Deniz Akçiçek de, "İnternetten alışveriş yapıyorum. Kargo geldiğinde de hiç eve almadan, kapıda onu dezenfekte ediyorum. Ondan sonra eve alıyorum. Bu şekilde korunduğumu düşünüyorum. Açıkçası en korktuğum şey marketlerden alışveriş yapmak ama yapmak zorundayız. İnternetten pek kıyafet almıyorum, daha çok kozmetik ve ev alışverişi yapıyorum. Kargo gelince de eve sokmadan eldivenlerimle birlikte kapının önünde temizliyorum. Alışverişte ne aldığınız da önemli. Kıyafetse çok riskli olduğunu düşünüyorum. İnternetten kıyafet alan birisi olsam sanırım bu kritik dönemde almazdım" dedi.