Dünya Bankası, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD), Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) ve Türkiye İhracatçılar Meclisi iş birliğiyle İstanbul'da düzenlenen "Ticaret ve Küresel Değer Zincirleri Konferansı" başladı.
Etkinliğin açılışında konuşan Varank, son 30 yılda global ekonomiyi şekillendiren en belirgin unsurun küresel değer zincirleri olduğunu kaydederek, uluslararası ticaret ve yatırımlar sayesinde oluşan üretim ağlarının ülkeleri, firmaları ve çalışanları birbiriyle daha bağlantılı hale getirdiğini söyledi.
Değer zincirlerine entegre olmanın büyümeyi artırıp yoksulluğu azalttığını dile getiren Varank, ancak gelinen noktada artan ticaret ve teknoloji savaşlarının, küresel ekonomik entegrasyonun önünde ciddi engeller oluşturduğunu kaydetti.
Varank, son dönemde koronavirüsle ilgili belirsizliklerin tüm dünyada gündemi hayli meşgul ettiğini ifade ederek, virüsün insan sağlığına olan etkisinin yanı sıra ekonomik açıdan doğurabileceği etkilerin endişeleri beraberinde getirdiğini vurguladı.
Yorum yapmak için henüz erken olduğunu belirten Varank, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ancak Çin ekonomisi, küresel üretimin yüzde 20'sini tek başına gerçekleştiriyor ve tedarik zincirlerinde stratejik bir pozisyonu var. Tedarikte yaşanabilecek herhangi bir darboğaz, Çin'i etkilemenin yanında, ticaret ortaklarını ve nihayetinde küresel ekonomiyi de ciddi bir biçimde sarsma gücüne sahip. Dolayısıyla, uluslararası iş birliğine aslında her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Bu manada, Dünya Bankası'nın değer zincirlerini detaylı biçimde inceleyip, politika önerileri getirdiği Küresel Kalkınma Raporu, bizler için güçlü bir referans oluşturuyor."
"TÜRKİYE, KÜRESEL DEĞER ZİNCİRLERİNE ENTEGRE OLMA KONUSUNDA ÖRNEK ÜLKE"
Bakan Varank, ihracatta kilogram başına ortalama değerin arzu edilen seviyede olmadığını, bu durumun yurt içi katma değeri artırma konusunda kritik bir mesaj verdiğini belirterek, 2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi'nde katma değerli üretimi ve kritik teknolojilerde atılım yapmayı sağlayacak politikaları belirlediklerini söyledi.
Varank, "Politikaları tasarlarken; sektör temsilcileriyle, sanayi ve ticaret odalarıyla, bakanlıklarla, üniversitelerle ve bilim insanlarıyla fikir alışverişinde bulunduk. Türkiye'yi bir üst lige çıkarmak, dünyanın en gelişmiş ekonomileri arasına sokmak istiyoruz. Attığımız ve atacağımız her adım, ülkemizi küresel değer zincirlerinde katma değeri yüksek alanlara taşıyacak." dedi.
Dünya Bankası'nın ilgili raporunda değer zincirlerine daha sofistike bir biçimde entegre olmak için ülkelere bir dizi politika önerisi getirildiğini dile getiren Varank, bakanlık olarak bu önerilerin neredeyse hepsiyle ilgili 1,5 yıldır yoğun bir şekilde çalıştıklarını bildirdi.
Varank, Türkiye'nin, bu yönüyle aslında pek çok ülkeye örnek olabilecek nitelikte olduğunu ifade etti.
Değer zincirlerinden maksimum faydayı sağlamak için piyasa dostu reformların, yatırımı ve ticareti teşvik edecek önlemlerin uygulanmasının oldukça önemli olduğunu dile getiren varan, Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu'nda bunun gibi önlemlere odaklandıklarını söyledi.
Uyguladıkları yapısal reformlar sayesinde Dünya Bankası İş Yapma Kolaylığı Endeksi'nde son 2 senede 27 sıralık sıçramayla 33'üncülüğe yükseldiklerini ifade eden Varank, "Bu sene de benzer bir performansı sergilemek için çalışıyoruz. İş yapma ortamını daha da yatırımcı dostu hale getirip, ticareti kolaylaştıran ve yatırımları teşvik eden pek çok düzenlemeyi hayata geçireceğiz." diye konuştu.
"DÜNYA BANKASI İLE PİLOT PROJE GELİŞTİRİYORUZ"
Varank, doğrudan yabancı yatırımlar konusunda sundukları teşvik ve desteklerden bahsederek, yatırım ve Ar-Ge konusunda sundukları cazip imkanları anlattı.
Dünya Bankası ile otomotiv sektöründe pilot proje yapacaklarını dile getiren Varank, şu bilgileri verdi:
"Bu proje yerel tedarikçi geliştirme politikalarımız açısından öncü bir rol oynayacak. Projeyle, sektörde ülkemizde faaliyet gösteren çok uluslu şirketlerle, yerel tedarikçileri bir araya getirecek, tedarikçilerimizin verimlilik, yönetim becerileri, üretim süreci ve kalite gibi alanlarda kapasitelerini geliştirmelerine odaklanacağız.Bakanlığımız da bu programla bir yöntem bilgisi elde ederek farklı sektörlerde daha büyük ölçekli benzer uygulamalar geliştirmeyi amaçlamaktadır."
Varank, girişimcinin ve yatırımcının finansa erişimini kolaylaştırmak için kurdukları Teknoloji ve İnovasyon Fonu ile Bölgesel Kalkınma Fonu'ndan bahsederek, bu fonların firmalara uzun vadeli sermaye desteği sunacağını vurguladı.
"TÜRKİYE'NİN OTOMOBİLİ PROJESİYLE, ÜSTÜNLÜKLERİMİZİ YENİ BİR ALANA TAŞIYORUZ"
Varank, geçen ay Dünya Ekonomik Forumu'nun Dördüncü Endüstri Devrimi Ağlarına katıldıklarını belirterek, "Bu kapsamda İstanbul Ataşehir'de kurulacak merkezle; yapay zeka, büyük veri ve blokzincir gibi alanlarda geliştirilen teknolojilerin uygulamaya geçişini kolaylaştıracak kamu politikalarını tasarlayacak, bu alandaki insan kaynağımızı geliştireceğiz." ifadelerini kullandı.
Küresel rekabet avantajı sağlamak istediklerini dile getiren Varank, şunları kaydetti:
"İşte Türkiye'nin Otomobili de bu amaçla attığımız stratejik adımlardan bir tanesi. Biliyorsunuz otomotiv ana ve yan sanayinde kapasite, yetişmiş insan kaynağı ve Ar-Ge potansiyeliyle bölgedeki en önemli oyunculardan biriyiz. AB'nin otomotiv alanında en büyük tedarikçisiyiz. Dünya standartlarına uygun ileri teknolojiyle üretim yapıyoruz. Türkiye'nin Otomobili projesiyle, üstünlüklerimizi yeni ve heyecan verici bir alana taşıyoruz. Biz burada bir otomobil üretmenin daha da ötesini hedefliyoruz, düşünüyoruz."
Varank, otomobil sektöründeki teknolojik değişimlerden bahsederek, "Türkiye'nin Otomobili'yle, küresel piyasada rekabet edecek markamızı oluşturuyor, sektörün geleceğinde biz de varız diyoruz. Bu proje aynı zamanda otomotiv yan sanayisinin yeni teknolojilere karşı kendini güncellemesine de öncülük edecek." dedi.
"KÜRESEL REKABETİN GÜÇLÜ OYUNCULARINDAN OLACAĞIZ"
Varank, Türkiye'nin 17 yılda çok güçlü bir ekonomik performans sergilediğini belirterek, milli gelirini 3 kattan fazla, ihracatını 5 kata yakın artırdığını söyledi.
Bu performansın temel itici gücünün sanayi olduğunu ifade eden Varank, ancak gelinen noktayı yeterli görmediklerini, sanayinin tüm alanlarında yenilikçi bir dönüşümün yakalanması gerektiğini vurguladı.
Varank, bu dönüşümü hayata geçirmek için herkesin fikrine, bilgisine, özgün bakış açısına ihtiyaçlarının bulunduğunu kaydederek, kamu ve özel sektördeki tüm paydaşlarla yakın iş birliği içinde çalışmaya devam edeceklerini, geliştirdikleri ürün ve teknolojilerle, küresel rekabetin güçlü oyuncularından olacaklarını vurguladı.
Makroekonomik görünümdeki canlanmanın, hedefleri gerçekleştirme hızını da artıracağını dile getiren Varank, sözlerini şöyle tamamladı:
"Büyümenin öncü göstergeleri iyi bir görünüme işaret ediyor. 22 ay sonra ilk defa İmalat Sanayi Satın Alma Yöneticileri Endeksi eşik değeri aştı. Ekonomik güven göstergeleri artış eğilimi sürdürüyor. Sanayi üretiminde canlanmayı görüyoruz. Bu pozitif trendi kalıcı hale getirip, yüksek katma değerli üretim ve istihdam artışlarına yoğunlaşacağız.
Biliyorsunuz 2019'da Dünya Bankası dahil olmak üzere uluslararası kuruluşlar, Türkiye için büyüme tahminlerini birkaç kez yukarı yönlü revize etti. Ben bu revizyonları 2020 yılında da devam edeceğini düşünüyorum ve buna inanıyorum. Bu sene Türkiye için yatırımlarla sağlıklı büyüme yılı olacak."