Yastık altı altınların ekonomiye kazandırılması açısından büyük önem taşıyan ve son yıllarda bankacılık sektörünün de önemli bir gündemi haline gelen altın bankacılığında, katılım bankaları öncü rol üstlendi. Altının bir finansal kaynak olarak sisteme kazandırılması, katılım bankacılığı sektöründe son 10 yılda gerçekleşen en önemli ve dikkat çekici gelişmelerden biri olarak dikkat çekti.
2-7 BİN TON ALTIN
Türk insanı, gelenekleri ve alışkanlıkları nedeniyle altına yatırım yapan bir toplum olma özelliğini taşıyor. "Yastık altı altın" kavramı, birikimlerin tercihen altın olarak saklanması nedeniyle ortaya çıktı. Büyük oranda kayıt dışı tutulan bu birikimlerin toplam hacmini kestirmek net bir şekilde mümkün olmasa da yastık altında toplam 2 bin ton ile 7 bin ton arasında değişen kayda değer bir altın rezervinin olduğu tahmin ediliyor. 2 bin tonluk altın üzerinden değerlendirildiğinde güncel altın kuruna göre en az 500 milyar TL'lik bir finansal kaynak söz konusu. Bu nedenle yastık altı altınlarının ekonomiye kazandırılarak üretime, büyümeye ve istihdama dönüştürülmesi; ülke ekonomisi için hem kısa vadede hem de uzun vadede önem arz ediyor.
BÜYÜMEYE KATKI
Atıl olan kaynakların ekonomiye katkılarının sınırlı olmasından hareketle bankacılık ve finans sisteminin asıl görevlerinden birini de kayıt dışında olan kaynakları kayıt altına almak oluşturuyor. Hareket hâlinde olmayan bir doğal kaynaktan enerji elde edilemeyeceği gibi; kayıt dışı para, altın ve benzeri finansal değeri olan varlıklar da ekonomi döngüsü içinde değerlendirilemiyor. Bu hususta özellikle kayıt dışı altınların ekonomiye kazandırılması, ekonomik döngü içerisinde hem istihdama hem ekonomik büyümeye hem de üretime pozitif bir şekilde yansıyarak tarafların bu işletimden karşılıklı olarak fayda görmesini sağlayacak.
KÜLÇE ALTINA YATIRIM
Altın bankacılığı kapsamında altına yatırım yapmak isteyen kişilerin; yatırımlarını takı veya külçe altın olarak değil, bankacılık sistemi içerisinde kalmak kaydıyla külçe altına yapması gerekiyor. Finansal sistemde kayıtlı altın yatırımlarının, ülke ekonomisine katkı sunması ve banka kaynaklarını artırmasının yanı sıra yatırımcıya da ilave temettü getirmesi açısından faydaları bulunuyor. Altın, para olmasının beraberinde değerli bir metal özelliği taşıyor. Altın; başta takı olmak üzere yatırım aracı ve endüstride kullanılıyor. Gerek konvansiyonel bankalar gerekse katılım bankaları, altının yatırım aracı olarak finans sisteminde kullanılması yönünde hemfikir. Bu noktada tekrar vurgulanması gereken husus; altının takı ve çeşitli ziynet eşyası olarak değil, külçe olarak sistemde değerlendirilmesi gerekliliği.
ALTIN HESABI NASIL İŞLİYOR?
* Birikimin dönüştürülmesi sonrası elde edilen miktar, bir cari hesap veya katılma hesabı açılarak gram altın olarak kaydediliyor.
* Müşterinin elindeki altın birikimi kaç gram külçe altına denk geliyorsa o kadar tutara sahip bir vadeli veya cari hesabı oluyor.
* Müşteri adına katılma hesabı açılmışsa diğer katılma hesaplarında olduğu gibi kâr payı, vade bitiminde tahakkuk eden hesaba alacak olarak kaydediliyor.
* Bu durumda müşteri, altının değer kazanmasından elde edeceği kazançla beraber katılım bankasından elde edeceği kâr kadar da ilave bir kazanç elde ediyor.
* Bankacılık sistemine alınan altınlar, çeşitli ürün ve hizmetlere dönüştürülerek yine halka kazandırılıyor.
* Altın, finansal kaynak olarak değerlendirildiğinde ve devletin yaklaşımı da dikkate alındığında hem finansmana, hem yatırıma, hem de üretime kolayla dönüşebiliyor.
* Hurda altınlarını bankacılık sistemi içerisinde muhafaza etmek ve yatırıma dönüştürmek isteyen kişiler, katılım bankaları şubelerine gelerek altın eksperi vasıtasıyla birikimlerini 24 ayar külçe altına dönüştürüyor.
* Ayrıca altın, finansal kaynak olarak değerlendirildiğinde ve devletin buna olan yaklaşımı da göz önünde bulundurulduğunda hem finansmana hem yatırıma hem de üretime kolayla dönüşebiliyor.
ÇOK SAYIDA ÜRÜN GELİŞTİRİLDİ
Altına dayalı ürün ve hizmetlerin geliştirilmesinde katılım bankacılığı, öncü konumda yer alıyor. Öncelikle altın hesabı ile başlayan altın bankacılığı, bir süre sonra cari hesap ve katılma hesabı olmak üzere farklı alanlarda işlenip bir sonraki aşamada ise fon kullandırma süreciyle devam etti. İlerleyen aşamalarda bu ürünlerin yanında birtakım hizmetler de ortaya çıktı. "gram altın", "külçe altın", "çeyrek altın", "altın veren makine", "altın veren ATM" gibi hizmetlerle birlikte "altın çek" ve "altın havale" gibi çok sayıda ürün ve hizmet; Türk bankacılık sistemine katılım bankaları tarafından kazandırıldı.
MÜŞTERİLER ÇABUK BENİMSEDİ
Katılım bankalarının altın bankacılığı alanında ulaştığı hacim ve başarının başlıca sebebi, katılım bankası müşterilerinin geleneksel olarak faizsiz enstrümanlara yatırım yapmalarından dolayı altın ürün ve hizmetlerini kolaylıkla kabul etmeleri, benimsemeleri ve böylelikle bu sistemin gelişmesine katkı sağlamaları olarak açıklanabilir. Bunun yanı sıra devlet ve çeşitli kamu otoritelerinin altın bankacılığına verdiği destek ve bu yaklaşımlarını pekiştirici nitelikteki düzenlemeleri, altın bankacılığının hızla gelişmesine büyük katkı sağladı.
KATILIM BANKALARI ÖNCÜ OLDU
Altın bankacılığının konsept olarak Türkiye'de tanınmasında katılım bankaları öncü rol oynadı. Altın bankacılığının Türkiye'de uygulamaya konulduğu 2007'den bugüne çok büyük gelişmeler kaydedildiğini söylemek gerekir. 2019'da kıymetli maden hesaplarının toplam tutarı 52 milyar TL seviyesini aştı. Katılım bankalarının Türkiye bankacılık sektörünün aktifinden aldıkları payın yüzde 5.8 olduğu dikkate alındığında, bu kuruluşların altın bankacılığından almış olduğu yüzde 20'lik payın önemi ortaya çıkıyor. Söz konusu pay, katılım bankalarının altın bankacılığına verdiği desteğin ve bu alanda üstlendikleri öncü rolün görülmesi bakımından dikkate değer bir veri. Katılım bankaları 2011'den itibaren halktan hurda altın toplama faaliyetlerine başladı. Bu dönemden 2019'a kadar sektör genelinde toplanan 75 tonu aşkın hurda altın toplanarak ekonomiye kazandırıldı. Bu miktarın üçte birini, katılım bankaları tarafından toplanan altınlar oluşturdu.