Türkiye'de ekonomi ve siyasette istikrarsızlığın hakim olduğu 2002 öncesi, krizlerin tetikleyicisi olan bankacılık sektörü, 2002'nin ardından sağlanan istikrar ortamı ile, dünyaya örnek oldu. Bankacılık sektörü güçlü yapısı ile, Türkiye'nin küresel krizlerden en az etkilenen ülkeler arasına girmesinde başrolü oynadı. Ekonomide devam eden dengelenme sürecinde, reel sektör kredilerinin yeniden yapılandırılması yolunda önemli adım atan sektörün, sermaye yapısının güçlendirilmesi için başlayan operasyon, bankacılığın önümüzdeki döneme de güçlü girmesini sağlayacak.
2002 DÖNÜM NOKTASI
Askeri darbenin ardından ANAP ile tek başına iktidar olan Turgut Özal dönemiyle birlikte, ekonomide liberalizm yolunda önemli adımlar atıldı. Fakat, daha sonra siyasi istikrarın bozulması ve bitmek bilmeyen koalisyon hükümetleriyle 2002 yılına kadar Türkiye krizlerle mücadele etmek zorunda kaldı. 2002'den bu yana sağlanan siyasi istikrar, ekonomide gerçekleştirilen yapısal reformlar ve sektöre yönelik önemli düzenlemeler bankacılığı ülkenin lokomotifi haline getirdi.
KREDİLER 372 KAT ARTTI
Bankacılık sektörünün 1985'te 15.5 milyar TL olan aktif büyüklüğü, Şubat 2019 itibarıyla 3 trilyon 935 milyar liraya ulaştı. Aktiflerde bu dönemde gerçekleşen büyüme tam 253 kat oldu. Fakat en çarpıcı gelişme kredilerde yaşandı. Özellikle 2002 yılından itibaren hızla artmaya başlayan kredi hacmi 1985-2019 yılları arasında 372 kat büyüyerek 6.5 milyar liradan 2 trilyon 421 milyar liraya çıktı. Sektörde 1985-1999 yılları arasında yüzde 384 olan kredi artış hızı, 2002-2019 arasında yüzde 4 bin 195 oldu. Bankacılık sektörünün mevduatı ise 1985-2019 arasında 210 kat arttı.
PROJELERE TAM DESTEK
Sektör, son 4 yıldır başta ulaştırma ve enerji olmak üzere, Türkiye'yi 2023 hedeflerine taşıyacak projelere desteğini ikiye katladı. 2014'te 160 milyar lira olan proje kredilerinin hacmi, 2018'de 430 milyar liraya ulaştı. Risk bakiyesinin 386 milyar TL'si nakdi kredi şeklinde kullandırıldı.
2023 AKTİF HEDEFİ 5.7 TRİLYON TL
Bankacılık sektörünün kredi hacminin bu yıl 2.8 trilyon, 2023'te ise 4.5-4.8 trilyon lirayı aşması bekleniyor. Katılım bankacılığının ise sistemde şu an yüzde 5 civarında olan payının, yüzde 15'e yükselmesi hedefleniyor. Türkiye'nin 2023 hedeflerine ulaşabilmesi ve bu amaçla yapılan projelerin finansmanında bankalar öncü rol oynamaya devam edecek. 2002 yılında yüzde 61 olan ve 2019'da yüzde 100'ü geçen toplam aktiflerin milli gelire oranının 2023'te yüzde 140'a ulaşması bekleniyor. Aynı dönemde kredilerin milli gelire oranının yüzde 98, aktiflere oranının ise 70 civarında olması hedefleniyor. Bu büyümeyi ve değişimi sağlıklı olarak desteklemek ve finansal istikrarı sürdürmek için özkaynakların 600 milyar TL olması ve her yıl ortalama yüzde 15 oranında büyümesi bekleniyor. Sektörün kredi hacminin 2023'te 4.5- 4.8 trilyon lira arasında olması hedefleniyor. Bankaların 2023 aktif büyüklük hedefi ise 5.7 trilyon TL.