Tele pazarlamanın yanı sıra sosyal medya kanallarını da etkin kullanan bazı firma ya da şahıslar, uçuk vaatlerle yaptıkları tanıtımın ardından kişilerin elektronik posta adreslerine veya hesaplarına gönderdikleri şüpheli linklerle oltalama (phishing) yaparak, nitelikli dolandırıcılık suçunu işliyor.
Tüketiciler Derneği (TÜDER) Genel Başkanı Levent Küçük, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tüketicileri koruyacak ve dolandırıcıları cezalandıracak mevzuatın bulunduğunu, Avrupa Birliği ile uyumlu yasaların uygulanmasında ve denetimde bazı sorunlar yaşandığını anlattı.
Küçük, dolandırıcıların bu boşluğu fırsat bilerek, tüketicilerin sağlık sorunlarını, ihtiyaçlarını ve zaaflarını kullandığını kaydederek, "Bu konuda tüketici dernekleri, ilgili bakanlıklar ve kurumlar vatandaşları bilinçlendirici ve uyarıcı çalışmalar yapıyorlar. Ancak insanların sağlık, cinsellik veya çok para kazanma gibi zaaflarını kullanıp yine de onları dolandırıyorlar." diye konuştu.
Dolandırıcıların kullandığı bazı özel numaralı hatların faaliyetine ilişkin Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna (BTK) büyük görev düştüğünü, bu özel servis numaralarının hangi amaçla kullanılacağının, ücretlendirmesinin tüketiciye önceden bildirilmesi gerektiğini kaydeden Küçük, tüketicilerin bu konuda doğru bilgilendirmesinin önemine değindi.
Küçük, "Buradaki dolandırıcılar genelde vatandaşların cep telefonlarına veya elektronik postalara link gönderiyor. Bu linke tıkladığınızda ya da kısa mesaja cevap verdiğinizde yüksek faturalarla karşı karşıya kalıyorsunuz." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin yaklaşık yüzde 93'ünün mobil hat aboneliğinin olduğunu bu nedenle operatörlere de sorumluluklar düştüğünü kaydeden Küçük, dolandırıcıların mesaj ya da bağlantılı link aracılığıyla faturalara büyük bedelleri yansıttığını söyledi.
"OPERATÖRLER DE SORUMLU OLMALI"
Küçük, operatörlerin bu durumda müşterilerinin korucuyu önlem alması gerektiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Gönderilen linkten veya kısa mesajdan GSM operatörleri de sorumlu tutulmalıdır. Çünkü aracı ile satıcının yüz yüze gelmediği, uydu televizyonu ya da internet aracılığıyla yapılan her türlü satışlarda vaat edilenle adrese gönderilen ürün aynı olmayabiliyor. Hatta kadınlar mahrem olsun diye uzaktan satış yoluyla birtakım ürünler alıyorlar. Bu hassasiyetlerden yararlanan dolandırıcılar olmadık ürünler gönderebiliyor. Mağdurlar, utandıklarından dolayı hem şikayetçi olmayabiliyor hem de kimseyle paylaşamıyorlar. Bu tür taşımayı yapan kargo firmaları da dolandırıcılık eyleminden sorumlu olmalıdır. Uzaktan satış dediğimiz, internet, telefon ve uydu telefondan yapılan ticarette kontrollü teslimat diye bir yöntem var. Bunu ülkemizde bir tek PTT yapıyor. Tüketiciler ürün geldiğinde hemen kontrol etsinler. Eğer sipariş ettikleri ya da satıcının vaat ettiği doğru ürünse kargodan teslim alıp bu ödemeyi yapsınlar."
Dolandırıcıların en önemli özelliklerinden birinin satış öncesinde çok kolay ulaşılabilir olmaları ancak satış sonrası bir anda ortadan kaybolmaları olduğunu vurgulayan Küçük, işlem sonrasında mağdurların muhatap bulamadığını belirtti.
"ÇİFTLİKBANK TÜRÜ NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK FAALİYETLERİ"
Küçük, uzaktan satışta yapılan aldatmaların nitelikli dolandırıcılık kapsamında değerlendirildiğini, mağdurların hemen savcılığa suç duyurusunda bulunması gerektiğini ifade ederek, başvurusu sırasında savcılığa firmanın iletişim bilgilerinin verilememesi nedeniyle büyük problemler yaşandığını belirtti.
Tüketici hakem heyetlerine başvurularda da zararı tanzim edecek kişi ya da firmaya ulaşılamadığını aktaran Küçük, "Uzaktan satış yöntemiyle yapılan alışverişlerinizde kurumsal ve bilindik firmaları seçin, daha önce bir araştırma yapın ve dolandırıcıların özellikle ucuz fiyat ve uçuk vaatlerine itibar etmeyin. Bunları, farklı isimli firmalarla açılan, Çiftlikbank türü nitelikli dolandırıcılık faaliyetleri gibi görebiliriz. Önceden bir kurgu yaparak, vatandaşı da maalesef çok kazanç, sağlık ve cinsellik gibi vaatlerle kandırıyorlar. Topluma karşı kamu sorumluluğu olan radyo ve televizyonların da yanlış reklama aracılık etmemesi gerekir." diye konuştu.
Avukat Burçak Ünsal da tele pazarlama olarak tabir edilen uygulamanın vatandaşların kolaylıkla dolandırılması, piyasaya sahte ve kaçak ürün sürülebilmesi ile şantaj amaçlı kullanılabileceğini söyledi.
Piyasaya sahte ve kaçak ürün sürülmesinin kamu sağlığı, düzeni ve ticari hayata yönelik büyük bir tehdit oluşturduğuna dikkati çeken Ünsal, "Lisanslı veya korsan TV ve radyo kanalları aracılığıyla, internet reklamlarıyla, Facebook, Instagram veya farklı web sitelerindeki reklamların yönlendirdiği kanalların kullanılmasıyla veya doğrudan kişilerin e-mail adreslerine veya hesap iletişimlerine gönderilen, İngilizcesi balık avlama kelimesine yapılan atıfla phishing yöntemiyle vatandaşlar dolandırılabiliyor." değerlendirmesini yaptı.
"ÖZEL DURUMLAR İSTİSMAR EDİLİYOR"
Ünsal, bu tür dolandırıcıların ürünlerinin ilgili bakanlıklardan izinliymiş gibi ifade ve logolarla pazarladıklarını ancak böyle bir iznin mümkün olmadığını belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Kamu kurumlarının kullanılması, dolandırılan mağdurların özel durumunun istismar edilmesi, kamu kurumlarının kullanılması veya istismarıyla tele pazarlamanın bazı şekillerinde olduğu gibi teknoloji ile iletişim araçlarının kullanılması söz konusu olduğundan dolandırıcılık suçunun nitelikli halini teşkil ediyor. Devlet ve düzenleyici kurumlar ile Facebook gibi şirketler bunlarla çok etkin bir mücadele vermeye çalışsa ve bunda bir ölçüde başarılı olsa da maalesef bunun önüne tamamen geçilemiyor. Bu sebeple vatandaşların tele pazarlama yöntemlerinden ziyade güvenilir elektronik ticaret sitelerini kullanmaları ve emin olmadıkları hiçbir elektronik postadan gelen linklere tıklamamaları, açmamaları çok önemli."