Türkiye dünyanın sayılı nükleer güçlerinden biri olmak için kolları sıvadı. Akkuyu ile başlayıp üç nükleer santrale ulaşacak olan Türkiye, 2023'te ilk üretime başladığında bu tesislerin sigortası da oldukça önemli hale gelecek. Nükleer santrallerde iki tür sigorta var. Biri yapının sigortası diğeri de çevrede oluşabilecek zararın sorumluluk sigortası. Bu iki sigorta için de DASK, TARSİM gibi Nükleer Riskler Sigorta Havuzu, devletin yükünü paylaşacak sistemler üzerinde çalışılıyor.
KÜRESEL HAVUZ SİSTEMİ
Dünyada nükleer santrali olan ülkelerin zorunlu olarak yaptıkları 'havuz' sistemi için çalışmalar yürüttüklerini belirten Marsh Türkiye CEO'su Hakan Kayganacı ve şirketin Yönetim Kurulu Üyesi Servet Gürkan, küresel sistemin tüm nükleer santralleri reasüre ederek birbirine bağladığını belirtti.
SANTRALLER BIRBIRINE BAĞLI
Hakan Kayganacı, "Bu özel bir alan ve uzmanlık gerektiriyor. Bizim de bu alanda küresel anlamda çalışmalarımız var" şeklinde konuştu. Servet Gürkan ise petrokimya ve nükleer gibi alanların özel hassasiyet gerektiren alanlar olduğunu belirterek, "Bu alanlarda bizim yıllardır çalışmalarımız var. Nükleerde de işin bir inşaat yani tesisler tarafı var. Bir de sorumluluk tarafı var. Çevreye ve insanlara olası zararın temini gerekebilir. Burada tüm nükleer santraller birbirine bağlı. Yani Fransa'daki, Rusya'daki ve Türkiye'deki santraller birbirine bağlı. Birinde oluşacak zarar, havuzdan temin edilerek karşılanıyor. Petrokimya gibi alanlarda periyodik olarak biz uzmanlarla gezer risk analizi yaparız. Örneğin Türkiye'de Botaş doğalgaz tesislerini teker teker gezer, risk olabilecek şeylerin düzenlenmesini talep ederiz" dedi. Marsh & McLennan Şirketler Grubu'nun, İngiliz rakibi Jardine Lloyd Thompson'ı (JLT) 5.6 milyar dolar karşılığında satın almasının ardından konuşan Genel Müdür Hakan Kayganacı, "Nükleerde hem mevcut hem de yeni şirket olarak varız. İki şirketin en güçlü yanları büyük ve kompleks risklerdeki bilgi birikimi, pazar payı ve yurtdışı kabiliyeti. Dolayısıyla Türkiye'de her alanda çok güçlüyüz" şeklinde konuştu. Alacak sigortasının da uzun zamandır gündemlerinde olduğunu belirten Servet Gürkan, "Çok uğraştık bu sigortanın çıkması için. Büyük bir projeye girecek firma 100 milyon dolarlık bir teminat mektubu almak istiyor ama alamıyor. Bankanını durumu ya da konjonktür ile ilgili. Burada biz sektör olarak devreye girebiliriz" dedi.
HEDEF PAZARIN YÜZDE 51'I
Birleşme sonrası kapsama alanını 130 ülkeye çıkardıklarını söyleyen Hakan Kayganacı, "Satın alma sonrası Marsh Türkiye'nin pazar payı yüzde 32'den yüzde 40'a çıkarken, prim üretimi de 500 milyon dolara yükseldi. 350 kişilik çalışandan oluşan bir topluluk haline geldik. Marsh'ın pazar payı yüzde 32, JLT'nin payı ise yüzde 8 civarındaydı. Toplamda 500 milyon dolarlık bir prim hacmi ile pazarın yüzde 40'ına domine edeceğiz. Birleşme sonrası pazar payımızı daha da büyütmüş olduk. Ancak daha da önemlisi birleşme ile birlikte hedefimiz artık yüzde 51'lik pazar payına ulaşmak" şeklinde konuştu.